بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

YANILDINIZ BAYIM!

YANILDINIZ BAYIM!

Hasan H. YILDIRIM

Kimse masumiyet zirhina bürünmesin. Dahasi bu zirha bürünüp kimseye hakarete yeltenmesin. Siyasi mücadelede bunun kurtulus olmadigi bilinir. Dahasi ahlaki de degildir. Herkes sorumlulugunu bilsin.

Sözkonusu yazida cok iddiada bulundum. 1993 tarihinde Kuzey Kürt örgütlerinin önüne konulan “ulusal cephe” esprisinin TC-PKK mamülü iddiasi bunlardan sadece bir tanesi. Mesut Tek, kendini bu iddialarin muhatabi sayiyorsa kimseyi kücümsemeden, hakaret ve tehdit etmeden yapsaydi inaniyorum ki, ortaya herkesin kabullenecegi dogrular cikabilirdi. Ama o, aklin yolunu degil, herkese kilic salamayi secti.

Burada yine sürecle ilgili bir seyler söylersem birileri yine “bize hakaret ediyorlar, bizi kücük düsürüyorlar, amanim dostlar yetisin” sarkisini söyleyecekler. Ve arkasinda “desteksiz atis” vaziyeti alacaklar.

Benim dediklerim acik. Deyim yerindeyse, Kürt hareketi kirinden arinmasi lazim. Temizlenip paklanmasi lazim. Ondan sonra zora soyunmasi lazim. Eski pislikler aciga cikarilmadan, ders alinmadan hic kimse daha evel oynanan bir oyunu kimseye seyretiremez. Bunu birilerinin “desteksiz atis”larida basaramaz.

Asiriya kacan abartilardan kacinmak gerek. Olguyu oldugu gibi görmek gerek. Bu nedenle ne düsündügünü yüksek sesle söylemek gerek. Bu iyi mi, kötü mü yer ve zamana göre degisir. Faydasi görüldügü kadar zararida görüldügü cok olmustur. Ama buna ragmen bu yöntemi kullanmak gerek. Dogru bildigini söylemek ve geregini yapmak gerek. Basarip basarmamak isin baska boyutu.

Herkes suna inansin ki, hic kimseye ya da parti ve ve örgüte iftira atmak, karalamak, gözden düsürmek gibi bir bir amacim yok. Yaptigim ve bundan sonrada yapacagim sey sadece hakedene söylenmesi gerekenleri söylemektir. Ahlaki olanda budur. Bunun bedeli ne olur, hicte omurumda degildir.

Tüm kapali sistemler karanligi sever. Sebebsiz degildir. Bu güclerin kendilerini yasatabilmesi icin bas vurduklari bir yöntemdir. Yaptiklari ilk is muhataplarini savunmasiz hale getirmektir. Insanlari konusamaz duruma sokmaktir. Bunun icinde gelen elestiriler karsisinda düsünüp akli selim davranmaktan öte saldiriyi politikalastirmaktir. Bunun yoludu beyinleri teslim almaktan gecer. Beyinleri teslim etmemek gerek. Benim ve bir cok yurtseverin yapmak istedigi bu.

Kapali sistemlerin kullandigi yöntemlerin mesru ya da gayr? mesrulugu, insani veya gayri inasani olup olmadigi pek önemli degildir. Sorun bu güclerin cikari ve gelece?idir. Onlar icin önemli olan budur. Buna reel politika diyorlar.

Gelelim Mesut Tek´in sucluluk psikolojisine. Bir kere bu psikolojiden kurtulmak gerekir. Bunun yolu, varsa bir hata bunu kabullenmek gerek.

Bizler hatalarimizin nedenini hep disarda aradik. Hatalarimizin nedenlerini baskalarinda aramak aliskanligimizdan vazgecmeyi ögrenemedik. Baskalari hep yanlis söyledi, yanlis yapti gibi ucuz bir politika izledik. Ama biz her zaman dogru söyledik ve yaptik demekle kimseyi degil, ama kendimizi kandirdik. Bir baktik ki, adina hareket ettiklerimiz baska yerde, biz bir basimiza kala kalmisiz. Bugünden sonra bir kiymeti harbiyesi olur mu bilemem, fakat hatalarimizin nedenini kendimizde aramaliyiz. Bu hekes icin gecerlidir.

