“ ULUSAL ÖNDER MI ? “ ULUSAL BELA MI ?
1960-1970´li yillar dünyada ulusal ve sosyal mücadelelerin doruk noktasina vardigi yillardir.Asya.Afrika ve Latin Amerika´da esen ulusal ve sosyal devrim firtinasi Kürdistan cografyasinada vurdu.Kürdistan halki,yüzyillardir zorunlu kilindigi yasanmaz ve onursuz kosullarin kendisinde yaratigi kin ve öfkesiyle dünya da esen devrim firtinasiyla bulustu. Kürdistan devrimini kendi zemininde ve kendi kanalinda örgütlemenin tüm kosullari vardi. Devrimin objektif kosullarinin fazlasiyla var oldugu Kürdistan´da subjektif unsurunun iradi müdahalesini bekliyordu.Mevcut potansiyelinin örgütlendirilmesi ve mücadele sahasina tasirilmasi Kürdistan devriminin ve hatta Ortadogu devriminin zaferine isaret ediyordu.
Bu durum, bölge sömürgeci devletleri ve emperyalist gücler icin büyük bir tehlike arzediyordu.Bu görülüyordu.Sözkonusu gücler buna müdahale etmede gecikmediler.Kendi müttefiklerinden icazet ve destek sözü alan TC devleti, bir yandan inkar ve imha politikasini en azgin bir sekilde uygularken,yanisira gelisen KUKM´ne karsi kendi Kürdünü devreye sokmayi ihmal etmedi.Bu yöntem dünya cikar cevrelerin daima bas vurdugu bir yöntem olmustur.Bu yöntemin cok yararlarini görmüslerdir.Dünya devrim tarihi bu tür sayisiz galga kiran truva atlari ile doludur.“Apoculuk“ bunun ne ilki,ne de sonu olacaktir.
Yükselen KUKM,salt basina sömürgeci sistemin inkar ve imha politikasiyla önlenemiyordu. Yeni politikalarin devreye sokulmasi gerekliligi ortaya cikmisti.Bu da Türk ve Türkiye ile basliyan örgütlenme ve politikalarla olamazdi.Bu,ancak Kürtlük adina yola ciktigini ileri sürecek bir örgütlülükle olabilirdi.Bu nedenle TC,Kürdistan´da kendi resmi “Kürtcü“ partisini olusturma yoluna gitti.Bu is icin aranan kiside bulunmustu.Bu A.Öcalandi.
“Bunu öyle hazirlayalim ki,tarihimizin en büyük bir isbirlikcisi haline getirelim.“ (A.Öcalan.a.g.e).
Bunun geregi yapildi.A.Öcalan,kontra mezkeze alinarak egitildi.Burada soru sudur.Neden bir baskasi degilde A.Öcalan ? A.Öcalan,kendi anlatimiyla hayat hikayesinde bu sorunun cevabini vermektedir.
“Bir cilgin ana´nin“,“bir silik babanin oglu“,“cöl delisi bir velet.“ “Anam bana ne söylüyordu? ´Sen namussuzsun.´ Nenemde söylüyordu : ´Bunun namus duygulari tehlikelidir.´ “ (A.Öcalan.Devrimin Dili ve Eylemi.sf.26).“Benden daha zavalli kimse yoktu,cocuklukta.Ya da herkes diyordu : ´Allah kimsenin cocugunu filan adamin cocugu gibi yapmasin.´ Uzun süre hep böyle oldu,hep alayla karsilardi.“ (Ayni yerde.sf.25) “´Hic bir babanin oglu onunki gibi olmasin´ derlerdi.“ (Ayni yerde.sf.29) “Akrabalar,yanibasimdakilere göre,alay edilmesi gereken biriydim.“ (Ayni yerde.sf.54).
“Nizip´te henüz ortaokuldayken benimle hep dalga gecilirdi...Belki de okulun en zavalli ögrencisi durumundaydim.“ (Ayni yerde.sf.53).
“Ilk sehir toplumuna giris,benim icin hayli zorluklarla dolu bir giristir...Aylarca yillarca bekledim.Sehri anlamanin büyük merakina,cabasina karsin,sehri yasamanin kenarindan bile gecmedim.Arkadaslarim üc ayda kendilerini daldirip yasatiyorlardi,ben beceremedim.Ve bana karsi oldukca alayci bir yaklasim icindeydiler.“(Ayni yerde,sf.53).
“Zavalli bir baba´nin“,“cilgin bir ana´nin“,“Anama dört metre kumas almadim.Gözü acik gitti.“ diyen bir kisilikle karsi karsiyayiz.Bu kisilik ne yapmaz? Satmayacagi hangi deger yargisi olabilir? Bu irdelenmelidir.
A.Öcalan´in ortaya cikisi bir tesadüf degildir.Aranmis bulunmus.A.Öcalanla TC arasinda kan bagi var.Her ikiside bu akrabaligi cok iyi kullaniyor.Buna dayi-yegen dayanismasi diyebilirsiniz.TC devleti yegeni A.Öcalan´a sahipleniyor.Yegen A.Öcalan´da devlet dayisina vefasini eksik etmiyor.Dayi devlet,yegen Abdullah´i yatili Tapu Kadasro Lisesine kaydini yaptiriyor.Mezuniyet sonrasi memur olarak Diyarbakir´a tayin ettiriliyor. Memur yasaminda TC´nin tipik memur rolünü oynuyor.“O memur yasantisinda bile köylülere kan kusturdum.“(A.Öcalan.a.g.e) diyor.
Diyarbakir´da Kürt köylüsüne “kan kusturan“ A.Öcalan,aldigi rüsvetlerle cebini dolduruyor.Tayinini istanbula aldirip,kaydini Istanbul Hukuk Fakültesine yaptiriyor.Bu sürede TC´nin bir Kürdü daha Istanbul´da kol geziyor.Bu pilot namiyla Agrili Necatidir. Devlet bu ikiliyi bulusturup tanistiriyor.Devlette daha yakin olmalari icin Ankara´ya tasiniyorlar.Yegen Abdullah kaydini siyasala yaptiriyor.Devlet kesenin agzini aciyor.Pilot vasitasiylae evler tutuluyor,düseniyor.Yegen Abdullahin cebine bolca harclik konuluyor. Kadinlar devreye sokuluyor.A.Öcalan´in kendi degisiyle “paraysa para,imkansa imkan, kadinsa kadin“ sunuluyor.“Kendimi bir pasa gibi yasatiyorum.“(A.Öcalan.age.)
Bir döneme damgasini vuracak olan TC tarihinin en büyük isbirlikci ikilisinin mecaralari basliyor.Pilot bir Kürttür.TC Ordusunda pilotluk yapmistir.Kendi degisiyle “solcu ve Kürtcü“ oldugu icin Orduyla iliskisi kesilmistir.Oysa mesele hicte böyle olmadigi gelismeler göstermistir.Özel Harp Dairesinin yetistirdigi ve KUKM icinde “truva atti“ rolünü oynamasi icin yetistirilen bir eleman oldugu ortaya cikmistir.1960´larin sonu ve 1970´lerin basinda Istanbulda dolasip durdu.O dönemin Istanbulda okuyan yurtsever Kürt gencligi tarafindan MIT elemani oldugu biliniyordu.Onun tüm cabalarina ragmen yurtsever Kürdistanli ögrenci genclik ondan uzak duruyordu.Anlasilan odur ki,düsürdügüde olmustur. Bunlarin basinda A.Öcalan gelmektedir.
1970´lerde Pilot ve A.Öcalan artik ayrilmaz bir ikilidir.Her provakasyonun arkasinda bu ikiliyi bulmak günün konusuydu.Herkes hafizasini bir zorlasin.1970´in basina gitsin.O dönemde olup-bittenleri bir hatirlamaya calissin.O dönemde “Apocu“ cetenin Kürdistan ve Türkiyeli devrimci hareketlere karsi saldirilarinin nedenlerini kavramakta zorluk cekilmiyecektir.
Pilot ve Öcalan,“Apocu“ ceteyi TC devletinin güdümü,yönlendirmesi ve her türlü destegi ile olusturdular.Sokaga saldilar.Kürt ulus direniscilerini “gerici ve ihanetci“ ilan ederek,dönemin yurtsrver ve devrimci politik gücleri “Genelkurmayin uzantilari“ olarak degerlendirerek ve bu gerekcelerine dayanarak bunlara karsi silahli mücadele baslatarak ise basladilar.Kürdistan degerlerini karalayarak,gözden düsürerek kendilerine yol acmaya koyuldular.TC´nin tüm imkanlarini kullanarak o dönem yüzlerce provakasyona damgalarini vurdular.Yüzlerce yurtsever ve devrimci gencin ölümüne yol actilar.
