KRİTİK SORU!
Kürdistan ulusal tarih hayatı düşündürücü, öğretici isyanlarla doludur. Kürt liderler ulusal kurtuluş mücadelesini başaramayınca Kürtlerin hafızalarında asla silinmeyecek bir barbarlıkla boğazlandılar. İdam edildiler sürgüne tabii tutuldular. Artçılarına nedamet getirildi. Bu siyaset gelişmelerin seyrine göre biçim alarak devam ediyor. Ama hiç bir darbe, bize bizimle vurulduğu kadar etkili olmamıstır. Ağaç kesen balta misalini bilirsiniz. Hani agaç baltaya demis ya; “sen beni kesemezdin ama ne yazık ki sapın bende.“ İste hikayemiz. Ulusal bellek, ortak hukuk, ve toplumsal karar mekanizmasından yoksun ulusların; haini“cesaretli”olur. Geçmiş Kürt liderleri devletleşmek için bugünkü liderler kadar şanslı ve fırsat sahibi değillerdi. Bu günkü liderler ise onlar kadar halkçı, cesaretli ve erdemli degiller. Duygusal bir millet olan Kürt toplumu, yaşadiği jenosit ve ihanetlere rağmen özgürlük ve bağımsızlık inancını yitirmedi. Fakat liderlik iddiasında olanlar yitirdi. PKK liderliği; Kürt ulusun mücadele gücünü, dramını türk isgalinden kurtulmak için değil, bireysel özgürlüğü uğruna işgali dahada pekiştirmek için bullanıyor veya kullanılıyor. Türklerle, Kürtler arası uçurumun, çatışmanın bu dengesiz revizyonist politikalarla düzelemeyeceği açıktır. Öcalan’ın İmralı süreciyle dilendirdiği siyaset şaibelidir,uğrunda savaşılması gereken bir siyaset olmadığı PKK yöntecilerı’de biliyorlar. Zira TC ye yaşam ünitesiyle bağlı bir hastanın ruh hali veya diğer bir versiyonla ihale bağımlısı, esnaf kafalı tüccarların istemleriyle ulusal haklar istenmez. PKK yönetimi, bilinen alışkanlıkla Kürt gençlerini savaşmaya çağırıyor. Kürt halkını yeni riskler almaya davet eden bu arkadaşlar, neyin karşılığında bu talebi tekrarlıyorlar ? Eğer özgürlük hedefleri iyi belirlenmişse ve ödenecek bedel ulusal potansiyel kazanca hizmet ediyrosa emin olun hepimiz sizinle beraber savasmaya hazır olacagız. Ancak sizde biliyorsunuz ki; örgütten ayrılmak zorunda bırakılan arkadaşlar’ın çoğu bu kaygıdan dolayı sizi yalnız bırakmadılar. Bu dilenci ve amaçsız istemler için bir tek insanımızın ölmesi gerekmiyor. Ölmek ve öldürmek; siyasetin en yoğunlasmış halidir. Zıt hedeflerin son çözümsüzlügüdür. Lideri ve Uluslar arası ilişkileri kontrol altına alinmiş, Bağımsız devlet hedefinden vaz geçirilmiş bir siyasetin, TC ile ne zıtlığı kalmış? TC’yi demokratikleştirme politikası,türk toplumun veya rejim partilerin hedefidir. Kürtlerin asıl hedefi degildir. Rejim partilerinden biri olmak için’de savaşılmadığına göre, Kürtler; hangi proje ve kimin için savaştığı kitleler nezdinde netleştirilmelidir.Kürt ulusun milli varlığından kaynaklı temel hakları; Kendi kaderinin kendisi tarafından tayin edilmesi, Federasyon, bağımsız devlet kurmak gibi doğal hakları meşrudur. Ezen ulus mensupları öneri dışında bu hakkı tartışma hukukuna sahip değiller. Tartışılır duruma getirilmesinin sorumlusu PKK yönetimin istikrarsızlığıdır.30 yıl