بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Türk Hükümeti-PKK Görüşme Tutanağı (1)Ahmet Zeki Okçuoğlu

Son günlerde üzerinde en çok yazılan konu Türk Hükümeti-PKK görüșmeleri. Bu konuda görüșlerimi üç bölümde yazmak istiyorum: Birinci bölümde, görüșmenin hangi düzeyde yapıldığı, bu metnin kim tarafından internet medyasına sızdırıldığı ve görüșmelerin hangi ülkede ve kimin koordinatörlüğü altında yapıldığı konularını irdeleyeceğim. İkinci bölümün konusu, TC-PKK ilișkisinin politik ve tarihsel arka planı ve gelișme süreci olacak. Üçüncü bölümde ise, tutanağın içeriği değerlendirmeye çalıșacağım.

*


Türk medyasında hemen herkes, tartıșma konusu belgeyi, „MİT-PKK Görüșme Tutanağı“ olarak adlandırmak konusunda söz birliği yapmıș görünüyor. Görüșmede MİT mensupları da var, ama Türk heyetinin bașında yer alan Hakan Fidan, henüz MİT müsteșarı olarak atanmamıș; PKK’lilere kendisini tanıtırken, “Müsteşar yardımcısıyım ama sayın başbakanımızın özel temsilcisiyim” diyor. Ha ben, ha bașbakan fark etmez! der gibi. Bașbakan’ın görüșmelere duyduğu yakın ilgiyi dile getirirken de, Tayip Erdoğan’ın sizlere selamları var. Henüz görüșmeler yeterince olgunlașmadığı için kendisi gelmedi, ama temsilen beni gönderdi. Arkadașlara, zamanı geldiğinde gelip görüșmelere bizzat katılacağımı söyle dedi, demediği kalmıș bir. Tayip Erdoğan da nihayet Hakan Fidan’ı “özel temsilcisi” sıfatıyla gönderdiğini açıkladı.

Bunlara rağmen rağmen görüșmeyi MİT seviyesinde değerlendirmek doğru olmaz. Ayrıca MİT, hükümet ayrılığı da ne demek! Görüșmeleri MİT de yapsa hükümeti bağlar. Üstelik MİT oraya hükümetin bilgisi dıșında da gitmiyor. Bu durumda konu, hükümetin bilgisi dahilinde yapılan görüșmelerin, hangi düzeyde yapıldığı bakımından tartışılabilir ancak..

Bașbakanlık müsteșarının (üstelik bașbakanın “özel temsilcisi” sıfatını da tașıyor bu kiși) bașında yer aldığı bir görüșme, üst düzey bir hükümet görüșmesi olarak yapılmıș kabul edilir. Onun bir üstü bakan düzeyinde yapılması, onun da üstü Bașbakan’ın bizzat görüșmelere katılmasıdır. Burada Başbakan görüșmelere bizzat değil, özel temsilcisi vasıtasıyla katılmıș sayılır. Buna rağmen ilișkiyi, MİT-PKK görüșmesi diyerek, hükümetin dıșında kurulmuș bir ilișki olarak değerlendirmek saçma olur.

Daha önce Türk yöneticileri, “Türk devleti terör örgütüyle görüșmez” diyorlardı. Sonra “devlet” yerine, “hükümet görüșmez” demeye bașladılar. (Sanki devlet bașka, hükümet bașka șeylermiș gibi.) Böylece bu așama da artık geride kalmıș bulunuyor.

Üstelik Türkler hükümet düzeyinde PKK’yle ilk defa ilișki kurmuyor. TC devletinin en azından 1993’ten beri, Abdullah Öcalan ve PKK ile cumhurbașkanlığı ve hükümet düzeyinde ilișki içinde olduğu tescilli. Söz konusu görüșme tutanağının yayınlanmasıyla, bu konuda en katı tutum içinde olduğu sanılan Tayyip Erdoğan’ın da bu devlet geleneğini sürdürdüğü çıktı ortaya.

Görüșme tutanağından ayrıca, Erdoğan’ın bu devlet geleneğini sürdürmekle kalmadığı, seleflerine nazaran Abdullah Öcalan ve PKK’yle daha üst bir düzeyde ve bağlayıcı bir ilișki kurduğu anlașılıyor. Özal, Demirel, Yılmaz ve Erbakan sivil șahıslar aracılığıyla ilișki kuruyordu, ilk defa Erdoğan müsteșar düzeyinde ilișki kuruyor.

Türk yönetiminin buna rağmen PKK ile ilișkisini bugüne kadar neden gizlediğini ve görüșme tutanağındaki karșılıklı güven ve uzlașının neden dıșarıya yansıtılmadığı sorusuna gelince: yürütülen sahte savașın gereği bu. Sahte savaș, sahte bir gerilime ihtiyaç duyuyor.

Bu belgeyle de ortaya çıktığı gibi, Tayyip Erdoğan’ın daha önce ağzından düșürmediği, “Terör örgütü muhatabımız olamaz!” sözleri sadece bir kamuflaj.

PKK ile ilgili gözlemlerim sonucunda vardığım bir kanaat de, PKK’ye en çok karșı olduğunu söyleyenlerin gerçekte onu en yakın olduğudur. Bu kural belki en çok da Tayyip Erdoğan için geçerli. Genelkurmay İkinci Bașkanı Cevik Bir gibi, Erdoğan’ın da İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan’ı ziyaret ettiği bir gün açıklanırsa, hiç șașmam.

Görüșme tutanağı”nın kimin tarafından “sızdırıldığı”na gelince.