Görüldügü kadariyla Mesut Tek, yapilmis hatalari görmesi gerekirken, isi farkli bir kulvarda ele almayi kurtulus saymaktadir. Ciddi iddialarima cevap vermesi gerekirken “PKK-PSK Protokolu’un imzalanmas?n? takibeden yumu?ama sonucu ba?layan cephe çal??malar?na kat?l?p, bugün onu “TC-PKK plan?” olarak de?erlendiren Hasan H. Y?ld?r?m” deyip isin icinde cikmayi marifet saymaktadir.

Bunu iki seye yorumlamak mümkündür. Mesut Tek, ya söylediklerimi anlamamis, ya da anlayipta kullandigi yöntemi secmistir. Ama her halükarda yapilanin kendi hanesine iyi seyler kaydetmedigi aciktir.

Velevki Hasan H. YILDIRIM, cephe calismalarina katilmis olsun bu neyi degistirir? Bu, önümüze konulan TC-PKK mamülü
“ulusal cephe” oyununa gelindigini ortadan kaldirir mi?

Dahasi var bayim. Yanildiniz. Hasan H. YILDIRIM sözkonusu
“ulusal cephe” calismasina katilmis degildir. Üyesi oldugum KAWA Hareketinin katilmasinida dogru bulmus degilim. Ama üyesi oldugum örgüt bu calismaya katilmistir. Bana göre hata yapmistir.

Simdi bir iki bildiri dagitmakla koparilan firtinayi görünce 1993 tarihinde koparilan firtinanin atmosferi karsisinda arkadaslarimin kaygilarini daha iyi anliyorum. Yanliz kalmak, tecrit olmak, anti-ulusal birlik damgasini yemek yutulacak gibi degildi. Güclü bir saldiri furyasini gügüslemek gerekecekti. Bedelde ödenecekti. Bunlar göze alinmali miydi? Keske alinsaydi diyorum. Islenen suca ortak olmaktan daha iyi olurdu.

Bir de bugün dünden farkli bir konumdayiz. Dün PKK´nin yaratigi at izi ile it izinin karistigi bir havada kim ne derse desin dinleyenin olmadigi bir ortam yaratmisti. Dalkavukcularin, yalakalarin ayakaltinda bolca oldugu bir ortamdi. Bir yurtsever insanimiz dogru bir kac cümle sarfetmeye dursun ipi PKK´den önce bu ayak altinda gezinenler tarafindan cekiliyordu.

Bugün durum farklidir. Insanlarimiz sorguluyor, hesap soruyor. Bu da karsi tarafin hesabini bozuyor. Saldirganlasiyorlar. Isi hakarete, tehdite bindiriyorlar. Hic önemli degil deyip biz de “isimizi yapiyoruz.” Dünü ve bugünü sorgulamaya devem ediyoruz. Rahatsiz olan mi var? Hicte dert edinmemiz gerekmiyor.

Basindan beri TC Devletinin kontrolünde olan – ki sizde bu iddianin sahibisiniz - PKK ile nasil olurda “ulusal cephe” kurulabilir? Bari kurabildiniz mi? Kuramazdiniz! Niye kuramayacaginizi su an balayinizi yasadiginiz PWD yöneticilerine sorun. Bu isi en iyi bilen Faysal Dumlayici'dir. Eger samimiyse bu konuda bir aciklama yapar.

