Paris Gezisi ve Dr. Qasimlo'nun Düşündürdükleri
Ağustos’un ortalarından Eylül ayının ortalarına kadar yıllık tatilimi kullandım.. Tatile çıktığım zaman Newroz.Com’a bu yönde bir not düşmüştüm.. Sevgili HeK’te tatil sonrası gördüklerimi ve gezdiğim yerlerle ilgili anılarımı yazmamı istemişti.. Bu gidişle çok zor olacak.. Zaten döndüğüm zaman Güney Kürdistan’da Irak devleti ile yaşanan sorunlar ve Türk devletinin Kürdlere karşı kabadayilikları gündemimizi tümden kaplamıştı.. Böyle bir ortamda anımı kalır..Ama, yine de HeK’i kırmamak için Paris’te kaldığım bir hafta içinde bir anımı vesile yaparak bir şeyler karalamak istiyorum.Paris’e tatil yapan ve Paris’te oturan her Kürd’ün mutlaka uğradığı yerlerden biri “Paris Komuncularının Mezarlığı” olarak bilenen “Perres Lachaise”dir..Çünkü, büyük Kürd sinama sanatçısı ve film yönetmeni Yılmaz Güney’in, İran Kürdistan Demokrat Partisinin iki sekteri Dr. Abdulrahman Qasimlo’nun, Şerefkendi’nin mezarları orada bulunmaktadır.. Kürd ses sanatçısı Ahmet Kaya ve daha bir çok Kürd’ün mezarı Perres Lachaises’de bulunmaktadır..Aslında ben Paris’e ve Perres Lachaises Mezarlığına yabancı değilim.. Daha önce yıllarca Paris’te kaldım.. Bu sefer benim ile birlikte bir grup arkadaş vardı. Ben gittiğimizin hemen ertesi sabahı arkadaşların yönünü “Kürdistan şehidlerinin gurbet diyarı” olan Perres Lachaises’e verdim.. Qasimlo’ya, Şerefkendi’ye, Yılmaz’a ve Ahmet Kaya’ya birer gül bırakarak Paris gezintimize başladık... Dr. Qasimlo ve arkadaşları İran devleti ile Viyana’da yaptıkları bir görüşme esnasında 13 Temmuz 1989 yılında alçakça şehid edildiler.. Biz o dönem Dr. Qasimlo ve arkadaşları için görkemli bir cenaze töreni düzenledik.. Bende o cenaze törenini örgütleyen insanlardan biriydim.. Cenaze yürüyüşü sessiz olacaktı.. Biz yürüyüş boyunca o sessiz ortama denk gelecek Kürdçe bir muzik parçasını aradık.. Sonunda kaval ile seslendiren bir parça bulduk ve yürüyüş boyunca o parçayi çaldık.. Kaval ile seslendirilen o parçayi hiç unutmam.. Yürüyüşe katılan herkes bir duygu seline dönüşmüştü, bir çokları duygularını serbest bırakarak göz yaşları döktüler. O sessizlik, şehidler ve kaval sesi herkesi Paris’ten, göz yaşlarından utanmadan, erkekler ağlamaz geleneklerinden koparmış, rüyası görülen vatana ve duygu seline dönüşmüş Kürd’ün yekpare diyarına götürmüştü..Mezarlığa vardığımızda bugün Fransa’nın Dışişler Bakanı olan Kürd dostu Bernard Kouchner “Sevgili Arkadaşım Qasimlo!!” diye başlayan konuşmasını göz yaşı ve hıçkırıklar içinde bitirdi.. O, gün herkes tüm tabulardan uzak, insan olmuştu.. Bernard Kouchner Kürdçe’yi İKDP’nin kamplarında Dr. Olarak çalıştığı dönem öğrenmişti.Kürdistan Demokrat Partisi(İran)nin diğer bir Genel Sekreteri Şerefkendi ve arkadaşları 1992 yılında Berlin’de İran devleti tarafından öldürüldükleri zaman ben Kürdistan’daydım.Güney Kürdistan’da İran Kürdistan Demokrat Partisi liderlerinden Mustafa Hicri, Abdullah Hasanzade ve Celil Gadani tanıdım.. Başka Doğulu Kürd partilerinin önde gelen kişilerini de .. Bizim ile ilişkileri iyiydi, gittikleri yerlerde yemek yemezlerdi. Çünkü İran devleti ajanları aracılığı ile yemeklere zehir katıyordu.. Bu yönde acı tecrubeleri olmuştu..Paris’teki Doğu Kürdistan liderlerinin bulunduğu mezarlıktan çıktığım zaman aklıma Güneydeki liderleri, Simkolar, Qazi Muhamedler geldi.Evet, Doğu Kürdistan liderlerinin İran devleti tarafından fiziki olarak yok edilmesi siyaseti yeni değil.. Aslında bu siyaset Kürd ve Fars tarihi kadar eski..Daha fazla eskilere gitmeye gerek yok.. Safeviler döneminde(1502-1836), Qaçariler döneminde(1796-1925), Pehlewiler döneminde(1925-1979) ve İran İslam Cumhuriyeti(1979...) döneminde Kürdlere karşı aynı politikalar uygulandı ve Kürd liderleri öldürülerek Kürdler başsız bırakılmaya çalışıldı.. Farsların Kürdlere yönelik söz konusu olan bu siyaseti sistem haline gelmiştir. Sefeviler döneminde(1502-1836) Şah İsmail’in Tebriz’de 20 bin Sünni Kürdü ve bir yıllık Diyarbekir kuşatması sırasında 15 bin kişiyi katlettiğini burada anlatmayacağım.. Eğer onlar Diyarbekir’i alsaydı, tam felaket olurdu.