Bu konuda farklı görüșler var. Bu gibi durumlarda her zamanki gibi ilk akla gelen PKK oldu. Sonra oklar Mosad’a çevrildi. Görüșmelerin yapıldığı yer olarak kabul edilen Norveç’i suçlayanlar da oldu. MİT içinde Mossad bağlantılı bir ekip tarafından sızdırıldığı diyenler de var. MİT müsteșarı, tutanağın, “teșkilat” içinden sızdırılmadığını, bunun PKK’nin iși olduğunu söylüyor. Anlayacağınız rivayet muhtelif. Görüșme tutanağının kimin tarafından sızdırıldığı konusunda ortaya atılan bu farklı görüș sahiplerinin birleștiği nokta: tutanağın AKP hükümetini zor durumda bırakmak için yayınlandığı.

Hiç üstünde durulmadı, ama bana göre bu tutanağın bizzat Türk hükümeti tarafından yayınlandığı ihtimali daha akla uygun. Türk hükümetinin bunu yapmak istemesinin nedeni ise, Abdullah Öcalan gibi, artık PKK’yle ilișkisini de legalize etmek istemesi. Bașbakanın ya da herhangi bir devlet yetkilisinin çıkıp, PKK’yle hükümet düzeyinde yıllardır görüșmeler yapıldığını açıkça söylemesinden daha da uygun bir yöntemdir bu yapılan.

Önce onu belirsiz bir kaynak vasıtasiyla internet ortamına sızdırıp, orada tartıștırmak; sonra da tepkilere bakarak, onu sahiplenip, sahiplenmemek konusunda karar vermek. Konu hassas olduğu için, Türk hükümetinin, gelecek tepkileri görmek ve tutumunu ona göre ayarlamak için bu yöntemi tercih etmesi akıllıca. Tepkiler olumlu olunca bașta Türk cumhurbașkanı olmak üzere AKP liderleri birer birer ortaya çıkıp, görüșmeleri kabul etmeye bașladılar.

Türk hükümetiyle PKK arasındaki görüșme tutanağının yayınlanmasiyla, TC-PKK ilișkisi tarihinde yeni bir dönem bașlamıș oldu: Legalite.

Bu belgenin yayınlanıp kamuoyunda tartıșıldığı sırada TC’nin Güney Kürdistan’daki PKK kampına karșı hava saldırıları yapması da tesadüfi görünmüyor.

AKP hükümetinin bunu yapmakla risk alacağı görüșüne gelince. AKP’nin kurulmasının ve iktidara getirilmesinin nedeni risk almak: o güne kadar kimsenin yapmadığı, yapmayı göze alamadığı șeyleri yapmak. Kabul etmek gerekir ki bu konuda șimdiye kadar bir hayli de bașarılı da oldular.

Üçüncü nokta ise, görüșmenin nerede yapıldığı konusu.

Taraf gazetesi yazarı Kurtuluș Tayiz dıșında TC-PKK görüșmelerinin nerede yapıldığı konusunda fikir beyan edenlerin hemen hepsi, Norveç’in bașkenti Oslo’yu telaffuz ediyor: kimi açıkça söylüyor, kimi de bu konuya değinme gereği duymadan bunu sessizce onaylıyor.

Kurtuluș Tayiz tarafından ileri sürülen, görüșmelerin Güney Kürdistan’ın Çankaya’sı Selahaddin’de yapıldığı görüșü, bana göre de en akla uygun ihtimal.

Tutanakta, “koordinatör” diye söz edilen ülke de büyük ihtimalle Güney Kürdistan Bölge yönetimi. Ses kayıtlarındaki koordinatör ülke temsilcisi İngilizceyi, Kürt aksanıyla konușuyor.

*


Aklıma gelmișken, merak ettiğim bir hususu sorup, yazıyı öyle bitirmek istiyorum : Turgut Özal, Ahmet Türkü “özel temsilcisi” olarak Abdullah Öcalan’a gönderdiğinde, kendisine bir de altın dolma kalem göndermiști. Süleyman Demirel bașbakan olduktan hemen sonra kendisi adına Abdullah Öcalan’la görüșmesi için gönderdiği gazeteci İsmet İmset beraberinde Şam’a, onun hediyesi olarak șık bir kravat da götürdüğü yayınlandı Türk medyasında. Mesut Yılmaz’ın kendisine hediye gönderip göndermediği bugüne kadar yazılmadı, ama onun, devlet temsilcisi Yalçın Küçük aracılığıyla, bütün hediyelerden daha değerli bir șey (suikast haberi) gönderdiğini biliyoruz. Erbakan’ın bașbakan olur olmaz sımsıcak duygularla Abdullah Öcalan’a bir mektup yazdığı biliniyor. Bugüne kadar hiç yazılmadı, ama Erbakan’ın mektupla birlikte Abdullah Öcalan’a onun kișiliğiyle uyumlu bir hediye de gönderdiğinden kușkum yok.

Benim asıl merak ettiğim, Tayip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’a hediye olarak ne gönderdiği!

Türk bașbakanlarının, iktidara geldikten sonra, Abdullah Öcalan’la görüșmeleri geleneğini Erdoğan da sürdürdüğüne göre, bunun bir parçası haline gelen ona hediye gönderme geleneğini de sürdürüyor olması gerekir.

Madem ki görüșme tutanağı yayınlandı, Erdoğan’ın “özel temsilcisi” olarak Hakan Fidan İmralı’ya gittiğinde “önderliğe” (MİT Müsteșar Yardımcısı Ayfer Güneș Abdullah Öcalan’a öyle hitap ediyor) hediye olarak ne götürdüğünün de açıklanmasında ne sakınca var?

(devam edecek)


20 Eylül 2011

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.