Ana içeriğe atla

1975 Eylül Devriminin yenilgisine karşı dış devletlerin tutumu(5)


Dr. Kemal Ali Muhamed

Dr. Serwer Abdulrahman Ömer

Barzani Kissinger’e gönderdiği mektupta “Amerika devleti, Kürd milletine ve meselesine karşı ahlaki ve siyasi bir sorumluluğu üstüne almalıdır.” diyor ve “Amerika siyasi kararlarına saygı göstermelidir” diye ekliyor.

Yine Barzani bu mektubunda şu taleplerde bulunmuştu:

“ 1)Saldırılar durdurulmalı ve görüşmelerin önü açılmalıdır,

2) Amerikanın İran üzerinde etkisi olduğundan dolayı sizden rıca ediyorum içinde bulunduğumuz bu hassas tarihsel süreçte, ulusumuz belirsiz bir gelecek ile karşı karşıya kaldı. Bir şeyler yapın ki, askeri güçlerimiz ve milletimizin mevcut durumu sürsün ve yaşamına devam etsin”(39)

Fakat, Barzani gönderdiği bu mektubun hiç bir cevabını almadı. Kissinger Amerika’nın Kürdlere karşı olan siyasetinin üzerindeki perdeyi aralıyor ve şöyle yazıyor: “Türkiye ve İran gibi komşu ülkeler, kendilerini Iraktan korumak amacıyla Kürdlere yardım ediyorlardı. Fakat, bu devletler hiç bir şekilde bir Kürd Ulusal Devletinin oluşmasına hazır değillerdi. Ayrıca Nikson idaresi hiç bir zaman Irak Kürdlerinin bağımsızlığı için yardım etmedi”(41)

Fakat, Kissenger’ın açıklamalarında ezilen Kürd milletine karşı Amerika’nın ve ortaklarının çıkarları ve siyasal ahlaksızlığı açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Kissinger şöyle yazıyor: “Biz Kürdlere büyük bir zulüm yaptık. Irak’ın Suriye’ye karşı durması gerektiği bir dönemde Kürd savaşını durdurduk ve Kürdlere verdiğimiz desteği geri çektik” (42)
Bu tavra ilişkin olarak J. Randal “Nikson Kürdleri tarihleri boyunca en büyük ve kötü yenilgi ile karşı karşıya bıraktı ve Barzani’nin Kürd Ulusal Hareketi içindeki onlarca yıllık iktidarına son verdi.”(43)

Paik raporunda da sözü edildiği gibi Amerikalılar “Bizim Kürdlere karşı siyasetimiz ahlaksızcaydı. Ne Kürdlere yardım ettik ve ne de Irak Hükümetiyle sorunlarını görüşme yoluyla çözülmesi için bir uğraş içine girdik”(44) diyorlar.

Burada şöyle bir soru gündeme geliyor: Acaba Nikson ve Kissinger Kürdler hakkında bir şeyler biliyorlarmıydı? Yada Tahran’a gitmeden önce Kürdleri tanımaya önem vermişlermiydi?
20 yıl sonra Nikson Kürdleri bıraktıklarını kabul ediyor ve pişmanlığını şöyle ifade ediyor : “Biz Kürdler hakkında çok şey bilmiyorduk, dağlı aşiretlerden biri olarak biliyorduk”(45)

Yukarıdaki anlatımlar Amerika ve ortaklarının Kürdlere ve Kürd sorununa ilişkin ahlaki olmayan siyasetlerine bir cevaptı.

Örneğin 22 Mart 1974 tarihinde Newyork Times gazetesi “Sovyetler Birliği Savunma Bakanı Mareşal Andre Griçko’nun, Bağdat’tı ziyaret ettiğini, Bağdat’taki ortaklarıyla Kürd devrimcilerini barıştırmak için bir proje götürdüğünü, fakat Barzani İran ve ABD’nin istemi doğrultusunda bu projeyi onaylamadığını” yazıyordu.(46)

Bir kaç yıl sonra Kissinger bu meseleye ilişkin olarak “Bizim stratejimiz açık ve netti. Sovyetler Birliği ile ilişkisi olan hangi devlet olursa olsun zayıflatılmalıydı. Sovyetler Irak ile askeri ilişkilere geçtikten sonra, artık bizim için Kürdlere yardım etmek yerinde bir olaydı”(47)
Barzani bir çok vesile ile yaptığı açıklamalarda ABD’ye güvendiği kadar hiç bir süper güce güvenmediğini eğer Kürd meselesi başarıya ulaşırsa Kürdistan ABD’nin 51. Vilayeti olacağını söylüyordu.(48)