“Kendimi dört dörtlük devlete baglamis oluyorum.Ugur Mumcu´nun dile getirmek istedigi olay biraz da budur.´Apo´yu MIT mi besledi?´ diye soruyor.Iste biz kendimizi MIT´e böyle besletirdik.Güvenligimizi sagladik,parasiyla grubumuzu finanse ettirdik,evlerinde en önemli toplantilarimizi yaptirdik ve o entekletüel gücünü de biraz kullandik.“
(A.Öcalan.Devrimin Dili ve Eylemi.sf.97-98).
Yegen Abdullah kendisini dayisi devlete “dört dörtlük baglamis“,sirtini emin yere dayamis, “güvenligini saglamis“,“sagina özel hap dairesi elemani pilotu,soluna MIT elemani Kesire Yildirimi almis“,kendini maasa baglamis,cetesini “MIT´in parasiyla finanse etmis“, “MIT´in evlerinde oturmus ve önemli toplantilarini yapmis“,“birazda entekletüel biriminden yararlanmis“ olan A.Öcalan,“Kürt icin baska türlü cikis yapilr mi? Bana göre imkansiz.“ (Ayni yerde.sf.99) diyerek,kendi ihanetine “masum“ bir gerekcede bulmus.
Simdi düsünmek lazim.Bunlari A.Öcalan degilde,bir baskasi söyleseydi basina ne gelmazdi? Kesinlikle “Apocu“ cetenin hismina ugrrardi.Bir komplo teorinin kurbani olurdu. Fakat isin ilginc yani bunlari baskalari degil,A.Öcalan´in kendisi söylüyor.O,söyledigi icinde “Apocu“ cete üc maymunu oynuyor ve bilinen yalakaliklarini sergiliyorlar.Isin garibi öz kacirilarak, unuturularak A.Öcalan´in “ne büyük kabiliyet,büyük taktiklerin adami“ oldugu sonucunu cikariyorlar.Buna kendileri inaniyorlar mi bilmiyoruz,ama bunu baskalarina inandirmaya calistiklari biliniyor.Ne büyük gaflet,ne büyük aymazlik !
Anlasilan KUKM´ni vermek icin TC devletinden “icazet almak“ gerekiyormus(!) TC devleti ile birlikte calismak gerekiyormus(!) KUKM verirken TC´nin tüm imkanlarini tepe tepe kullanmak gerekiyormus(!) TC devletininde bunu pasa pasa kabul etmesi gerekiyormus(!) Burada soru sudur: Peki neden? Bunun karsiligi ne? Bu sorularin cevabi PKK´nin teori ve pratiginde yeteri kadar vardir.Getiri ve götürü hanesine bakildiginda yüzyillardan beri süzülüp gelen KUKM´nin potansiyelinin elbirligiyle tasviye edildigi bir sir degildir.
TC devleti,o kadar aptal,o kadar tecrübesiz midirki,kendisine “sosyalist“,“Kürt ulusal kurtuluscusu“ ve önüne “bagimsiz bir Kürdistan“ hedefi koyan bir gücü koynunda beslesin, tüm imkanlariyla desteklesin,palazlandirsin ve ondan sonra gel beni vur desin.Buna kim inanir? Inanan aptallarda yok degildir.Kimi aptalliginda,kimi bilincli olarak yapmasindan olsa gerek, A.Öcalan, bu senaryoyu izah edebiliyor.Birilerine savundurabiliyor.A.Öcalan,,buna “yönetmek icin bir tarz“ demektedir.Kendi disindaki “sifir adamlari“ni hicleserek “Tek kisilik orduyum“,“Örgüt diye tutunacak hic bir yanimiz yoktu.Bu bir calisma tarzidir aslinda ve hala da onu sürdürüyorum.Simdi cok daha gelismistir.Kimsenin bizden öyle fazla anlayamamasi da bu yüzdendir.“ (A.Öcalan.age.sf.93).
A.Öcalan´inin seyir defterini gözden gecirirken Ape Hem´in hikayesi aklima geldi.Bir davranis bicimini özetler.
Kahta´nin bir dlikanlisi vardi.Daha dogrusu o kendisini öyle bilirdi.Oysa bir kaldirim mühendisiydi.Nerde aksam orda sabah sorumsuz bir yasami vardi.Yemesi,icmesi,sigarasi, giyimi velhasil tüm ihtiyaclari kasaba esnafi tarafindan karsilanirdi.Hele birde keyif verici bir sey buldu mu keyfine diyecek yoktu.Üstüne üstlük tüm bunlara ilave olarak delikanlinin hergün bir kac kez kasaba esnafini kalaylamasida vardi. Aslinda bu,kasaba esnafinin eglenceside demekti. Bununda bir karsiligi vardi.Dlikanlinin birini kalaylamasi icin bir baskasi tarafinda tesvik edilmesi gerekirdi.Tesvik etmeninde bir ücreti vardi.Ücreti kim artirirsa delikanli oncu olurdu.Efendi degistirmek anlik bir meseleydi. Bazen bir paket sigara,bazen bir tas corba,bazen bir bardak cay vs.yeterli nedendi.Bu oyun yillarca sürüp gitti.Alan memnun,veren memnundu.Delikanin gecim kaynagi,esnafin keyif kaynagiydi.
Hergün oynanan oyun, kasaba halki icin artik kabak tadi vermis olacak ki,aralarinda anlasirlar.Anlasma geregi ogün hic kimse delikanliya bir sey vermeyecektir.Delikanli bu karardan habersiz hergünkü gibi o sabahta yine cilet gibi elbisesini giyer,ayakabisinin arkasina basar,ceket omuzda,bir omuz asagida biri yukarida,tespih elde nara ata ata kasaba carsisina iner.Farkli bir gündür.Selami alinmaz.Görmemezlikten gelinir.Kahvede,lokantada kovulur.Sikarasi bitmistir.Cebinde bes kurusu yoktur.Yapabilecegi bir seyde yoktur.Tek sermayesi kasaba carsisinda gidip gelmek ve nara patlatmaktir.Buda bitmek üzeredir.Nefesi kesilmistir.Umudu bitmek üzereyken birden bire gözleri faltasi gibi acilir.Delikanli icin bir umut isigi daha dogmustur.
Kahta´nin Kuzeyi daglik ve ormanliktir.Köylünün gecim kaynagi odunculuktur.Köylü aksamdan esegine yükledigi odunla kasaba yolcusudur.Kasabada odun iyi para eder.Ape Hem´de gecimini odunculuk yaparak sürdürenlerdendir.Yine günlerden bir gün Ape Hem odununu iyi bir parayla satmis ve evinin zaruri bir kac ihtiyacini almak icin carsida dolasmaktadir.Kasaba delikanlisindan,kasaba esnafinin kararindan habersizdir.Kafasinda cebindeki parayla alacaginin hesabini yapip sonsuz bir sevinc yasadigi anda güzel giyimli, trasli, güzel konusan bir delikanlinin elini kapip öpmesi ve kendisini kucaklamasiyla ne olup bittigine bir anlamvermeden delikanlinin “Xale Hes sen hos gelmissin.Uzun süredir senin yolunu gözlüyorum.Bugün seni görünce cok sevindim.Sana bir ziyafet cektirmeden birakmam“ der.Ape Hem,bir yanlislik oldugunu,Xali Hes olmadigini dilinin döndügü kadar anlata dursun, delikanli orali bile olmaz.“Olur mu Xali Hes daha bir ay önci bir arkadasimla sizin köye gelmistik,sana misafir olduk,bize bir kidik kestin,hizmete kusur etmedin.Bunlari nasil unutursun? Simdide senin yolun bizim kasabaya düsmüs,sana bir ziyafet cektirmeden valla seni birakmam“der.Ape Hem caresizdir.Kendini anlatamamakta,.Inandiramamaktadir. Bir taraftanda “Xali Hes degilim,ama bir günlük Xale Hes olsam ne cikar“ ,isin icinde birde “bedavadan bir yemek yemekte varken fena olmaz“ düsüncesine kapilir.Delikanlinin pesine takilr.Yazlik lokantasinin terasinda solugu alir.
Ape Hem,Xale Hes olmanin saskinligiyla etrafina baka dursun,delikanli gözle kas arasi garsonlari kosusturmus bile.Corbalar,kebablar,salatalar,tatlilarla masa donanir.Ape Hem ömründe bu kadar yemegi bir arada görmemenin saskinlik ve sevinciyle karnini tikabasa duyurmaya calisirken,bir yandanda Xale Hes olmanin grurunu yasar.Basina geleceklerden habersiz “bu ziyafete ve ikrama karsilik Xale Hes olunur“ diye icinden gecirir.Delikanliyada caktirmamaya calisir.
Sira kahve icmeye gelmistir.Kahveler söylenir.Ape Hem,keyifle kahvesini yudumlarken,karni duyan delikanlinin artik sivismasi gerekir.Delikanli birden bire ayaga kalkar,Ape Hem´e bir sey söyleme firsati vermeden “Xale Hes sen iki dakika otur,senin gibi bir dostumu gördüm,onuda cagirayim,o da gelsin bir kac lokma yesin“ demesiyle kapidan cikmasi ve krisi kirmasi bir olur.
