Skip to main content

Mesut Yeğen ve yine "Demokratik Özerklik" üzerine...İbrahim GÜÇLÜ

Türkiye’de yeni anayasa sorunu tartışılmaya devam ediliyor. Yeni anayasa: Üniter ve ulus devletinin mi, federal ve diğer adem-i merkeziyetçi devletinin mi? Devlet, sadece Türklerin devleti olmaya mı devam edecek yoksa Kürtlerin, Türklerin ortak devlet mi olacak? Devlet, ideolojik ve ulus devleti mi olarak kalacak, yoksa ulus-üstü, ideoloji üstü, dinler ve mezhepler üstü, elitler üstü mü olacak? Sadece Türkler, belli dinler, mezhepler, ideolojiler, sınıflar ve elitler mi siyasal planda temsil edilecek, hükümet olacak, yoksa Kürtler, diğer etnik gruplar, diğer dinler, mezhepler, ideolojiler, sınıflar da temsil edilecek ve hükümet olacak mı? Bireysel ve kolektif haklar güvence bağlanacak mı? Siyasal temsil, sadece Türk tanımıyla var olan meclis, hükümet ve benzeri kurumlarla mı temsil edilecek? Kürtler kendi meclisleri, hükümetleri ve benzeri temsil kurumlarıyla mı temsil edilecekler mi? gibi temel konuları; Kürtlerin ve Türklerin siyasal statüsünü yeniden tanımlayacak ve yapılandıracak kapsamda, yeni bir toplumsal sözleşmedir.

Yeni anayasa, devlet için bir belge oluşturmak değil; tüm vatandaşlar, tüm etnik ve ulusal topluluklar, uluslar, dinler, mezhepler, ideolojiler, sınıflar için bir sözleşme oluşturmaktır. Bu sözleşmenin de herkesin eşitlikçi ve yan-yana yaşama hakları çerçevesinde hazırlanması olayıdır.

Yeni anayasa sorunu, bana göre Kürtleri daha çok ilgilendiren bir sorun. Kürtler yeni anayasa konusunda ince eleyip, sık dokumak zorundadırlar. Ama ne yazık ki, Kürt siyasetçileri ve aydınları bu sorumluluk anlayışından, ciddiyetten uzaklar.

Öcalan/PKK/BDP’nın “Demokratik Özerklik Projesi” ve çözüm modeli, bunun üzerine yapılan tartışmalar bu bağlamda büyük bir öneme sahiptir. Kürtlerin geçiştirecekleri bir sorun değildir. Tartışılan konu, Kürtlerin geleceği ve yeni siyasal/sistemsel/devletsel statüsü sorunudur.

Bu nedenle de, Türk tarafı yeni anayasa sorununa sıkı sarılmakta, Kürtlerin mevcut sömürge, hatta sömürge/altı statüsünde değişiklik yapmayacak bir konseptin ve paradigmanın kabul ettirilmesi için olağanüstü bir çaba göstermektedir.

Bu çerçevede, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı birlikte, “Diyarbakır Konuşmaları/Sohbetleri” kapsamında, “Demokratik Özerklik” üzerine bir toplantıyı 06. 02. 2011 tarihinde organize ettiler. Toplantıya konuşmacı olarak da Prof. Dr. Mesut Yeğen çağrılıydı.

Mesut Yeğen’in Demokratik Özerklik Projesi ile ilgili tavrı…
Mesut Yeğen, Kürt menşeli bir akademisyen. Akademi dünyasında Kürt ve Kürdistan konusunda, Kürtlerin belirli kollektif hakları, “Kürtlerin kendi kendilerini yönetmesi”, “Kürtçede eğitim ve öğretimin gerçekleşmesi” konularında kafası net, açık görüş sahibi olan, bu konularla ilgili bilimsel araştırmalarını kitaplaştırmış bir akademisyen. Dolayısıyla Mesut Yeğen’in Kürt ulusunun kendi kaderini kendisinin tayin etmesi, evrensel modellerden hareketle Kürdistan’ın kazanacağı siyasi statü konularında önemli görüşler dile getireceği, yeni açılımlar sağlayacağı bekleniyordu.

Ne yazık ki, böyle olmadı. Mesut Yeğen, “Öcalan’ın/PKK/BDP’nin, “Demokratik Özerklik” projesini bir çözüm ve bir yeni statü olarak benimsediğini; “Demokratik Özerklik” projesinin sahiplerinin eksik ve gediklerini tamamlamaya, içerik olarak da BDP’nin “Demokratik Özerklik Projesi” açılımına yakın olduğunu ifade etti.

Mesut Yeğen’in, Kürt ulusunun kendi kaderini kendisinin tayin etmesi, evrensel siyasal/devletsel/sistemsel çözüm proje ve modelleri ele almayarak, federasyon, bağımsız devleti peşinen ret ederek, üstelik Öcalan’ın ne olduğu belirsiz, kaynakları şaibeli, referanslar tehlikeli olan bir projeyi realize etmeye çalışmasını şaşırtıcı buldum ve bunu toplantıdaki konuşmamda da ifade ettim.

Ama teslim etmek gerekir ki, “Demokratik Özerklik” bağlamında önemli, temel konularda içerikli görüşler dile getirdi. Buna rağmen, BDP’den herhangi bir kişi gelip dinleme gereği görmemişti. Çünkü onlar için ileri sürülen projelerin hepsinin geçici olduğu, onlara ait olmadığı, zaman içinde Kürtleri oyalama babından başka projeleri de öne sürmelerinin söz konusu olduğu biliniyor.

