Tarikat, etimolojisi itibarıyla değil bizatihi sözlük anlamıyla tarik, yani yordam'a karşılıktır. Yolda usul ve yordamla yürünür. Tarikat (ilahi) yolda yürümenin kurallar silsilesidir.
Tarikat, kollektif yapılara değil fırkalara, küll'e değil cüz'e tekabül eder.
İslamda tasavvuf yoktur. İslamda ruhbana ve fırkaya yer yoktur. Tasavvuf, islam öncesi olduğu gibi islam dışı akımların islama monte edilmesinin sonucudur. Tasavvufu magiusların (muğbed) yıldızlara bakarak olacakları önceden haber verme (remil) işlemine, oradan yunan bilicilik ekolüne kadar geriye götürmek mümkündür.
Tasavvufta müridler için mukayese, murakebe, muhasebe imkanı ve yetkisi yoktur. Yürünen yolda yegane yol gösterici (rehber) olan tarikat önderidir. Koyduğu kuralları tartışmak, ölçmek, sınamak yerine itaat ama mutlak itaat vardır. Kararlaştıran ve hüküm veren tarikat yetkilisidir. Tarikat erbabı ise sürü misali çobanın asasıyla tevcih ettiği istikamete kuzu-kuzu yönelmek zorundadır.
Sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar darb-ı meseli tarikat önderinin isteği hilafına hareket edenlerin hangi sonuçlara düçar olacağını tehditvari bir tarzda ikaz eden deyişlerden biridir.
Budur ol hikayet.
Yol