Ape Hem,olup bittenlere henüz bir anlam verebilmis degildir.Karnini bir güzey duyurmus, sigarasini tütüre tütüre kahvesini yudumlarken delikanli icin bildigi tüm dualari icinde mirildanir.Zavalli Ape Hem,birazdan basina geleceklerden habersizdir.Fazla yemek yemenin,yayildigi koltugun rahatligi,günün yorgunlugu ile birlesince tatli bir uykuya dalar. Delikanlinin krisi kirmanin üzerinde saatler gecmistir.Ape Hem tavsan uykusundadir. Garson´un Xalo,lokanta kapaniyor,hesap demesiyle kendine gelmeye baslar.Bir an nerde oldugunu kestiremez.Günü bir bastan basa aklinda gecirmeye calisir.Garson,Ape Hem´in önüne hesap makbuzu birakir.Ape Hem, bir garson´a bir makbuza bakar.Önüne konulan kagit parcasina bir anlam veremez.Yasaminda ilk defa bir lokantaya girmistir.Agzinda gayri ihtiyari “benimle gelen o delikanli nerde?“ diye cikar.Garson,delikanliyi;Ape Hem delikanli ile olan tanisikligini anlatmaya calisir.Sonuc Ape Hem icin hicte parlak degildir.Ape Hem,caresiz cebindeki son kurusunu garson´a vermek zorunda kalir.
Ape Hem,lokantayi terk eder.Uykusuz,yorgun ve bitkindir.Herseyden evel kandirilmisligin ezikligi altindadir.Evdekilere ne diyecegi saskinligi icindedir.Bu ruh haliyle ensesini kasiya kasiya köyün yoluna düser.Kader Ape Hem´e cok kötü bir oyun oynamistir. Olay yasaminda bir iz biraktigi gibi,herkesin diline düsmüstür.Unutmak isteyecek,ama unutamayacaktir. Dudaklari arasinda gayri ihtiyari ikide bir su cümleler dökülür,“Aklima edeyim.Xale Hes degildim.Bir lokma ekmek icin kendimi Xale Hes yaptim.“ Bu iki cümle hala kasaba halkinin agzindadir.Olur olmaz islere soyunan haddini bilmez herkese Xale Hes denilir.Xale Hes olmanin ne demek oldugunuda tüm kasaba halki bilir.
A.Öcalan,“Xale Hesciligi“ siyasilestirmistir.TC devleti tarafindan sokaga salinmasiyla kendini “Kürt ulusal önderi“ ilan etmekle,“Xali Hescilik“e siyasal bir boyut getirmistir.Cetesi tarafinda ermisligi,peygamber ötesi tanrilastirilmistir.Kendisine biat edilmektedir.Bundan ötesi bu kontra bozuntusunun “Kürt ulusal önderi“ oldugunu kaniksamis,savunmus ve bunu herkese kabullendirmenin cabasini vermektedir.Kontra bozuntusunun “ermisligi, tanrilastirilmasi“ bizi ilgilendirmez,bunu müritlerine birakiyoruz.Fakat sözkonusu “gercekten Türk´üm“ diyen A.Öcalan´i “ulusal önder“ ilan ettikleri ulusun her bireyini ilgilendirdigi icin her namuslu,yurtsever Kürdün bir seyler söyleme hakki vardir.
Namuslularin namusuzlar kadar cesaretli konusmadigi müddetce “Apocu“ cete halkimiza kan kusturmaya devam edecegi gibi,tüm deger yargilarimizida kirletmeye devam edeceklerdir. Bunun önünün almanin yolu “Apoculuk“ üstündeki giz perdesini kaldirmayi gerektirir.Bu görevde Kürt politik güclere düser.Kürt politik güclerin kacak oynama lüksleri yoktur.Bu görev dünün göreviydi.Dün bu görev, su veya bu nedenle yerine getirilmedi.Fakat bu,bugün mutlaka yapilmalidir.Bu yapilmadan KUKM gercek zeminine oturtulamaz.
A.Öcalan,basindan beri TC tarafindan egitilen ve Kürtlere karsi savastirilan Türk Özel Harp Dairesinin özel bir elemanidir.Bu konuda ücüncü bir kisiye basvurmayada gerek yoktur. A.Öcalan´in teori ve pratigi bu konuda yeteri kadar veri sunmaktadir.Yeterki Kürtler, A.Öcalan´in kendisi icin söylediklerini yüksek sesle seslendirme cesaretini gösterebilsinler. Yoksa hic kimse A.Öcalan´in MIT elemani oldugunu belgeleyen bir kimlik veya belge arayisina kalkismasin.A.Öcalan´a ait oldugu iddia edilen kitaplari okusun ve denilenleri tekrarlasin.Baskada bir sey yapmalarina gerek yoktur.Kendisine saygisi olan her namuslu Kürt bu konuda üstüne düseni yapmalidir.Kendilerine yabancilasmak isremeyenler kacak göresemezler.Bilinmelidirki,Kürtlerin kacak oynama lüksleri yoktur.
A.Öcalan,“Benim anlasilmam,parti tarihi ile siki sikiya iliskilidir“ derken TC´´nin A.Öcalan´a üslendigi misyona dikkat cekiyordu.Ise buradan baslanilmalidir.Kimdir bu Öcalan? A.Öcalan gercek kimligi ile aciga cikarilmalidir.Kürtler, bu konuda ortak bir tespitte bulusmalidir. Bunun disinda söylenecek her sözün bir anlami olmayacaktir.Bu nedenle Kürtler, kacak göresmekten kendilerini kurtarmalidirlar.
A.Öcalan,7.Nisan.1972 tarihinde “devlet sirri“ni bilmeyen bir polis tarafindan yakalanir.7 ay cezaevinde kalir.
“Tutukluluk yillarinda zaman zaman polis muhabiri olarak kullanilmak istenmis.Bu nedenle de icerden cikartilmasinda ´devlet´ cokca yardimci olmus.“ A.Öcalan tahliye edilir. Bu tahliye üstündeki giz perdesi bugüne kadar kendini koruyor.Bu konudaki iddialar ciddidir. Zaman zaman A.Öcalanda bu iddialari dogrular seyler söyledigide bilinir.Tahliye olur olmaz cokca sözü gecen Anitkabir´in dibindeki meshur eve yerlestirilir.
“Cikar cikmaz Anitkabirin dibindeki evde kaldim.Sikca Anitkabir´i ziyaret ediyordum.Bu cok ilginctir...Kemalizmin merkezinde ve Anitkabir´in dibinde karagah kurmusum.Cok serseri bir arkadasimin eviydi.Babasi Astsubaydi,anasi da galiba Mus´luydu. Ismini hatirliyorum.Attila miydi? Attila koyduguna göre babasi Kemalist bir Astsubay...Ben bu cizgiyi,PKK´nin bu cizgisinin ilk belirlemelerini iste bu Anitkabir´in dibindeki evde yaptim.Isin ilginc yani, hergün gidip kabiri ziyaret edisim de neyin nesidir? Herhalde kendim de yogunlastigim celiskileri yakinen görmeme yol aciyor.“ (A.Öcalan.age,sf.66-67).
Sanki Hz. Muhammet mübarek.Hz.Muhammed´in hergün Hira dagina cikip ilham alip bir vahiyle döndügü gibi, A.Öcalan´da hergün Anitkabir´e cikip patronlarindan talimat alip, elinde bir “cözümlenme“ ile dönüyor.Bunlarla “PKK´nin cizgisi“ni olusturuyor.Bu “cizgi“ Kürdistan´da var olan güncel,diri,dinamik ulusal ve sosyal devrimci potansiyeli tasviye etmenin teorisi oluyor.Ve buna “Apoculuk“ deniliyor.
A.Öcalan,TC devleti ile olan iliskisini inkar etmiyorBi iliskiyi en güclü oldugu bir dönemde acikliyor.Ve o bildik “onlari kullandim“ hikayesiyle izah ediyor.Bu meshur hikayeyi herkese kabullendirmeye ve savundurmaya calisiyor.“Onlari kullandim“ önemli bir noktadir. Sorgulanmasi gerekir.Kim kimi kullanmistir? Kazanan kim,kaybeden kim? Bunlar bir netlige kavusturulmalidir.Bu mutlaka yapilmalidir.Cünkü bir dönem üstündeki sis perdesi ancak bu görevin yerine getirilmesiyle mümkündür.
“Aileden,Kürtlükten,zordan zaten hep kacmak istiyordum.Bu anlamda benim kadar korkak birisi yoktu...Ama simdi savas tanrisi gibiyim.Bu is olacak.Nereye kadar?...“
“Tanrisal hesap yapilmistir.Ve cok büyük oynamamiz gerekiyor...Ve bizim bu mücadelemizde kaybetmenin adi yoktur.Sadece kazanmak vardir.Gercek asker,gercek PKK komutani özelikle her seyiyle kazanmalidir.Onun kitabinda,onun yürüyüsünde kaybetme sözcügüne yer yoktur.“ (A.Öcalan.age.50-51).