önce Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı çıkanların kafasına ateş eden PKK yöneticileri; şimdi kendi kafalarına ateş ediyorlar. Özgürlük için her şeyi göze alan Kürdistan toplumunun bağımsızlık hakkına karşı çıkıyorlar. Ortak mücadeleyle elde edilen kazanımların, hiçleştirilmesi, insanın kanını donduruyor. Bu yanlışlara karsı duranlar hain, alkışlayanlar ise yurtsever oluyor. “Biz bağımsız bir devlet için mücadele etmiyoruz. Federasıyon istemiyoruz, TC’yi demokrtikleştirmek istiyoruz”gibi söylemler tehlikeli bir politika haline getirildi. Bu siyaset Kürtlerin değil, sömürgecilerin siyasetidir. A.Öcalan,TC’nin yönlendirmesi altındadır. Onlara kıcık gelecek hiç bir şey söylemeyeceğini, avukat görüşmesinden daha önce belirtmişti. yaşamı için her şeyi feda edebilen narsist biri olduğu biliniyor. Sorgucusunu alıntılayarak olumlayan Öcalan; BEŞİKÇİ gibi saygı değer, erdemli bir bilim adamını Ziya Gökalp’e benzetmesi gariptir.Vizyonunu beyenmeyen veya vizyon sahibi olamayanlar genellikle başkalarına benzeyerek, benzeterek teselli bulurlar. A.Öcalan, kendisini savunan ve savunmayan kürtleri sürekli zorladı. Zira genel ilkeleri belli olmayan, hata çerçevesi belli olmayan bir lider özelligini içselleştirdi. Ne zaman ne düşündüğü, dolayısıyla ne zaman ne yapacağı belli olmadı.Özellikle İmralı süreciyle birlikte kafamızda oluşan kritik soru; çoğalacak gerilla cesetlerimizin türk tanklarının arkasına bağlanarak sürüklenmesinden çok, gerilla hareketinin ulusal politik amaçlarla yürütülüp yürütülmedığıdir. Bu konu herkesin kafasında soru isareti olarak kaldı. PKK yöneticilerinin yapması gereken şey; bu kaygı sahiplerine, kolayından bakarak korkutmak, hain ilan etmek değildir. Sorunların nedenlerini araştırmak, anlamak ve Kürtleri aydınlatmaktır. Ulusal kurtuluş savaşın başarılması, halkını sömürge cenderesinden kurtaracağına dair inandırmaktır. Ulusal birliğin sağlanmsı için empati yaklaşımın ve başkalarına kendine davranılmasını istediğin gibi davran ilkesi doğrultusunda ahlaki pusulayı özümsemektir. Bu siyaset tarzını başarmak, ölümü göze almaktan daha zor değildir. Sonuç olarak PKK’nın yanlıs bir siyaset zemininde bulunmasından, bütün Kürt siyasetçi ve aydınlarıda pay sahibidir. Çünkü bütün zamanlarını eleştirerek geçirdiler.Muhalefet ve elestiri, gerçekten önemlidir. Fakat amacına uygun yapılmadımı bir anlam ifade etmiyor.İnsan yasamını düzeltemeyeceği ve dar görüşlü yapilamaları eleştirerek geçirmemelidirVaziyet bu olunca, asıl yapılması gerekenler yapılamıyor.Yeni bir alternatif politik merkez olusturulamıyor. Yaralı, öfkeli milyonlarca kürdün içinde yeni bir örgütlenmenin sosyal tabanı çıkarılamıyor. Biz Kuzey Kürtleri; PKK‘nın yanlış siyasetini, programını eleştirerek programsız kaldık. Geçmişi iyi değerlendiren, geleceği doğru okuyan, genel ilkeleri belli bir düşünce sistematiği sorumlu ve samimi bir yaklaşımla vucut bulacağı kanaatindeyim.[email protected]
Re: KRİTİK SORU!