Buna ilişkin olarak J. Randal “Barzani bu meseleyi ABD yöneticileriyle görüşmek amacıyla Washington’a gitmek istiyordu. Barzani’nin ABD’ye siyasal olarak kör bir inancı vardı”(49)
Barzani 1972 yılında Washington Post muhabiri Cim Hoglandy’ye verdiği söyleşi de “Bizim İran Şah’ına inancımız yok. Fakat ben Amerika’ya inanıyorum. Çünkü, Amerika Kürdler gibi küçük bir halka kötülük yapamayacak kadar büyük bir ülkedir.(50)

Ondan sonra Amerika Kürdlere verdiği desteğe son verdi ve verdiği hiç bir sözü yerine getirmedi.
Barzani Mart 1975’de yine aynı gazeteciye verdiği söyleşide hatasını kabul ediyor. O büyük hata ki, Kürdlerin yıllarca yürütüğü mücadele ve ödedikleri bedelleri boşa çıkardı. Barzani şöyle diyor: “Amerikan hükümeti hiç resmi bir garanti vermedi. Biz o inançtaydık ki, Amerika hiç bir zaman bizi terketmeyecek. Şimdi görüyoruz ki ne büyük hata yapmışız”(51)

Barzani Alman gazetecisi Gunther Dischner’e verdiği bir mülakatta ve gazetecinin en büyük şahsi hatasına dair sorusuna Barzani “Hayatımın en büyük hatası, ABD’ye ve onların bize verdikleri söz ve vaatlere inanmamdı” diyor.(52)

Her ne kadar Barzani burada hatasını kabul ediyor, fakat, devrimin yenilgisinden sonra 22 Mart 1975 tarihinde Amerika’dan iltica talebinden bulundu.(53)

Sovyetlerin Tavrı

Sovyetler Birliğinin Irak ile ilişkileri iyiydi. Özellikle Irak ile Sovyetler Birliği arasında 9 Nisan 1972 tarihinde 15 yıl sürecek olan “Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması”ndan sonra. Sovyetler Birliği Irak’ta ekonomik, ticari ve stratejik alanlarda büyük çıkarlar elde etti. Irak petrolleri eli altındaydı ve büyük faydalar görüyordu. Ayrıca Irak, askeri silah ve materyallerinin tamamına yakınını Sovyetlerden satın alıyordu. Sovyetler Irak’ta büyük ekonomik projeler elde etti. Sovyet savaş gemilerine Haliç kapıları açıktı ve Minay am Qesri ziyaret edebiliyorlardı. Bundan dolayı Irak’taki istikrarsızlık Sovyetlerin çıkarına değildi. Kürdlerle Baasçılar arasındaki çelişki ve çatışmalar Sovyetlerin çıkarlarını tehlikeye düşürüyordu.(54)

Bildiğimiz gibi Irak ve Sovyetler Birliği arasında 1972 yılında yapılan “Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması” ve Sovyetlerin Irak’a yerleşmesinin nedenlerinden biri Kürd Devrimi’nin yarattığı ortamın ürünü ve sonucuydu.(55)

Sovyetler Birliği, Barzani’nin Irak hükümetiyle anlaşmasını, KDP’nin kurdukları ve Irak Komunist Partisi’ninde içinde yer aldığı Cephe’nin içine girmesini istiyordu.(56)
O süreçte Romansiv’in başkanlığında bir Sovyet delegasyonu Barzani’yi ziyaret etti. Bu delegasyona Irak Komunist Partisi sekreteri Aziz Muhamed ve Irak Devlet Bakanlarından Aziz Şerif’te refakat ediyordu. Romansiv açık bir şekilde Barzani’ye eğer Baasçılara karşı savaşırsa Sovyetlerin kendisini desteklemeyeceğini bildiriyor. Çünkü, Irak ile “Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşma” ları var. En iyisi Irak’ı desteklemeli, kurulan Cephe’ye katılmalı ve Baasçılarla olan sorunları barışçıl görüşmeler yoluyla çözmelidir.(57)

Fakat Barzani, böyle emirleri ve mudahaleleri kabul etmiyor. Çünkü, bir yandan İran KDP’nin o Cephe’nin içine gitmesini istemiyor ve Irak’a muhalif olarak kalmasını istiyordu. Diğer yandan Barzani Amerikalılara güveniyor ve verdikleri sözler aklını başından alıyordu.(58)

Devam edecek

Çev: Aso Zagrosi

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.