A.Öcalan,kendisine üslendirilen misyonu yerine getirme mücadelesinde gercektende yenilmemistir.Üslendigi KUKM´ni tasviye etme görevini “büyük ve muazzam“ yerine getirmistir.Bugün de bu görevini “gercek asker,gercek PKK komutani“ olarak Imrali Karargahinda da basari ile sürdürmektedir.Osmanlinin Idris-i Birlis´liye oynatigi rolü,TC de A.Öcalan´a oynatmaktadir.Böylelikle TC “tarihinin en büyük isbirlikcisi“ ünvaninida almistir.
Üc maymunu oynayanlar bunu görmek istemeyebilirler.Bunu dille getirmek islerine gelmiyebilir.Fakat A.Öcalan´in sokaga salinmasiyla sergilenen teori ve pratik bu konuda yeteri veri sunmakatadir.Ne yazik ki,bireylerin,örgütlerin bir bütün olarak politik cevrelerin kaygilari bunu izah etmeyi engelemistir.“Apocu“ ceteden cekinilmis ve korkulmustur.Bana dokunmayan yilan cok yasasin sorumsuzlugu politika edinilmistir.Bundan öte bir cok birey,cevre ve örgüt politika yapiyorum adi altinda TC devletinin gelmis gecmis en büyük isbirlikcisinin yedegine düsmüslerdir.
Sonuc olarak 30 seneye yakin halkimiza karsi sürdürülen bir kirli savasin kazanani ve kaybedenleri irdelendiginde kaydedenlerin Kürdistan halki ve politik gücleri;kazananlarin ise TC devleti ve onun Kürdistan´daki resmi “Kürtcü“ partisi olmustur.Bu acida olsa bir gercektir
“Anitkabir´in dibindeki evden sonra oturdugum bir ev vardi.Özelikle Pilot´un (Agrili Necati) yogun devreye girdigi evdi.Oraya da bazi kadinlar gelmisti.1975 saniyorum,hatta 1976 da olabilir.“ (A.Öcalan.age.sf.78).
“Pilot özel savasa bagliydi.“ (A.Öcalan.age.sf.112).
“1977 ocak toplantisini evinde yapmistik ki,bizim en büyük toplantimizdi.Isin ilginc yani,pilot her seyi hazirladi ve biz de gittik ve yaptik.Tabii belgesi yok,hicbir seyi yok,adi yok.Soba kapisi acik,yazdigimiz notlari eger polis basarsa sobanin icine atacagiz.Bayan da var.Polis gelirse,yilbasi töreni var diyecegiz.Cok ilginc devletin iki yanini nasil kullaniyoruz.“ (A.Öcalan.age.sf.114)
“1977 1 Ocak tarihinde toplantisinda denilebilirki,en kapsamli tartisma bu bazi görevlere daha da netlik getirildi.“ (A.Öcalan.age.sf.100).
Tüm bunlar devletin bilgisi ve denetiminde oluyor.Pilot ve “bayan“in polis oldugunu söyleyenler kendileri ve toplanti pilot´un evinde olduguna göre buna kusku duyulmamalidir. A.Öcalan buna “devleti kullanma tarzi“ diyor.Eh ne diyelim.Kim kimi kullunmissa.Bu konu da yeteri kadar veri var.
Sözü edilen toplantida Kürdistan´a gitme karari cikiyor.Bu karar geregi A.Öcalan, Agri, Kars,Tunceli,Elazig,Diyarbakir,Urfa ve Antep´i dolasiyor.Bu dönemde “Apocular“in devletle iliskisi oldugu devrimci cevrelerce dile getirildigi gibi,“Apocular“ icindeki devrimcilerde bunu kendi icinde tartisiyor.A.Öcalanla birlikte pilot´a dolasiyor.Agri´da “Apocular“in sorumlularindan birisi Pilot´u taniyor ve bunu Agri´da yapilan toplantida acikliyor.Bu aciklama onun imhasina yol aciyor.Öcalan ve pilot Agri´dan kaciyor.Son durak Antep olur.Hakki Karer,“Apocular“in Antep sorumlusudur.O da bir cok devrimci gibi devletle olan iliskilerden rahatsizdir ve Öcalanla arasinda sert tartismalar olur. A.Öcalan, solugu Ankara´da alir.Üc gün sonrada Hakki Karer öldürülür.PKK kuruyucularindan Baki Karer,kardesinin ölümünden A.Öcalan´i sorumlu tutar.
Bu sürecte Ankara Tuzlucayirda Mustafa Karasu ve Elazig´da Sahin Dönmez´inde icinde oldugu bir grup “Apocu“ yakalanir.Bu tutuklamalar A.Öcalani rahatlatir.Örgüt icindeki “devletle iliskiler“ konusundaki iddialar tartisilmaz olur.Sözde bu operasyonun hedefi Öcalanmis(!) gibi bir senaryo tartisma gündemine sokulur.Öcalan,bu operasyonlardan niye “yakalanilmadigini“ “tesedüf“lere baglarken,cetesi bunu “önderlikte bazi sinirli tedbirlerle kurtulmaktan kurtuldu“ seklinde izah etmektedir.Düsürülmüslerin izah tarzi böyledir.Öcalan ve cetesi bu izah tarzini seslendire dursun,bu tutuklamalarin bas rol oyuncusu A.Öcalan´in kendisiydi.“Halk adina isbirligine yöneliyorum“ diyen,devleten maas alan,devletin ucaklariyla iliskilere giden,pilot ile ayrilmaz ikili olusturan ve ani anina devlete rapor sunan ve bagliligini ileten A.Öcalan´i devlet niye yakalasinSorun bu kadar acikken A.Öcalan, niye yakanilmadi sorusu sacmadir.
TC devleti,A.Öcalan´dan kurban istiyor.A.Öcalan,sözde önemli bir toplanti senaryosunu hazirliyor.Evi pilot ayarliyor ve kirli silahlar birakiyor.Söz konusu 3 Haziran 1977´deki toplantiya M.Karasu gidiyor ve yakalaniyor.Uzun bir süre cezaevinde kaliyor. Fakat A.Öcalan,yine “tesadüf“lerle durumu kurtariyor.Eve gitmedigini “tesedüf“e bagliyor. “Tesedüf“ kelimesi daima Öcalan´in can simidi oluyor.Öngörülen bir kahve veya bir piknik toplantisi degil, örgütün “önemli bir toplantisi“(!) Hergün bir yerlere ugrarsin,fakat birgün ugramasin ve ogün olumlu veya olumsuz bir olay olurda bunu görmemeyi tesedüflere baglayabilirsiniz.Fakat söz konusu toplanti zor kosullarda daha evel karar verilmis,orgenize edilmis “örgütün önemli bir toplantisi“(!) Ve A.Öcalan´in bu toplantiya gitmesi lazim ve gitmiyor.Bunu da “tesedüf“e bagliyor.Simdi bu oldu mu yani? Buna kim inanir.Ama anlasilan inananlar var ve bunlar A.Öcalan´in düsürdükleri oluyor.
Burada soru sudur: Peki niye tefedüfler hep A.Öcalan´i buluyor? Sorunun üzerine gidildiginde isin canalici noktasi bu “tesedüfler“ de sakli olgugu görülür.Cünkü bu “tesedüfler“in hepsi planlidir ve mimarida A.Öcalan´in kendisidir.Kuskusuz bi iste A.Öcalan yalniz basina degildir.Yaninda kendi degimleriyle “özel hap dairesinin elemani pilot“ vardir . Onlarin üstünde de özel harp dairesinin kendisi vardir.Gerek PKK ici ve gerekse disindaki gelismeler incelendiginde hic bir olayin “tesedüf“ olmadigi,bilakis programli-planli bir karsi-devrim hareketi oldugu görülür.Bunun tersi bir iddia sahibi olmak,aslinda eger gizli bir emelin disa vurumu degilse,siyasi bir körlüge denk düstügü aciktir.Bu konudaki “Apocular“in yaklasimini anlamak mümkün.Fakat devrimci güclerin bu konudaki yaklasimlarini anlamak mümkün degildir.Bu niye böyle oluyor demeninde bir anlami yoktur.Bunun sebebi “Apocu“ cetenin sopasi karsisinda suspus olmayi kendine yedirmedir.Bana dokunmayan yilan cok yasasini politika edinmedir.