Ben PKK ile Kürt yurtsever hareketin niye yanyana gelemiyeceginin nedenlerini bulundugum tüm alanlarda yüksek sesle söylemisimdir. Bu yeni bir seyde degildir. Bu 1976´lara kadar gider. Bu konuda arkadaslarimlada anlastigim söylenemez. Bir cok arkadasim farkli, ben farkli düsünüyordum ve bugünde bu farkliligimiz var. Ama bu bizim ayni örgüt icinde olmamizi engellemez. Bu bizdeki demokrasi gelenegimiz geregidir.

Bu gelenek geregidir ki, bunlari söyleyebiliyorum. Bu dünde böyleydi, bugünde böyledir. Bunun taniklari var. Mesut Tek, Sari Barani iyi tanir. 1992 yilinda kongre tartismalarimizi biliyor. PKK´ye iliskin tartismalarimizin sahididir. Kongre bilesimimiz PKK´yi “yurtsever köylü hareketi” olarak degerlendirdi. Ben buna muhalefet ettim. Bunlar belgelidir.

KAWA Hareketi icinde gücüm oraninda PKK´den uzak durmanin politikasini yaptim. Engeleyebildiklerim oldu, engeleyemediklerim oldu. KAWA´cilarin A.Öcalan ayagina gitmemesinde cabam oldu. Ama TC-PKK mamülü “ulusal cephe” esprisine calismalarina katilmamasina gücüm yetmedi. Mesele budur. Mesut Tek, kendi degimiyle “desteksiz atis” yapip, neye dayanarak “cephe calismalaina katildi”gimi ileri sürmektedir, ispat edebilir mi?

Gelelim, Kemal Burkay´in A.Öcalan ayagina gitme meselesine. Kuskusuz her ayaga gitme kusur degildir. Biz düsmaninda ayagina gideriz. Düsmani düsman bilerek gideriz. Muhatabimizdir ve sorunumuzu onunla cözeriz. Bundan bir anormalik yok.

Ama eger siz A.Öcalani basindan beri TC´nin kontrolünde oldugu iddisinda bulunuyorsaniz ve Kürt yurtsever harekete karsi kullanildigini söylüyorsaniz, onun ayagina gidip Kürdistan “ulusal cephe” calismalari yapiyorsaniz, bu ne demektir biliyor musunuz? Demek ki, söylediklerinizden samimi degilsiniz. Ogünden sonrada PKK hakkinda “kimse uyanik davranmadi, bir tek biz uyanik davrandik, bu bizim uzak görüslügümüzü ispatlar” gibi kendi degisinizle “desteksiz atis” yapmayin.

Dahasi var. Buna ister hata deyin, ister suc deyin. Ne derseniz deyin. Ama bu hata ve sucu Celal Talabani´nin arkasina saklanip masumiyet yüklemeyin. Yok Celal Talabani istedi, yok A.Öcalan Suriye´yi terkedemiyordu gibi ucuz gerekceler kimseyi kurtarmaz.

Ben niye gitmedigimizi izah ettim. Bu Kürt yurtsever harekete karsi duydugumuz sorumluluk geregiydi. Yani anlayacaginiz “uyanikligi” politika öznesi yapmadik. Bunu zayiflik isareti bildik. A.Öcalan, güneylilerle bizede defalarca haber göndermistir.
“Arkadaslara selam söyleyin. Görüsmek istedigimi kendilerine iletin” demistir. Ama her seferinde hayir cevabi almistir. Ilk baslarda C.Talabani'nin bunu nasil degerlendirdigini bilmiyorum ama, son yasananlarla bize söyledigi, “Apo´yla niye görüsmediginizi simdi daha iyi anliyorum. Iyi ki uzak durmus, görüsmemissiniz” olmustur.

Mesut Tek´in, diger “desteksiz atis”larina cevap vermem gerekmiyor. Sagolsun sevgili Sedat Güncekti benden hizli davrandi ve duydugu sorumluluk geregi cevapladi, katiliyorum
kendisine.

