Skip to main content

Türk Devletinin Özgür Kürdistan husrani...

1991 Büyük Raperin’iyle birlikte, Güney Kürdistan halki kendi topraklari üzerinde devletlesmek icin gerekli özgür kurumlarini yaratmaya basladi.. Cok kisa bir zaman dilimi icinde Kürdler, Kürdistan Parlamentosunu ve Hükümetini olusturarak, tüm ambargo ve zorluklara ragmen, Kürdistan’da gerekli olan alt ve üst yapi kurumlarini yaratmaya calisti....

Türk devleti cesitli bahanelerle bir yandan, Güney Kürdistan’a yönelik askeri operasyonlar gerceklestirip bir dizi yerlesim alanini bombaliyordu; diger yandan Kürdistana karsi bir abluka siyasetini güdüyordu....

TC tüm yikici faaliyetlerinin yaninda Güney Kürdistan’a yönelik yönlü bir siyaset yürütüyordu:

1)Türkmen Cephesi adi altinda Güney Kürdistan’i icten yikmak icin bir Truva atini olusturdu
2)Türkiye, Iran ve Suriye ile olusturduklari anti Kürd üclü blok... Daha sonralari Irak komsulari adi altinda gerceklestirdikleri girisimler...

Bu iki olusumun veya girisimin tek bir amaci vardi: Kürdlerin kazanimlarini yok etmek... Bu olamasa dahi var olani sinirlandirma..

Birincisi; Türkmen Cephesi olusumundan itaberen tüm Kürd ve Kürdistan ismini tasiyan her seye düsmanlik yapmaya basladi... kürdistan Parlamentosunu ve Hükümetini tanimadi ve tüm Kürd kurum ve kuruluslarini reddederek, tam Türk Genel Kurmayinin Kuzey Kürdlere iliskin olan yaklasimin orada sergilemeye calisti.. Bu bakimdan Türkmen Cephesi Saddam’dan daha fazla Kürd düsmanligini yapiyordu... Bari Saddam Kürdlerin ifadesiyle kendilerine „kartoni bir otonom“ yönetimini tanimak zorunda kalmisti..

Türk Genel Kurmayi Kürd kazanimlarini yok etmek icin Türkmen Cephesine her türlü askeri, parasal, insani ve diplomatik imkanlari sunarak ve binlerce Türk katil sürülerini alana sürerek hedefine varmaya calisiyordu....

Güney Kürdistandaki ic catismalar, onlarin düsmanca faaliyetlerine kolayliklar sagliyordu. Türk devletinin bu ic catismalarin körüklenmesinde önemli payi vardi...

Türk devleti, ic catismalar esnasinda ve baris görüsmeleri sirasinda Türkmen Cephesini hep Kürdlere empoze etti....

Daha sonra Saddam’in yikilmasi amaciyla Irak ve Kürdistan güclerinin yaptiklari tüm toplantilara, Türkiye‘nin ABD ile olan dostluk iliskilerinden dolayi Türkmen Cephesi hep bir taraf olarak empoze edildi...

Bu dayatilan duruma, daha acik ifadeyle „Türk ajani“ bir yapilanmanin bu denli empoze edilmesine ne Kürdler, ne Sii ve ne de Sünni Araplar raziydi..

Saddam’in yikilmasi icin yürütülen toplantilara hep taraf olarak katilan ITC, Saddam’in yikilmasindan sonra olusan ilk yönetimden distalandi...

Türkmen Cephesi ve Türk devletinin yillar boyunca „Irak’ta 3 ve hatta 4 milyon Türkmen yasiyor“ temelindeki yalanlari 30 Ocak 2005 tarihinde yapilan secimlerde ortaya cikti. Türkmen Cephesinin tüm Irak ve Kürdistan’da aldigi oylar 95 bin civarindaydi...

Türkiye Devleti tüm imkanlarini seferber ederek milyonlarca dolar aktararak, oy satin alarak elde ettigi oy tam bir husrandi...

TC, Kibris’da yarattiga asalak ve parazit tabakasinin bir aynisini da Irak ve Kürdistan’da yaratmisti.

Bir yandan secimlerde yedikleri tokat, diger yandan, „Türk ajani“ olarak görülmenin tabanda yarattigi rahatsizlik ve parazitlerin birbirlerini kemirmesi de eklenince Türkmen Cephesinin 4.cu kongesi bir fiyaskoyla karsi karsiya kaldi..

Bir hafta önce Kerkük’te 450 delegenin katilimiyla gerceklesen ITC kongresi ic tartismalar ve suclamalar neticesinde hic bir sonuca varmaksizin hafta ertelendi..

Gecen pazartesi günü ITC’in Hewlêr sorumlusu Abdulkadir Bazirgan, Türkmen Cephesinden ayrildigini ilan ederek, söz konusu olan örgütün Hewlêr binasina cekilen bayragini indirdi.(Aso Dergisi, Nr.81)

Yine Cephe icinde baska güclerde ayrilma tehditinde bulunuyorlar..
A. Bazirgan ayrilma nedenlerini aciklarken „dis güclerin icislerine karismasini“,“ITC’nin iradesinin disarida oldugu“,„Hewlêr’in yalnizca 28 kisiyle kongrede temsil edilmesi“ gibi sebepleri gösteriyordu.