Fakat bu öyle bir yilan ki,dokunmadigi hic bir Kürdistanli birey ve örgüt birakmadi.Dahasi Kürdistan,tabiatiyla,ekonomisiyle,kültürüyle,tüm deger yargilariyla ve her seyden önemli insaniyla büyük bir tahribata ugratildi.Buna dur demek yurtsrverlik görevi degil miydi? Yurtseverlikten öte bir insanlik görevi degil midir? Anlasilan yurtseverligimizde , insanligimizda birgün daha fazla onursuzca yasamaya tercih edilmistir. Eger bu degilde bunca her seyin acikta oldugu bir zeminde insanlar susmayi yegliyorsa bunun bir izahati olmalidir. Fakat gelgörkü bunun hakli hic bir izahati yoktur.O halde mesele nedir? Mesele acik ve nettir.Eskiya´ya teslim olunmustur.Eskiyanin daha fazla suc islemesine yol verilmistir. Dolayisiyla islenen insanlik sucuna ortak olunmustur.Bu konuda herkesin kendi vicdaninda bir durum degerlendirmesi yaptigina inaniyorum.Fakat bununla kalinmamali.Bunu herkesle paylasmalidir.Ortak bilinc yaratilmalidir.Bu sartir.
Basindan beri TC´nin cekirdek kadrosunun bir elemani oldugunu söyleyen A.Öcalan´a kendi gercek kimligine uygun bir tanimlama ile isimlendirmeyi yapmayacaksak peki neyin mücadelesini veriyoruz? Sadede gelelim.Herkes baskalarindan öte kendisine karsi samimi olmak zorundadir.Kisi kendisine yabancilasmak istemiyorsa bunu yapmak zorundadir.
“1977´nin ortalarindayiz.Ankara´da kalacaksam okulu bitirmek durumundayim.Ayni diger sol gruplar gibi solculuk yap,dergisinide cikar,ama Ankara´da kal...Iste hazirlik bunadir.´Allahin serserisi,ne istiyorsun?´ Kadin desen kadin,para desen para! Apartman desen apartman al;ye,icinde yat! Ben de bu noktada tam bir pasaoglu gibi davraniyorum.Daha fazla para! Kendimizi daha fazla calistirin! Cok ilginc,ayarlama cok önemli.Burjuvaziyi nasil calistiriyorum? Sonradan o Ugur Mumcu´nun basini götüren,iste acmaya calistigim bu iliski tarzidir.1976,1977 ve 1978 döneminde onlari,devleti calistiriyorum ve hareket yürüyor.“ (A.Öcalan.age.sf.110-111)
TC devletine bu kadar siki-fiki baglanmis A.Öcalan´i devlet niye yakalasin? Yanisira A.Öcalan´in TC ile iliskisini bu tarzda izah etmesine ne demeli? Bu iliski tarzinin ajan iliskisi degilse peki nedir? Bu ilskiski tarzina A.Öcalan´´in „devleti kullandim“la izah edilebilinir mi? Hangi aklievel bu iddiaya inanabilir? Ki A.Öcalan,önüne gelen herkese ajan yaftasi taktigi ayan-beyanken ve bunlarin hic birisi ajan degilken buna ne demeli? Birilerinin bir seyler söylemesi lazim.Bu,Kürt ulusu icin,Kürdistan halki icin,Kürdistan yurtseverligi ve devrimciligi icin,daha ötesi insanlik icin sartir.
Gerci daha 1970´lerden beri A.Öcalan icin ajan denildi.Fakat ogünün politik atmosferinde isitilmek istenmedi.Diyenlerin bir kismi ya PKK,ya da direk olarak TC tarafindan ya imha edildi,ya da susturuldu.Diyenlerin büyük bir kesimide daha sonra sanki hic bir sey olmamis gibi,A.Öcalan´in önünde secdeye varip biat ettiler.Kontra bozuntusu A.Öcalan sahsinda “Kürt ulusal önderi“ kesfine varildi.Türkiye sol hareketleri bu rolü cok kötü oynadi. “Sosyalizm“,“enternasyonalizm“ adina PKK dalkavukculugu yapildi.Dahasi PKK gücü arkalanarak Kürdistanli politik güclere karsi bir “hacli seferi“ baslatildi. Bununla PKK´ye karsi varolan günahlarindan siyrilma ve onun gölgesinde güc olma hedeflendi.Fakat evdeki hesap carsiya uymadi.Kazanirim derken eldekinide kaybetiler.Dahasi siyasi olarak kirlendiler. Cünkü niyet ne olursa olsun,A.Öcalan´in yedegine düsüldü.Bu iyiye alamet degildir.Belki bu dün görülmedi,ama bugün hersey ayan-beyan ortadadir.Bu rolü oynayanlar bilinir ve kirli gecmisin bir muhasebesini yapmak zorunluluklari orta yerdedir. Bu,“dün dündü,bugün bugündür“ politikasiyla gecistirilemez.Hic kimse sanki hic birsey olmamis gibi davranamaz. Günü kurtarmanin,kücük hesaplar yapmanin kimseyi kurtarmayacagi bilinmelidir.Cünkü ortada islenmis bir suc var ve birileri bu sucun ortaklari.
“Düsünün,devlette Kürt partisi kurduruyorum.Ugur Mumcu (ki o cok etkili bir MIT ajani veya o cevrelerle iliskili uzman birisiydi.) dedi.Dogrudur,bu da dogrudur.“ (A.Öcalan.age.sf.117).
“Baska türlü hicbir Kürt hareketi,Kürt partisi olusamaz.Sosyalist parti de (Türkiye´de de) olusamaz.Mahirler,Denizler gibi Ordu da,Parti de,Cephe de olusturdular,ama ömrü iki aylik oldu.Ben yapmaya kalkissam iki ay degil,ömrüm 24 saattir.“ (A.Öcalan.age.sf.116).
Kimin kime “Kürt partisi kurdurdugu“ bir sir degildir.Bu da TC devletinin A.Öcalan´a “Kürt partisi“ kurdurdugudur.Ona göre devletin haberi ve destegi olmadan ne bir Kürt partisi,ne de Türkiye´de sosyalist bir parti olusamaz ve yasayamaz.PKK´nin olusturulmasi ve güclenmesinide TC´nin himayesinde kurulmasina bagliyor.Bundan daha acik bir izah tarzi olabilir mi? Burada soru sudur: TC tarafindan kurulmasina icazet verilen ve desteklenen bir parti, hangi rolü oynayacaktir? Ki PKK´ye oynatilan rolün ne oldugunu her akliselim Kürdistanli bilir.Üc maymunu oynayanlar varsada bunlar, A.Öcalan tarafindan düsürülen kisiler olduklarida bilinir.
“Bende bir iliskiye el atis nasil oluyor? Ben hem solculuk,hem Kürtcülük ve hem de iyi bir sosyal yasam düzenlemek istiyorum.Hem de bunlar birbirini beslesin,güclendirsin, diyorum. Fakat mümkün mü ? Düzenin etkiledigi bir iliski seni rahatlatabilir mi ? Benim cikardigim en önemli sonuc,ister dogrudan ister dolayli olsun düzenin yetistirmedigi bir iliski kolay kolay halka mal olmaz. » (A.Öcalan.age.sf.121).
A.Öcalan tezgahini kurmus. «Â solculuk yapiyor », «Â Kürtcülük yapiyor », «Â Sosyal yasamini düzenlemis » ve bunlar «Â birbirlerini beslesin ve güclerdirsin » yaklasimiyla «Â büyük ve muazzam » oynamis.Bu konuda epey mesafe aldigida bilinmektedir.Bu mesafe ve basarisinida devletle olan iliskisine baglamaktadir.TC devleti Kürdünü bulmus.Kendisine Kürtcülük tezgahini kurdurtmus.Yegen Abdullah´a solculuk,kürtcülük yaptiriyor.Yüksek düzeyde bir sosyal yasamda kendisine saglamis.Para,kadin ve her seyden öte toplumda tartisilan bir mertebeye eristirilmis.Yegen Abdullahta yedigi ekmegin hakkini hakiyla vermenin teori ve pratigin sahibi olmus.Kürdü Kürde kirdiran ve 20 seneyi askin kirli bir savasin icine cekmistir.KUKM potansiyelini bu yöntemlerle tasviye etmeye calismistir. Kürdistan´da tamiri zor yaralar acmistir.A.Öcalan´in TC devleti ile olan iliskisi nedeniyle böylesine olumsuzluklara yol acmistir.Ve sürec derinleserek sürüyor.
«Â Kendimi baglamisim,örgüte cikis yaptiriyorum.Benim yasantim böyle.Elbette bunlarin beklentisi vardi.Kendimi onlara öyle dayatmisim ve öyle kabul ettirmisim ki, «Â iste bu önderdir,kontrol ediyor.Biz bunu tutarsak,Kürdistan´i tutmus oluruz » diyorlardi ki,dogrudur. » (A.Öcalan.age.sf.123).
«Â Burada bir olay var.Öncelikle ben halktanim ve hatta önderlik sifatlari yavas yavas olusuyor.Halk adina isbirlikci bir iliskiye yöneliyorum...Bu adamlar da öyle bildiginiz gibi degil,sana bu kadar masraf yapacaklar,hic pesimi birakirlar mi ? » (A.Öcalan.age.sf.122).