14 Ocak 2005

Hasan Yazinda sunu soylemissin: " Benim dediklerim acik. Deyim yerindeyse, Kürt hareketi kirinden arinmasi lazim. Temizlenip paklanmasi lazim. Ondan sonra zora soyunmasi lazim. Eski pislikler aciga cikarilmadan, ders alinmadan hic kimse daha evel oynanan bir oyunu kimseye seyretiremez. Bunu birilerinin “desteksiz atis”larida basaramaz." Senin bu kirden arinma talebinin limiti, azamisi ne, mechul ! Cevap yazilacaklari es gecip, isim sahibi olan avanaklarin patirtilarini siyasal portfoyune aliyorsun... Kir ve pastan arinma diye bir derdiniz varsa, once Kawa olarak kendinizden baslayin...Bak Said Aydogmus, politik dansozlugun alasini yaparak, akli sira ithamlara hatta kimbilir, belkide gerceklere calim atmayi ust duzey politika yapmak saniyor... O'da , cevap vermeyerek. hesapta muhatap almadigini saniyor...Alir , alir beyim...Herkes, hepiniz alirsiniz, alacaksiniz... Kuzeydeki insan malzemesi belli;Sol'un pisligi, Tirko'nun zulmu ile mutad koylulugumuzun harmani tuhaf orgut kulturunden kurtulup, genc nesillere ornek olmanin yolu, her siyasetin gecmisine dair kir ve pas'tan kurtulmasindan gecer... Bos ver PSK 'yi...Once, kendiniz. ! Demir tavinda dovulur.. Bugun icin, tum eski siyasilere ozelestiri vermeleri icin, adeta el ayak oper hala geliyoruz...Yarin, is isten gectikten sonra, verseniz de kiymeti kalmaz ! Benden soylemesi... Canbek

