Skip to main content

Çekiliyorum öyleyse vurun!


Kuzey Kürdistan’da önceleri bağımsızlık için öyle ya da böyle umut veren gerilla mücadelesi, şu sıralar sistem sahipleriyle ağız dalaşına dönüşmüş durumda.

Atatürk’ü örnek vererek ‘demokratik cumhuriyet’ için orduyu ve hükümeti ikna edemeyen Kürt siyasi çevreleri, bu ağız dalaşı girdabında her sabah yeni soru işaretleriyle güne başlıyorlar.

Soru işaretleri sorunun çözümü yerine, derin çelişkileri ve iç çözülmeyi de beraberinde getiriyor. Devleti ikna etme adına söylenen sözler, tabanda büyük bir kaygı ve kaymaya neden oluyor.

Bunların önlemleri de alınmıyor değil, bazen ‘demokratik cumhuriyetten’ sıyrılıp ‘demokratik özerk kürdistan’ sözleriyle taban toparlanmaya da çalışılıyor. Ama devlet bu ‘oyuna’ gelmiyor ve ‘tek devlet-tek millet-tek bayrak’ huyundan vazgeçmiyor.

Önüne ‘demokratik’ kelimesi konulsa da devlet yine de Kürde hayat hakkı tanımıyor.

Tabi her sabah beyinleri tırmalayan soru işaretleri, hareketi yöneten liderin de canına tak ediyor ve “artık yokum, aradan çekiliyorum” şeklindeki tepkilenmelerine yol açıyor.

Anlayacağınız, işler yoluna girsin diye verilen Atatürk örneği, çıtası aşağıya çekilen çözüm şekilleri ve liderin aradan çekilme gayretleri tahmin edildiği gibi ne soru işaretlerinin azalmasına ve ne de çözümün kolaylaşmasına zemin oluşturdu bugüne dek.

Ve bir kısır döngüdür almış başını gidiyor.

Öte yandan Kürt halkı, her iki tarafın da ortaya koyduğu refleksle yeni bir senaryoyla kandırılmaya çalışılıyor.

Bu senaryo da yeni bir Anayasa senaryosu!

Devlet anayasa konusunda ‘demokratikleşme’ ve ‘AB normları’ örnekleriyle ortaya çıkarken, Kürt tarafı ise, ayrı bir havada.

BDP öncülüklü Kürt tarafı, tabana yaydığı ajitasyonla, güya Kürtler yeni bir düzenlemeyle yapılacak yeni bir anayasada tanınırsa, günbegün tüm hakları iade edilecek.

Ancak İran’da da Kürtlerin yıllar önce anayasada tanınmasına rağmen hakların iade edilmemiş olması gerçeği, ikna yerine tabanda oluşan soru işaretlerine birkaç soru işareti daha ekliyor o kadar.

Uzun lafın kısası, Kuzey Kürdistan’daki tek gerçek gelişme, kalabalık soru işaretlerinin tüm kesimlerin hayatını işgal etmiş olmasıdır.

Bu karamsar tablo içinde “çekiliyorum o zaman vurun” tehdidi ise ne yazık ki, kaçan fırsatları geri getirmeye yetmiyor.

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.