Pesini birakmadiklari dogrudur.Her rol de oynatiklari bir baska dogrudur.Bu rol´de KUKM potansiyelini tasviye etmekti.Bunu gerceklestirmek icin korkunc bir cinayet sebekesi olusturuldu.Her yol ve yöntem mübah sayildi.Güzele olumluya,tüm insani deger yargilara karsi kirli bir savasin vereni oldular.Kürdistan bir yangin yerine dönüstürüldü.Korkunc tahrifatlar yaratildi.Ve birileride buna olumluluklar yüklemeyi politika edindi.KUKM´ni tasviye etmek icin TC devleti tarafindan kontra merkezinde egitilip halkimiza musalet edilen bir «Â cöl delisi »nin sahsinda «Â Kürt ulusal önderi » kesfi gibi bir betbahligin mimari oldular.
A.Öcalan, TC devleti ile olan iliskilerinde yol arkadaslarin rahatsiz olduklarini yazdigi «Â Devrimin Dili ve Eylemi » adli kitabinda izah ediyor.Aralarinda sert tartismalar oluyor. A.Öcalan,devlet iliskisine «Â bagliyim », «Â mecburum » diyor.Öldürülmekten,imha olmaktan korkuyor.Tavir koymasi halinde basina gelecekleri görüyor,biliyor.Sonucta da kendi yol arkadaslarina da bu «Â bagliliga », «Â mecburiyete » boyun egdiriyor.Sürec icinde de bu cirkin iliskiler icinde hiclesiyorlar.A.Öcalan´in kendileriyle oynadigi birer piyon olup cikiyorlar. Yasamlari bile A.Öcalan´in iki dudagi arasinda cikacak bir cümleye bagimli hale geliyor.
«Â 1978´de arkadaslarin tasviye etme kararliligi ortaya cikti.Simdi benim de o zaman bir tavrim vardi.Hatta kaldigim evden bile kacmistim.Ama yinede kendimi adeta bu iliskiye mecbur hissediyordum.Duygusal mecburiyet miydi,cinsel mecburiyet miydi ? Pek sanmiyorum.Öyle bir his varki,sen bu iliskiye muhtacsin.Su anda bu iliski sana gerekli,bunu atamasin diyordu. » (A.Öcalan.age.sf.139)
A.Öcalan´in devletle olan iliskisi «Â Apocu » hareket icinde daima sorun olmustur. Kimi bunu tartisma masasina getirdigi icin imha olmustur.Kimide kabullenerek A.Öcalan karsisinda hiclesmistir.Bu tartismalarin biriside Diyarbakir´da devletin parasi ile kiralanan ve dösenen evde A.Öcalan ve Cemil Bayik arasinda geciyor.Tartismalar sertlesiyor ve A.Öcalan korkarak evden kaciyor.Devletin kendisi denilen iliskiye siginiyor. «Â Buna mecburum » diyor.
Burada soru sudur : Devrimcileri,KUKM verenleri sömürgeci TC devletine «Â mecbur » kilan ne olabilir ? Bu sorunun cevabi «Â Apocu » teori ve pratigin kendisidir.Bu teori ve pratiginde KUKM potansiyelini tasviye etmeye calistigi bugün gelinen asamada herkesin kabul ettigi bir gercektir.Bunun tersini iddia edenlerde vardir.Bunlar, kontra A.Öcalan sahsinda «Â Kürt ulusal önderi» kesfeden ve A.Öcalan´in basindan beri TC iliskisini «Â mecburiyet »en kabullenen ve bugünde kendilerini bu «mecburiyet»en kurtaramayan düsürülmüs zevattir.
«Cok önemli bir taktiktir.O zamana kadar bu devletten maas aliyorduk.Biz o parayla grubu götürüyoruz.Hemde beni izliyorlar.Onlari kullanarak bircok iliskiyi sürdürüyorum, onlar ise beni mal gibi tuttuklarini saniyorlar ´Elimizde,her an devletin yaninda,getirebilirler´ düsüncesi hakim.»
«Beni 1978 kisinnin sonunda Ankara´da bekliyorlar.Verdigim bütün izlenimler, Ankara´ya dönme yönündedir.Hatta Diyarbakir´da ev tutulmus,evin öteberisi bile aliniyor. »
«Simdi bütün bunlari söylerken,aslinda da son derece dürüst bir iliskiyle yola cikiyorum.» (A.Öcalan.age.sf.141).
A.Öcalan´in TC devleti ile girdigi iliskide «dürüst“ davrandigina süphemiz yok. Gercektende tüm «dürüst»lügüyla TC devletinin kendisine verdigi KUKM´ni tasviye görevini yerine getirmeye calismis ve su anda konuclandirildigi Imrali karargahinda calismaktadir.Bu tezgah A.Öcalan´in sokaga salinmasindan bugüne calisiyor.
Bu nedenle Imrali öncesi ve sonrasi karsimiza cikarilan iki farkli A.Öcalan tiplemesi gercegi ifade etmiyor.Tezgah basindan kurulmus.Sagina özel harp dairesi elemani dedigi Pilot´u.soluna «Â MIT ajani » dedidi karisi Kesire Yildirimi aliyor.Aslinda bunlar birer esantiyon.A.Öcalan´i perdeleyen,gizleyen birer maske.Bunlari cekip aldiginizda A.Öcalan ciplak kimligi ile aciga cikiyor.Kendi mekanizmasini kurana kadar bu makyaja ihtiyac duyuyor.Fakat kendi mekanizmasini kurduktan sonra artik makyaj yapma ihtiyacini duymadigi gibi kendi gercek kimligini aciklamayida kendisi acisinda bir sakinca görmüyor. Ve bunu yillar sonra yapti . Acikladigi dönemde de hic kimse sessini cikarma cesaretini gösteremedi.Elinin altinda korkunc bir cinayet sebekesi vardi.Sinirsiz imkana sahipti.Dahasi dört sömürgeci devletin gücü vardi arkasinda.Iste böylesi bir ortamda A.Öcalan kendisiyle TC arasindan bastan beri varolan iliskilerini acikladi.
O acikladi,ama onun disinda hic kimse bunu telefuz etme cesaretini gösteremedi. Gösteremeyincede «Â Apocu » cete,kontra A.Öcalan´i «Â Kürt ulusal önder »liginden «Â Kürt halk önderligi »ne terfi ettirdi.
«Â 1979´un baslari oluyor.Cok dikkatli hareket etmemiz gerekiyor,ne olur ne olmaz. Adamlarin yüzde yüz kontrolü altindayim.Kontrolden ciktigimi anladiklari anda derhal öldürebilirler. Sonuna kadar bagli oldugumu ani anina tekrarlamam lazim. » (A.Öcalan.age.sf.155).
Herkes, hafizasini zorlasin.1979´un baslarina kadar TC´nin kontrolü altinda ve ani anina bagliligini bildiren A.Öcalan´in ismine atfen adlandirilan «Â Apocu » hareket, Hilvan, Siverek,Nuseybin,Batman vs. Kürdistan´in bir cok yerinde korkunc katliamlar, provakasyonlar yapiyor.Kürtler arasi süren kirli bir savasin mimari oluyor.Kürtler kutuplastirilarak vurusturuluyor.Kürdistan tam bir kaus ortamina sürükleniyor.TC ve A.Öcalan bu isin planlayicisi ve uygulayicilari.Halk, TC ile «Â Apocular » arasinda tercihe sürüklenir.Hangisini tercih ederse bu pek önemli görülmüyor.Bir kesim, «Â Apocu »luk belasindan kurtarilma adina TC ile bütünlesmeye zorlanirken,diger kesimde «Â Apocu »lara yönlendirilmeye calisilir. «Â Apocular »a yol verilerek palazlanmasina büyük önem verilir.
Bu arada bu gelismelerden rahatsiz olanlar oluyor. ``Yurtseverlik`` adina Kürtler katlediliyor.Bu iste bir yanlislik var,bilincli bir yönlendirme var düsüncesini kapilanlar oluyor.TC ve «Â Apocular »,bu konuda cok hassas davraniyorlar.Programli-planli devreye sokulan ihanet politikasinin farkina varanlar,denetim disina cikma ihtimali olanlar ya TC,
ya da «Â Apocular » tarafindan imha ediliyor.Bozan Aslan,Ali Yaylacik,Salih Kankal,Celal Aydin,Gazi Sahin,Enver Ata, Saime Askin, Dilaver Yildirim, Mehmet Sener, Mehmet Cimen vs. bunlardan sadece bir kacidir.Bu cinayetler o dönemin kaus ortaminda yerli yerine oturtulamiyordu.Bazi catlak sesler ciksada aninda susturuluyordu.Bir trajedi yasaniyordu. Fakat ne ilginctir ki,yasanan bu ihaneti ana anina yasayanlarin birisi ortaya cikip tüm verileriyle ortaya koymus degildir.Yasanan trajedi kadar bu da bir trajedidir.Bu da yaratilan kaus ortaminin ne kadar karanlik oldugununda ifadesidir.Yasanan bir baska trajedi daha var.Oda Kürdistanli politik hareketlerin bu ihanet karsisinda caresiz duruma düsmeleriydi.