Sevgili Canbek, Ne o sabahsiz selamsiz hesap sormalar. Madem kendinde bu hakki buluyorsun, kardesime ilk raporumu sunayim. Fakat önce bir kac uyarida bulunayim. Muhatab alinmamaktan yakiniyorsun. Niye diye kendi kendine bir soru sorup, soruyada kendi kuralarina göre cevapliyorsun. Hic düsündün mü acaba bu konuda benim hic mi hatam yok mu diye. Bunu bir düsün. Istersen izlenimlerimi ben söyleyeyim. Cok kirici yaklasiyorsun. Öyle kavramlar kullaniyorsun ki, insanlari seninle tartismaktan alikoyuyorsun. Kendince bazi seyleri sorguluyorsun. Kuskusuz bu herkesin hakki. Ama bu hic bir kimseye bir baskasina hakaret etme hakkini vermez. Yazilarini bir daha okuyarak düsün derim. Örnegin : Bana hitaben yazdigin bu son kisa yazida bile bir cok insan ve cevre icin “avanaklar”, “politik dansöz” gibi hicte hos olmayan nitelemelerde bulunman kabullenecek gibi degil. Bir seyleri tartismak ve ortak dogrulara ulasmanin yolu bu degildir. Bunu yapmamani öneririm. Bundan böyle yapman halinde baskalarindan öte kendine zarar verirsin. Hani diyorsun ya. Benden söylemesi. Söylediklerimi nasihata yorumlamayin. Biz nasihat alma yasini coktan astik. Ama hepimizin uyarilara ihtiyacimiz var. Ikincisi siyaseten ziyade kisileri baz alarak yol almaya calisiyorsun. Bu bir yöntem olsa da dogruya ulasmaya kimseyi tasimaz. Bundan mümkün oldugu kadar kacinmak gerekir. Biz siyaseti tartisalim. Ha ne dersin? Kuskusuz Kürt örgütlerinde insan haklari konusunda bir hukuksuzluk varsa, hep birlikte müdahale edelim.Günümüzde devletler bile gerceklestirdikler insan haklari ihlalerinde „bu benim ic sorunumdur. Kimse karisamaz“ diyemedigi bir dönemecte hic kimse islemis suclarinda cezasiz kalmamali. Fakat bunun hukuku ve cezai mercii neresidir gibi sorunlarin bizim gibi devletsiz bir toplumda adresi yoktur. Elestirelim, toplumun vicdaninda mahkum edelim, ama bunun daha ötesi yoktur. Dahasi su örgüte bu olmus, falan adam sunu bunu yapmis dememizin ötesinde biz mevcut tikaniklidi tartisalim. KUKM´nin önünü acmaya calisalim. Bakin, Kuzeyde her alanda bosluk var. Her seyden önce bagimsizlikci güclerin daginiklik sorunu var. Örgüt sorunu var. Mücadele, dahasi düsmana karsi iradisizlik sorunu var. Bu ve benzer sorunlarimizin nasil asildigini tartisalim. Kuskusuz bu gecmis esasli bir gözden gecirilmeden olmaz. Eski siyasilerden özelestiri istyorsunuz. Veren olur, vermeyen olur. Vermeyene karsi takinilmasi gereken tavir küfür, tehdit, hakaret etme olmamali. Kimsenin böylesi bir hakki yok. Eger birileri yanlista diretiyorsa ve bu görülüyorsa dogruyu dile getirmek dururken gözümüzü kapayip, agzimizi acip herkese hakaret etmek ne kadar dogru olur? Kuskusuz bu yaklasim dost görülenler icin gecerli. Ben kendi acimda bir cok yurtsever gibi gecmisin tikaniklarini irdelemeye calisiyorum. Daha evel cikan yazilarimi okudun mu okumadin mi bilmiyorum. Dönemin dayatigi görevleri izah etmeye calistim. Bunu kimlerin yapacagina isaret ettim. Bunu cok isledim. Fakat olumlu bir tepki göremedim. Aslinda bugün tartisilacak en temel konu budur. Bugünü ve dünü karsilastirdigimda, her iki dönemde de gördügüm bir ayagin eksikligidir. Dünün sorunu düsünen insanimizin olmayisiydi. Bugün ise bu var, ama dünün dinamizmi, atilganligi, fedakarligida bugün yok. Bir yilginlik var. Aslinda sorun bu ölü topragin söküp atilmasi sorunudur. Bana göre bu hem zor, hem kolay. Zor insanlar asinmis. Kolay bas asagi giden mücadeleyi rayina oturacak her seyin varolusudur. Eksik olan programda, taktikte ve günlük olaylara müdahalede anlasan bir ekibin olmayisidir. Böylesi bir ekip cikarsa is yapar. Is yaptikcada kisa bir zaman diliminde güc olur diye düsünüyorum. Peki o ekip nerde diye sorarsan, buna beminde cevabim yok. Söyledigim su. Su anki cikmazi asmanin yol ve yöntemi kisileri baz alarak asamayiz Gecmisin bir toplu degerlendirilmesi sart. Gerci her örgüt veya kisi bunu defalarca yazmis cizmis, ama cogu örgüt ve kisi kaygisi tasidigi icin tam olarak ortaya bir fotograf cikmis degil. Kendi icimizde bunu sorguluyoruz. Kawa hareketinin gecmisinin kamoyuna yönelik bir degerlendirilmesinin yapilmasini zorunlu görüyoruz. Bunun üstünde calisiyoruz. Biraz zaman alacak, fakat inanki örgüt kaygisini asan bir ürün sunacagiz. Ama bu su anlama gelmiyor. Her seyi ortaya dökecek halimizde yok. Inan ki, ne yazarsan yaz kimilerini tatmin edemesin. Kuzeyde yasanan deprem ve bugünün tikanikligi, gerci sen buna inanmiyorsun ama esas kaynagi daha isin basindan beri TC-PKK isbirligi meselesidir. Ben PKK disindaki politik yapilarin bu sürecteki sorumlulugu / sorumsuzlugunu TC-PKK baglaminda oynanan oyunu bozmak icin ne bir öngörü, ne de imkana sahip olmayisina bagliyorum. Valla cokta ugrastik, ama basaramadik. Demek ki o isin kalibi degilmisiz. Bunu cok isledim. Iste sana okali bir özelestiri. “30 senelik mücadele bizi dogruladi” demelere bakma sen. Bu yaklasim sorumsuz bir yaklasimdir. Kafayi sol´a takmissin. Her seyin günah kecisi bu olmamali. Kuskusuz Moskova, Pekin, Tiran endeksli yaklasimlarin olumsuzluklarini saymakla bittiremeyiz. Bu konuda cok yazildi cizildi. Isi kendinizde baslayin noktasinda bizim cenahta bu yaklasimin iz düsümünü ve zararlarini aciga cikarmak milli bir görev. Bunu yapacagiz. Aslinda sorun bu da degil. Asil sorun Kuzeyin bagimsizlikci güclerin sömürgecilere karsi süreklilik arz eden bir savas cikaramayislaridir. Profesyonel oyuncularla oynanacak bir oyun oynamaya calistik. Ne oyun kurabildik, ne kurulan oyunlar bizi tatmin etti. Seyirci oynumuzu izlememe protestosu ile bizi cezalandirdi. Bundan daha normal ve olagan bir sey de yoktu. Cünkü oynadigimiz oyun kuralina uygun degildi. Yasamin kendisi degildi. Gercege uygun degildi. Kacak göresiyorduk. Minderin disina kacmayi hem hakeme, hem seyircinin görmemesini istiyorduk. Bu devekusu kabarasiydi. Seyircinin istedigi oyun bu degildi. Seyirci arenaya salinmis aslan ve hürriyeti aslani öldürmeye endeksli insanin ölüm kalim savasini görmek istiyordu. Bizimde oynamadimiz buydu. Biz savasin realist dilini ö?renemedik. Düsmani cileden cikarak bir dilde konusamadik. Düsmanin yüzyillarin tecrübe sistematiginin sifresini bozamadik. Dahasi bu isi basarak ne bir kadro, ne de bir önderlik yaratabildik. Zaten esas meselede buydu ya. Iste sana okali bir özelestiri daha. Uzadi. Bir de ben sana bir soru sorayim. KAWA Hareketinde hangi konuda aciklama beklentin veya yapmasi lazim. Derli toplu sirala sorularini cevap vermeye calisalim. Calismalarinda basarilar...Selamlar. 15 Ocak 2005