( Kürd Mirlerinin Osmanlı Sultanı ile beraber hareket etme espirisini burada aramak lazım)Dr. Firset Hirehi İran devletinin bu tip terör faaliyetlerini anlattığı bir makalesinde Sefeviler döneminde Kürd liderlerini yok etme siyaseti hakkında çeşitli örnekler verdiyor:1) Hesnewi’ler ailesinden gelen Loristan Kürd Miri Şah Rustem’ın oğlu Cihangir İran Şahı Şah Tehmast tarafından öldürüldü.2) Yine Loristan’ın Kürd Miri Muhamedi’nin oğlu Şah Werdi, 1596’da İran Şahı Şah Abbas tarafından öldürüldü..3) Dimdim Kalesinin Miri, Xanê Lepzêrîn Şah Abbas tarafından öldürüldü.. Bu konuda Dr. Firset Sefewi tarihçilerinden İskender Beg’den bir alıntı yapıyor, alıntıda yazar: “ Safewiler, hem Kürd şavaşçıları ve hemde sivil kesimlerin hepsini tek bir insan kalmayıncaya kadar herkesi hünharca öldürdüler” diyor.4) İran Şahı, 1690 yılında Mukri aşiretinin lideri Mir Qubaxan’ı 150 adamıyla birlikte öldürüyor.. İran Şahı Mukri aşiretinin yok edilmesi için ferman çıkarıyor. O dönem söz konusu aşiretten birlere varan insan öldürülüyor. Bilindiği gibi, İran Şahı, Şah Abbas Kürdlerden kurtulmak için büyük bir Kürd kesimini Horasan’a götüp yerleştiriyor.. “Çemişgezek göçü” var.. Nasıl Osmanlı Sultanı savunma için “Kürdlerden etten duvar” oluşturduysa Şah Abbas’da Özbeklerin saldırılaraına karşı Kürdleri savunma kalkanı olarak o bölgeye yerleştirdi.Nadir Şah döneminde baş gösteren Mukriyan, Botan ve Hewlêr direnişleri ve ayrıca Dumbuli Kürdlerinin geniş alana yayılan direnişleri kanla bastırıldı.. Bir çok tarihçiye göre Şah Nadir Kürdlere karşı toplu katliamlar yaptı.. Şah Nadir’ın Kürdlere yönelik katliamları Kürdçe’nin Goran edebiyatında önemli bir yer alıyor. Neyse sonuçta Şah Nadir 1747 yılında Horasanlı bir Kürd tarafından öldürüldü..Bilindiği gibi Şah Nadir’dan sonra Kürd kökenli Zend ailesi İran’da iktidara geçti.(aslında bu meseleye ilişkin daha geniş yazmak lazım)Daha sonra Muhamedxan Qaçari, son Zend Şahı Letif Elixan’a karşı başarılı olduktan sonra 6 bin esiri öldürüyor.. Bir çok tarihçiye göre Muhamedxan Qaçari Kürdlere karşı çok merhametsiz ve barbar davranıyordu.. 1797 yılında Şikak aşiretinin lideri Sadikxan Muhamedxan Qaçari’yi Kafkas cephesinde öldüryor. Yine Qaçarilerden Meraxa hakimi Ahmedxan Meqdem meşhür Kürd aşireti Mangur’ların lideri Birinci Bapir Ağayi öldürüyor.Şeyh Ebeydullah Nehri 1880 yılında Farsların üzerine yürüdüğü zaman orada şartlar elverişliydi.. Tüm İran Kürdleri hareketi desteklediler.. Van gölünden Urmiye gölüne kadar tüm alanın kısa bir süre içinde kontrol altına alınmasının nedenleri birazda burada yatmaktadır.. Daha sonra o dönemin büyük güçlerinin Farslara verdikleri destekten dolayı hareket yenilgi aldı. Şeyh Ebeydullah’ın yandaşlarından 50 kişinin İran Şahı tarafından idam edilmesi, tanınan Kürd şahsiyetlerden Feracullahxan’ın işkence ile öldürülmesi Şeyh’i daha sert davranmaya götürdmüştü.. Hareketin yenilgisi esnasında Celil Ağayı topun önüne koyarak param parça etmeleri, Mengur aşiretinin lideri Cafer ağanın Emir Nizam tarafından görüşme masasında katledilmesi bunlardan sadece bir kaç örnek..Farsların Kürd liderlerine pusu kurma ve görüşme masalarında öldürmeleri tarihsel bir gelenek.. Bir Fars geleneği..Simko Şikak’ın abisi Cewahir ağa yine görüşme masasında öldürüldü. Daha sonra Pehlewiler döneminde Simko’nun kendisi yine görüşme esnasında alçakca öldürüldü.. Qazi Muhamed, Sadir Qazi ve Seyfi Qazi’nin Çarçira Meydanında idam edilmeleri. Yine sonraki dönemde İKDP lideri Mehini’nin öldürlmesi.. Evet, Paris’te mezarları ziyaret ettiğimiz, Dr. Qasimlo ve Şerefkendi gibi liderlerinin ölümü bu kanlı Fars kültürünün ne ilk ve nede son halkalarıdır.Not: İmkan bulduğum andan itibaren sayın Dr. Firset’in Metin dergisinde çıkan İran devletinin Kürd liderlerine karşı uyguladığı teröre dair olan bu değerli çalışmayi çevireceğim.. Ayrıca Dr. Firset geniş bir kaynak taraması yapmış.Aso Zagrosi