TC, «Â Apocu » cetenin eliyle Kürdistan´da kirli bir savas yürüyordu.Bir kaos ortami yaratilmisti.Öcalan,bu dönemde Kürdistandadir ve Ankara´ya cagrilmaktadir. «Â Ankara´da bekleniyordum.Düsman raporu parelelinde hesapli bir beklenti var. » (A.Öcalan.age.sf.161).
«Â Hesapli bir beklenti » olduguna kusku yok.Gerci Kürdistan´da sikiyönetim ilan edilmis, Malatya ve Maras katliamlari gerceklestirilmis,ama bunlar Ordunun müdahalesi icin yeterli degil. «Â Apocu » ceteye daha da is düsmektedir.Daha cok provakasyon,daha cok katliam.Bu ortamda TC Ordusu «Â kurtarici » olarak devreye girecek.Hesap budur.A.Öcalan´in «Â tanrisal hesap yapilmistir » dedigi budur.Bu plan geregi öngörülen Türkiye ve Kürdistanli devrimci örgütlenmeler ve devrimci potansiyeli tasviye edebilmeleri icin zemin hazirlanacakti.Bu ortamida TC devleti icazetli «Â solcu », »Kürtcü » ve fasist örgürlenmeleri hazirlayacakti. «Â Ankara merkezi daha degisik planliyor » dedigi olay budur.Bu nedele A.Öcalan´a ihtiyac vardi.Kendi degisiyle «Â Ondan ´´daha iyi bir esek´´te bulunamazdi ». A.Öcalan´in Kürdistan veya Ankara disi bir yerde olmasi güvenlikli degildi.Her hangi bir yol aramasinda «Â devlet sirri »ni bilmeyen bir polis veya asker kazara A.Öcalan´i yakalayabilir ve plan altüst olabilirdi.TC devleti isi tesedüflere birakamazdi ve A.Öcalan´i Ankara´ya cagirarak güvenligini almak istedi.
«Â Elazig tutuklanmasi baslamis,Sahin Dönmez itirafa baslamis ve hatta valiye mi,emniyet müdürünü mi ´´gidelim,o Apo´yu oldugu yerde yakalayalim.Elimle koydugum gibi bulup cikarabilirim,yeter ki emret » demisti.Karar yok,olsa aslinda bana da uzanacaklar. Fakat Ankara merkezi daha degisik planliyor. » (A.Öcalan.age.sf.158).
Sahin Dönmez,Elazig sorgulanmasinda A.Öcalan´in Diyarbakir´da oldugunu,evini bildigini, isteniyorsa yakalanilabilecegini söylemis.Fakat TC devletinin bu bilgiye ihtiyaci yok.Cünkü A.Öcalan icin Diyarbakir´daki evi devletin kendisi kiralamis,dayayip düsemis ve A.Öcalan´i oraya yerlestirmistir.A.Öcalan´da devlete «Â bagliligini ani anina bildirmektedir. » Devlet,A.Öcalan´i niye yakalamiyor demenin bir anlami varmidir ?
Askari cuntanin ayak sesleri geliyor.Korkunc bir gericilik yillari arifesi yasaniyor. A.Öcalan,kendisine verilen rolü iyi oynamistir.Görevini basariyla yerine getirmistir.Yeni bir dönem basliyor.Ordu yönetime el koymaya hazirlaniyor.Bu ortamda A.Öcalan´a fazla bir is düsmeyecektir.Bu nedenle onun bu dönemde emniyetli bir yere gönderilmesi gerekiyor. Cünkü gelecekte kendisine yine rol bicilecek.Oynatilacak rol vardir.Bunun icin Suriye en uygun yer olarak öngörülür.Ve Suriye´ye cikarilir.Bunu da «Â Bizim o dönemi atlayis tarzimiz olarak » degerlendirir.Bu «Â atlayisin » tanigi, «Â Apoculuk » sistemi icinde ögütülerek ortadan kaldirilir ve bu «Â atlayis »in sirlari onunla topraga gümülür.
«Â Hic kimsenin aklina böyle bir cikis gelmiyor.PKK toplulugundan,devlet toplulugundan cok habersizdir.Bu da bir isyandir ve cok ciddi bir taktiktir.Aniden düsündüm,sanirim iki günde. Eger uzatsaydim,yani bizimkilerle böyle tartisilmasina biraksaydim,tehlike büyüyecekti. » (A.Öcalan.age.sf.163).
Adam PKK sekreteri.Ki sekreteri oldugu parti,Kürdistan´da yaratigi provakasyonlarla kirli bir savas ortamina sürüklenmis.Bunun sorumlusu „tek kisilik orduyum“ diyen A.Öcalan´in kendisi.Kendi yol arkadaslarini adamdan saymayip bu kirli savas ortamiyla basbasa birakarak sivisip kaciyor.Yol arkadaslarina güvenmiyor.Onlara söylemeyi tehlikeli buluyor.Buna «Â isyan » ve «Â büyük taktik » diyor.A.Öcalan´in yol arkadaslarina «Â isyan » ettigi,onlara «Â büyük taktik » yaptigi dogrudur.Bunu her zaman yapmistir. «Â Sifir adamlar »ida bunu daima yutmustur.Dahasi buna «Â derin anlamlar » yükleyerek kendi hicliklerini daima teslim etmislerdir.
A.Öcalan,Suriye´ye cikmadan evel TC´nin kendisini Kesire Yildirim ve Pilot vasitasiyla denetim altina alindigini,bunlar vasitasiyla devlete bagliligini ani anina iletigini, bunuda imha olmamasi icin yaptigini izah etmektedir.Bu denetimden kurtulmak icin Suriye´ye cikma kararini aldigini ve Suriye´ye cikmakla devletin denetiminden ciktigini söylemektedir.Fakat Suriye´ye cikmasiyla hicte öyle davranmadigi bilinmektedir.``MIT ajani``oldugu iddia ettigi karisi Kesire Yildirim´i yanina cagirarak tüm iddialarini kendisi cürütmektedir. Bu anlasilir bir durum degildir.Ki zaten kendiside bunun cevabini verememektedir.Bundan özelikle kacinmistir.Buna karsin Kesire´nin Suriye´ye gitmesiyle PKK icinde A.Öcalandan kaynaklanan tüm olumsuzluklarin günah kecisi ilan ediliyor. A.Öcalan,bu ortami iyi kullaniyor. Kendi planini daha serbest uygulama imkanini buluyor.PKK yapilanmasi acisinda yanlis olan seylerde Kesire´ye yükleniliyor.
Ne serden ne yardan vazgecerim halk degisi gibi,A.Öcalan´da MIT ajani dedigi karisi Kesire Yildirim´dan vazgecmiyor.Bu arada ülkede gruplar geliyor,gruplar gidiyor,Lübnanda kamp kuruluyor.Bu esnada Kesire cagriliyor.Bu bir celiski degil midir ? Eger Kesire MIT ajani ise A.Öcalan niye yanina cagiriyor ? Hesap sormasi icin mi ? Kuskusuz hayir ! Hicte hesap sordugu yoktur.Hesap sormaktan öte Kesire´ye önemli görevler veriliyor.Arkasinda isi velveleye vererek «Â yaptigim tüm olumlu isleri Kesire bozuyor » cigirtkanligini yapiyor Kuskusuz bunun sebebi vardir.Yoksa hem birine MIT ajani diyeceksiniz,arkasinda örgütünüzde hayati görevler vereceksiniz.Devrimci örgütlerde bunun yeri yoktur.Fakat sözkonusu PKK olunca durum degisiyor.Bu da PKK´nin varolus nedenine iliskindir.
A.Öcalan yönlerdirmesinde PKK icinde anormal seyler oluyordu.Bunlar PKK yapilamasinda ters tepiyordu.Bu durumda A.Öcalan´a bu islerde sorumlu tutacagi biri veya birileri lazimdi. Bu is icinde en uygun olanida yakin korumasina aldigi karisi Kesire oluyordu. Kesire bu rolü bilincli mi,bilincsiz mi oynadi bilemiyoruz.Bu konuda Kesire´nin konusmasi lazim.Fakat Kesire bugüne kadar konusmadi.Oysa bu ikili birbirlerini kendi gercek kimlikleri ile biliyorlar.A.Öcalan´in seslendirdigi senaryo gercegi ifade etmiyor.Bazi seylerin daha netlik kazanmasi icin Kesire´nin konusmasi sarttir.
A.Öcalan,oynanan oyunda kendisine,Kesire´ye ve digerlerine farkli roller biciyor. A.Öcalan iyiyi,Kesire kötüyü oynuyor.Bu durum PKK yapilanmasina kabullendiriliyor ve savunduruluyor.Böylelikle A.Öcalan kendi gercek kimligini gizleyebilecek.Kurgu böyle kurulmus ve oyun basarili bir sekilde oynanmis.Oyuncular cok iyi secilmis.Roller cok iyi oynanmis.Bu konuda A.Öcalan´in «Â sifir adamlari » «Â büyük ve muazzam » oynamistir.