Hewlêr’de Türkmen cephesinin binasini korumak icin bulunan 230 silahli kiside Bazirganla birlikte hareket etti... Ayrilanla yeni bir siyasi parti girisimini daha simdiden baslatmis bulunmaktalar...

Türkmen Cephesi’nin iki hafta sonra yeniden toplanacak kongesinde 28 kisilik Baskanlik konseyide secilmesi gerekir... bazirgan’a göre aday gösterilenler arasinda „tek bir Hewlêrli yok“...

Türkmen Eli Partisinin Baskan yardimcisi Ali Mehdi’nin Kürdistanî Niwê gazetesine yaptigi aciklamalar, bir siyaset degisikliginin isaretlerini veriyor.. Bu parti ITC’yi olusturan en önemli bir kac cevreden biridir.. Daha düne kadar Kürdlere karsi cok düsmanca davranmalarina ragmen, bugün farkli bir uslup kullaniyorlar ve ITC ile sorunlari var.
Mehdi: „Biz Türkmenler olarak Kürdlerle iliskilerimizi gelistirip, güclendirmek istiyoruz..Biz Kürdlerle siyasal, düsünsel, kültürel iliskileri gelistirmek, diyalog halinde olmak istiyoruz. Cünkü, Kürdler hem bizim ve hemde Irak’in tüm halklarini cikarlarini ve haklarini savunacak en önemli ve diri güctür“ dedi.

Ayrica Mehdi konusmasinda „Mam Celal Cumhurbaskanligi en hak eden insan oldugunu, Kürdistan halkinin ve özellikle Kerkük Kürd ve Türkmenlerinin mazlumlugunu en iyi bilen insan oldugunu“ vurguladi..

Mehdi konusmasinin son bölümünde ise:“ 35 yil boyunca Kerkük’te Kürdlere ve Türkmenlere büyük haksizliklarin yapildigini ve 58.ci maddenin en kisa zamanda tatbik edilip, hak sahiplerine haklari verilmelidir“ diyerek konusmasini noktaladi..

Aslinda Hewlêrli Türkmenlerin Cephe’ye karsi tutum almalari, Türk devletine karsi bir tutumdur.. „Icislerimize karisanlardan“ söz ederlerken Türkiye’den söz ediyorlar
Bir cok cevrenin farkli tutumlar icine girmesinin nedenleri coktur. Uluslararasi kabul ve destek gören Kürdistan Bölge Hükümeti ve Kürd kurumlari vardir.. Siyasal, ekonomik ve güvenlik durumu Kürdistan’da günden güne iyilesiyor... Mevcut durumuyla dahi orada yasiyan insanlarin yasam kosullari Türkiyeden daha iyidir.. Kibris’la en önemli farklilik...

Ayrica bir cok cevrede „Türklerin adami“ olmaktan cikmak istiyor.. Araziye uyanlar ve efendilerinin talimatiyla saf ve guzergâh degistirenleri de unutmamak gerekir...

Türk devletinin Kürdlere karsi ugradigi husran ise bölge devletleriyle gerceklestirdigi anti Kürd toplantilaridir..

Türkiye, Iran ve Suriye devletleri 1992‘den itibaren Güney Kürdistan’da ortaya cikan de facto Kürd devletini yok etmek, resmilestirilmesini engelemek, ic kargasa yaratmak ve komlolar düzenlemek icin düzenli üclü toplantilar yabiyorlardi...
ABD’nin simseklerini üzerlerine cekmemek icin Saddam cagrilmiyordu.. Ama bugün ortaya cikan belgelere göre bu devletlerin arasindaki anti Kürd bazindaki bilgi alis verisi hic durmadi.

Bu 3 devlet icin Güney Kürdistan’da ortaya cikan Kürd günesi mutlaka karartilmaliydi.. Cünkü Kürdistan’in diger parcalarina vuran ve yayilan isinlar onlarin korkulu ruyasi ve salsanatlarinin ölüm canlarini andiriyordu...

Bundan dolayi, bu gücler her zaman en basit bir gelisme karsisinda kudurganlasiyor ve saldirganliklarini artiriyordu...

Daha sonra Saddam’in kanli rejimine karsi savas gündeme gelindiginde, yine bu gücler harekete gectiler. „Irak’a Cevre Ülkeler“ adi altinda söz konusu 3 ülke disinda Ürdün, Misir, S . Arabistan ve Kuveyt gibi ülkeler Türkiye’de bir araya gelmeye basladilar.. Esas amaclari, Savasi engellemek ve bu olmasa Kürdlerin bagimsiz devlet kurma girisimlerini ortadan kaldirmak icin careler aramakti..