Demokratik Özerklik üzerine söylediklerim…
Mesut Yeğen’den sonra ben de, kısa süre içinde görüşlerimi alt başlıklar şeklinde dile getirdim.

* Mesut Yeğen’in tutum ve yaklaşımını şaşırtıcı bulduğumu ifade ettim. Mesut Yeğen’in belirli devlet ve toplum mühendisler tarafından hazırlanan ve Kürtlere de ait olmayan bir projeyi sahiplenmesinin, evrensel çözüm modellerine uygun olmadığı ortada olduğu gibi, çözümsüzlüğe katkı sağlayacağını ifade ettim.

* Tartıştığımız konu, Kürtlerin yeni siyasal statüsünü, sistem içi ele aldığımız zaman,, aynı zamanda yeni bir anaysa sorunudur.. Dolayısıyla yeni anayasa bağlamında da sorunun ele alınması gerekir. Bu durumda yeni anayasa tartışmalarına yeni bir nitelik ve vizyon katmak olanaklı.

* Soğuk savaş sonrasında, dönüşmeyen, otoriter ve üniter devlet olarak kalan tek devlet, Türk Devleti’dir. Türk Devleti’nin bu karakteri değişmeden, iç sistemsel yapı açısından düşünülse bile, Kürtler de devletin sahibi olmadan, yeni federal bir devlet oluşumuna gitmeden, Kürtlerin bireysel ve kolektif haklarını kazanması olanaklı değildir.

* Demokratik Özerklik Projesi, tüm Kürtlerin bir projesi değildir. Bu proje, BDP Kürtlerinin tümünün bile projesi değildir. BDP’nin elitik olan kesimi dışındaki Kürt taraftarlarının gönlünde bağımsız devlet vardır. En azından Irak ve Güney Kürdistan’ın federal modeli vardır. BDP’li Kürtler, Güney Kürdistan’da 6 milyon Kürt kendi federe devletini kurabiliyorsa, Kuzey Kürdistan’da 25-30 milyon Kürdün haydi-haydi federe devletini kurabileceğini düşünüyor.

Dolayısıyla “Demokratik Özerklik Projesi”nden hareket ederek, çözüm aramak, doğru değildir.

* Bu proje, Öcalan’ın bağlı olduğu devletin güç odağının, Kürtlerin evrensel modellere uygun, en azından federal anlamda bir statüye kavuşmasını engellemek için, ileri sürdüğü bir projedir. Bu projenin böyle olduğu, Öcalan’ın Türkiye’ye gelmeye karar vermesinden sonra dile getirdiği; Kürtler bağımsız devlet, federal devlet, otonomi hakkına sahip olmamalıdır; “Demokratik Cumhuriyet tezi” ve ondan sonra Kürtlerin Devlet olmadığı Konfederal sistem projelerinin bir devamı, eklektik, bu bağlamda ikameci bir proje.

* Kürtlere ait olmayan bir merkezden hazırlanan bu projenin, Türk Demokratları ve liberalleri tarafından dört elle sarılıp Kürtlere dikte ettirilmesi yanlıştır. Kürt aydınları ve siyasetçileri, 12 Eylül 1980 öncesi ve 1970’lerde Türk sosyalistlerinin emperyal kültür baskısı altında, düşünce üretiyorlardı. Günümüzde de aynı mekanizmayı Türk liberalleri sürüklüyor. Bu nedenle Türklerin, Kürtlere proje ve çözüm plânı dikte ettirmekten vazgeçmeleri gerekir.

* Demokratik Özerklik Projesi, elitik ve devlet kaynaklı bir proje.

-Bu proje, Kürdistan’da 5-6 özerk bölge önermekle, Kürdistan’ı yeniden bölme, yüz yıllık asimilasyon ve Kürdistan’ı insansızlaştırma siyaseti sonucu alt-üst olan Kürtlerin, birbirlerine olan uzaklıklarını derinleştirme, aralarında büyük barikatlar çekme projesidir.

* Demokratik Özerklik Projesi”, İspanya, İngiltere, Belçika, Kanada ve dünyanın diğer alanlarındaki hiçbir evrensel proje ve sistemle alakası olmayan, Türk’e ve Öcalan’a münhasır bir proje.

* Bu proje, Öcalan’ın Kürdistan’da diktatör olması, partisinin Kürdistan’da iktidar ve hegemonyasının yaratılmasına göre kurgulanmış bir proje. Bu bağlamda, Kürtlerin Kürdistan’daki egemenlik hakkı ve iktidar olma hakkıyla köklü bir çatışma içindedir. Demokrasi ile köklü bir sorunu vardır; demokratik değil, demokrasi dışı, otoriter, totaliter, oligarşik bir proje.

* Irak’taki Federal ve Kürdistan’daki Federe çözüm modelini devre dışı bırakan, Kürtlerin o çözüm modeline yönelmesini engelleyen bir çözüm modeli, iyi niyetli olmayan bir proje de.

* “Demokratik Özerklik” Projesi, üniter, sömürgeci, Türk ulus devlet yapılanmasına karşı değil, onu koruyan ve güçlendiren bir proje. Kürt dilinin resmi dil olmasını önermeyen bir proje.

* Kürdistan’da, egemenlik ve iktidar yapısının bütünlüklü yapılanmasına karşı. Bütünlüklü bir Kürt Meclisini, Hükümetini öngörmüyor.

Amed, 17. 02. 2011

İbrahim GÜÇLÜ
([email protected])

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.