Selam Hasan Bizim Kurd politikerlerde bir hava var; hangisine sorsan " kufur ve hakaret ediliyor'...Bu da haliyle,politikerlerin kufur ve hakaret hipotezlerinin ardina saklanmalari ve ozelestiri furyasindan kacinmalari stratejilerinin kilifi oluyor... Ustelik yakinanlarda, hep parti yoneticileri falan; yani aslinda bir arastirma yapilsa, bu yoneticilerin gerek analitik yetersizlikleri, gerekse psikolojik ve ahlaki durumlarindan kaynaklanan kufur edebiyatlarinin bir envanteri cikarilsaydi ! Insanlara kufretmem; ama bazan igneli ve hakaretamiz laflari ister istemez devreye sokamus oluyoruz..Hic hos degil, ama oluyor iste ! Ya da, politik yetersizliklerine karsin, kendilerini israrla geleneksel avanaklilarinin bizlerce anlasilmasina endeksleyenlere ise, zaten alayla karisik hakaretten baskaca yapacak bir sey yok ! Muhataplik meselesi, cift tarafli bicaktir...Amacim,ideolojik yanlisliklarin bunalttigi politikerlerimizin, basta buna dikkatini cekmek; ozellikle bu konuda ne dedigimi gayet iyi bildigimi, biliyorum...Anahtar problem bu ! Ideoloji ! Muhataplikta, beni alan aliyor zaten; yazilar okunuyor,istedigim de bu...Almak istemeyenler, kufur-hakaret retorigine fazlasiyla sarilan madrabaz takimidir ki, mucadele edilmesi gereken de bunlar...Ister muhatap alsinlar, ister almasinlar, soylenmesi gereken, soylenecek ! Bir muddet sonra ise, akli sira benim gibileri muhatap almayanlari muhatap alacak ciddiyette politiker kalmayacak...Biz se, hala yaziyor , okunuyor olacagiz... Said Aydogmus mesela, Xalo mahlasli adamin iddialarina cevap vermek zorunda...Ama bu eskiler, sedece diger eskilerle birbirlerini muhatap alma ayagina yatarlarsa, kendilerini kandirir, politik cevreye zarara devam ederler...Inan bana, sonucunda kesinlikle minder disi kalacaklar ve kimse bunlari muhatap almayacaktir...Bizlerse, acikca fikir uretip, bir seylerin tartisilmasina katki sunmaya calistikca, yazilarimiz okunur, Kurd soydaslarimizin eski batik ideolojileri sorgulamalarina yardimci olmus oluruz...Sahsen, boylesi tartismalarin gundeme alinmasina caba sarfetmenin bile esasli bir adim olduguna inaniyorum... TC-PKK isbirligi tezin, oncelikle fluluktan kurtarilmali...Tabirin pek acik ve anlasilir degil...Ne tur bir isbirligi yapmislar, onu orneklemen lazim...Zira anladigim kadariyla, bazi politik hareketler, gerek analitik sigliklari, gerekse kolayciliga kacan gelenekleri ve o rezil orgut kulturleriyle, kendi onmaz hatalarini Apo'nun MIT Ajani oldugu iddiasinin arkasina gizliyorlar... Bu hareketlerin yoneticileri veya kadrolari, sempatizanlari icin mezkur iddialar, cazip gelebilir...Ama mesela benim icin, somut tahlil lazim ; zira kanaatimce buradaki sakat mantik ve yerlesmis orgut kulturu, problemlerimizin kaynagini olusturuyor gibi... Henuz, Apo'nun basindan beri MIT ajani, PKK'ninsa MIT kurulusu oldugu gibi sacma sapan ve utanilasi tezin dogruluguna dair, en ufak bir ispat gormedim...Edene minnettar olurum...Ote yandan da, yukarida degindigim gibi,TC-PKK isbirligi iddiani acmak ve netlestirmek zorundasin...Benim, bu konuda bazi dusunduklerim var; ama oncelikle seni bir anlayayim...Gerci zaman bulunca,bugun hemen yazarim da... iyi gunler dilegiyle Canbek