Savas basladiginda ise Türklerin tüm „kirmizi cizgileri“Kürdlerce tuz ve buz edildi, „kahraman mehmetciklerin“ kafasina Amerikalilarca cuval gecirildi ve hadleri bildirildi..

Yine Türklere göre bu gelismelerin tek sorumlusu: Kürdlerdi..... Kürdler olmasaydi, Amerikalilar onlarin kafasina cuval gecirmezdi... Kürdler olmasaydi efendilerini kayip etmezlerdi... Kürdler olmasaydi Orta Dogu’nun „tek laik, demokratik „ ülkesi yalanini sürdürebilirlerdi.... Daha baska ne yalanlar, ne yalanlar....

Saddam rejiminin yikilmasindan sonra paniye kapilan ve sonlarini görmeye baslayan komsular, yeniden yan yana gelmeye basladilar.. Bu devletlerin her biri ve özellikle ilk etapta Suriye ve Iran ABD’nin „Büyük Orta Dogu Projesi“ nin hedefleri arasindaydi ve hâlâ bu durum devam ediyor.

Daha sonra bu gücler, ABD’nin dayatmasiyla Irak’a iliskin yapilan bu toplantilara Irak Disisler Bakanini da davet ettiler.

Cellatlar toplantisina ayni yetki ve hakla katilan „Kurban“ misali karsilarinda Hosyar Zebari’yi buldular...

Misir’da yapilan „komsu ülkelerin toplantisinda“ Hosyar Zebari ve Abdullah Gül arasindaki „Diyarbekir“ ve „Kerkük“ tartismalari hepimizce bilinmektedir.

29 Nisan’da Istanbul’da yeniden toplanan bu cevreler „Irak’ta yasanan terör“ olayini „mahkum“ ettiler. „Birlesik, demokratik, cogulcu ve eger Irak halki isterse federal Irakla isbirligi“ yapacaklarini vurguluyorlar..

Herkes biliyorki, bu devletler Irak icindeki terör eylemlerini destekliyorlar.. Kökten dinci gücler bu ülkelerden Irak ve Kürdistan’a girip eylemler yapmaktadir... Türkiye, Suriye ve Iran devletleri Irak’ta saglikli bir yapilanmanin önünü tikamak icin ABD ve yeni kurulan Hükümeti basarisizliga ugratmak istiyor... Suriye ve Irak ABD’nin bölgede basarisizliga ugramasi icin elleinde ne geliyorsa yapmaya calisiyor.. Cünkü Irak’tan sonra sira kendilerine gelir korkusu ruhlarini sarmis durumdalar....

Bu devletler „demokratik“, „cogulcu“ iraktan söz ettikleri zaman kargalar bile gülüyor... Askerlerin esirleri olan Türk Hükümetleri, Suriye’de %15 Alevi’nin %85 Sünni üzerine kurdugu kanli Esadlar diktatörlügü, Iran Molla trejimi, S. Arabistan seriat yönetimi „demokrasi“ den „cogulculuk“tan söz ediyor!!!!!

„Federasyona“ da gelince „ eger Irak halki isterse“ söyleyip Kürdlerin bu istemleri karsisinda korkularini acik bir sekilde seslendiriyorlar.

Simdi Istanbul’da da karsilarinda Irak’i temsilen Hisyar Zebari var.... bir Kürd var... Irak Cumhurbaskanligi koltugundada bir Kürd olan Mam Celal var...

Komsularin gemisi su aliyor.... Bu üclü yada „komsu toplantilarinin“ akibeti Bagdat ve Saadabad paktlarindan farkli olmayacaktir... Cünkü bizim ve dünyada herkesin komsusu olan bir ABD olayi var...

Eski komsularimiz, yeni komsumuzdan Azrail’den korkarcasina korkuyorlar... Suriye ve Iran’in yeni komsu ile iliskileri biliniyor...

Türkiye Basbakani aylardir Bush’tan bir randevu almak icin diplomatik cevreleri devreye sokuyor... Bu cabalarinda basarili olmayinca...... Bu sefer Israil aracilidiyla bir randevu koparmak icin yollara düstü...

Sonuc olarak, Türklerin Güney Kürdistan’a iliskin iki büyük silahi ve tuzagi ters tepti.... Ne bileyim birden bakarsan bir gün gelir R.T. Erdogan, Mam Celal veya Kak Mesud araciligiyla Bush’tan bir randevu koparma yolluna gider.. Ne de olsa kendileri diyor: „Kürdistan ikinci bir Israil olur“

XOYBUN (not verified)

Mon, 2005-05-02 02:09

Güney Kürdistan'da ya?ayan Türkmenlerin büyük k?sm? ?u an Kürt hakimiyeti alt?nda Saddam döneminden çok daha özgür bir ?ekilde ya?ad?klar?n? ifade ediyorlar.Bu durum tabi ki T.C. taraf?ndan ho? kar??lanm?yor.Güney Kürdistandaki devletle?menin ilerde sadece Kuzey Kürdistan için de?il de tüm Türkiye için bir cazibe merkezi olmas?ndan m? korkuyorlar?Ne dersiniz?

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.