Bunu yapma «Â mecburiyet »leri vardir.Cünkü bunlara altinda kalkamiyacaklari igrenc
suclar isletilmistir.Herkesten bunun yazili belgesi alinmis,arsivlenmistir.Insanlar düsürülmüs, kendilerine yabancilastirilmis ve dalkavukcu kisilikler haline getirilmistir.Ogünden sonrada A.Öcalan´a bu kisilikleri istedigi yer ve alanda istedigi rolde oynatmasi kaliyor.A.Öcalan´da onlarla cok kötü oynuyor.
Bu da TC´nin A.Öcalan´a yükledigi misyonun dogal sonucudur.Bu misyonunda basindan beri A.Öcalan´in KUKM´ni tasviye etmek icin yetistirildigi ve sokaga salindigidir. Bunun tersini iddia edeceklerin su soruya cevap vermesi gerekir.TC denetiminde «Â cikmis » A.Öcalan, basindan beri «Â MIT ajani » dedigi karisi Kesire Yildirimi niye yanina cagiriyor ? Bu sorunun cevabi «Â Apocular »in «Â kullandik » demenin ötesinde olmalidir.A.Öcalan,daha Türkiye´de iken diyelim canini cok seviyordu,imha olmamak icin «Â MIT ajani » dedigi Kesire´ye «Â mecbur »du.Buna «Â cok büyük bir taktik » diyebilir.Eh ne diyelim.Bu burda kalsin...
A.Öcalan,kendi yol arkadaslarini yüzüstü birakarak onlardan habersiz Suriye´ye kaciyor. Akibinde «Â MIT ajani » dedigi karisi Kesire Yildirimi yanina cagiriyor.Kendisine «Â önemli görevler » veriyor.Kesire,PKK ile kesin ayriligini ortaya koydugu ana kadar PKK´ye önemli imkanlar sagliyor.Bunlar biliniyor.Eger PKK,KUKM veren bir parti ise «Â MIT ajani » Kesire bunu niye yapsin ? Ki bu da ayni kapiya cikiyor. A.Öcalan´in kendisi basindan beri TC´in adami oldugunada isaret ediyor.A.Öcalan,Kesire´nin «Â MIT ajani » oldugunu izah ederken ,aslinda kendi gercek kimligini desifre ediyor.Bunun herkesin bilmesini istiyor. «Â Yarin kimse yanlis anlamasin,taktik yapiyor denmesin » diye bunu yapmayi uygun görüyor.
«Â Bütün hassasiyetimizle biz,bagli kalmaya calisarak onu bir kez daha cagirdik » demekle sorunu anlasilir kiliyor.A.Öcalan, «Â bütün hassasiyeti »yle neye bagli kalmaya calisiyor ? Bunun Kesire Yildirim olmadigi,TC´nin kendisi oldugu acik.Yok eger birileri A.Öcalan´in dedigi Kesire´dir dese bile sonucta A.Öcalan´in Kesire icin söyledikleriyle birlestirildiginde bu «Â hassasiyet »le baglilik yine TC devleti katina variyor.
A.Öcalan,ister acik konussun,isterse ezop diliyle konussun,bu pek önemli degildir. A.Öcalan´a göre «Kesire TC´nin yetistirdigi on parmaginda on marifet olan bir kabiliyet. » «Â Kesire´den aileye,aileden CHP´ye,oradan devlete ve devleten kontr-gerillaya gidilir. » A.Öcalan´in izahati budur.Burada soru sudur: Peki A.Öcalan, «bütün hassasiyetimizle biz, bagli kalmaya calisarak» demekle Kesire iliskisi üzeri kontr-gerilaya bagli oldugunu izah etmis olmuyor mu? Bunlar bir yana,bugün A.Öcalan´in basindan beri TC devleti tarafindan KUKM´ni tasviye etmek icin yetistirdigi en büyük isbirlikci olduguna süphe var midir ?
SONUC
«Cilgin bir anna»nin, «silik bir baba»nin «cöl delisi velet»i isi cigirinda cikardi. Isledigi suclarin haddi hesabi yok.TC devletinin kendisini sokaga salip Kürdistan halkina musallat ettigi günden bugüne Kürt ulusuna hakaret ediyor,küfrediyor,asagiliyor. Ar ve namus damari catlamis.Agiz tartisi buzulmus.Agzina geleni söylüyor.Kürdistan´in sanli direnis tarihine «ihanet» dedi.Kürt ulus ve halki icin «dürürülmüs,düsman olmus, düsmanin olmus » dedi.Kürdistanli politik gücleri «ajan örgütler» ilan etti.Kürdistan halkina karsi kirli bir savas yürütü.Bir ülke,bir ulusu tarihte yok etmeye calisti.Ve hersey yanina kar kaldi.Simdide «Kürdistan kerxanedir» diyor.
Kürtler saskin! Ne diyecegini bilemiyor.Ona küfretmek sorunu cözmüyor.Onu elestirmekte care degildir.Sorunun özü onun kontra kimligini aciga cikarabilmektir. Kürdistan halki ve dünya kamuoyu nezdinde maskesini indirebilmektir.Kürdistan halkina karsi sürdürdügü ve onbinlerce masum insanin ölümünden sorumlu kisi olarak uluslararasi bir mahkemede yargilanmasini saglamaktir.Onu insanlik sucu islemekle mahkumiyetini saglayabilmektir.
TC´ devletinin Kürdistan´daki resmi «Kürtcü» partisi «Apocu»luk adi altinda KUKM´ni tasviye etmeye devam etmektedir.Ihanet sürece yayilarak,derinlestirilerek, Kürdistan halkini teslim almak ve Türklestirmek istenmektedir.Kürdistan halki, «Apocu » ihanetle karsi karsiyadir.A.Öcalan ve adamlari, «imha olmamak» icin TC devletinin «Â emir erleri » olarak Kürdistan halkina karsi basindan beri savasmaktadir. Ne yazik ki,bu ihanete bir cok namuslu yurtsever Kürt´e alet edilmis ve edilmektedir.Bir bütün olarak PKK icinde yer alan herkesi A.Öcalan.in suc ortagi ilan etmek dogru degildir.A.Öcalan ve bir avuc adami disindakilerini Kürdistan yurtseveri olarak degerlendiriyorum.PKK saflarinda gerek «Apocu»lar,gerek TC devleti tarafindan katledilenleri Kürt ulusunun sehitleri olarak görüyorum.A.Öcalan´in «Öldürdügümüz Kürt gencleri TC devleti tarafindan öldürdüklerinden daha fazladir» dediginide biliyorum.Kürdistan ve Beka´in her karis topragi altinda A.Öcalan´in emir ve talimatiyle katledilen bir Kürt gencinin cesedinin olduguna inaniyorum.Binlerle ifade edilebilecek sayida bir katliamin gerceklestirildigine inaniyorum .
Bu bir jenosittir.Bunu aciga cikarmak ve A.Öcalan´i uluslararasi bir mahkemede yargilamasini saglamak her namuslu Kürdün boynunun borcudur.Kuskusuz her namuslu Kürt A.Öcalan´i vicdaninda mahkum etmistir.Fakat bu yeterli degildir.Ihanetin önünü almak ve halkimizin yeminli düsmani ve katili A.Öcalan´i insanlik sucu ile yargilamak ve mahkum etmek mümkündür.Bunun icin yeterli delil ve sahit vardir.Sorun bunlari derleyip toparlamak ve ilgili uluslararasi mahkemeye sunmaktir.Bunun icin bir örgütlülüge ihtiyac vardir.Bunuda en iyi yapacak olanin Selim Cürükkaya,olduguna inaniyorum.Selimin afina siginarak bu göreve soyunmasi dilegimi bu vesileyle belirtmek istiyorum.Bu konuda Selim´in yaninda olacagima söz veriyorum.Basta Kürdistanli politik gücler olmak üzere, Kürdistan halkini ve tüm duyarli cevreleri, bu konuda Selim´e maddi ve manevi olarak yardimci olmaya cagiriyorum.Cünkü Selim´in bu onurlu görevi üslenecegine inaniyorum.
Bu onurlu bir görevdir.Kürdistan sehitlerinin anisi icin,tüyü bitmemis Kürdistan yetimin hakki icin ve Kürdistan halkinin gelecegi icin bu onurlu görevi üslenmek ve arkasinda olmak serefli bir istir.Eger elele verirsek bu onurlu görevi alnimizin akiyla basaracagimiza inaniyorum.Kazanan ihanete ugramis mazlum Kürdistan halki olacaktir !
Nisan´2004
Re: TC DEVLETININ YETISTIRDIGI EN BÜYÜK ISBIRLIKCI-2