Canbek arkadasin yazilarini okurken, bundan 6 sene önce Apocularin Sorumlulugunu yapan Salih diye bir arkadasin Yasar Kayayla ilgili söyledigi sözleri aklima geldi. Yasar Kaya baskani APO italyaya geldigi döneme kadar, onun adina kürtlere en fazla küfür eden mahluklardan biriydi. O Arkadas sohbet esnasinda sunu söylüyordu" Bir genc Boga sürüsünü düsünün. Birde bunlarin icinde kenarda otlanan bir ihtiyar bogayi düsünün. Genc bogalar ciftlesmek istedikleri zaman disi Bogayi kavalamaya calisirken ihtiyar bogada korkusundan kosmaya baslar ve kosar ki genc bogalar ona bir sey yapmasin. Iste Yasar Kayada Böyledir" Bence canbek arkadasta iste yasar Kaya misali Birilerini elestirirken aslinda (Hakaret ediyor) , Kendisini ifade etmeye calisiyor. Bu cok kötü bir pisikoloji tipta ismi PARANOYA. Be kardesim Aponun kendisi her seyi söylemis. Senin gibi meslegini iyi yapmiyan bir Avukatada ihtiyaci yok. Cunkü senin SEROKIN Her seyi zaten söylemis ve Söylemeye devam ediyor. Senin gibileri halen Anlamiyorsa Hasan hüseyin Ne yapsin. Be kardesim senin görüslerin varsa neden Hasan hüseyini bekliyorsun. Yoksa SEROKUN APONUN degimiyle Tavukmusun, Horozun ötmesini bekliyorsun. Selamlar

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.