Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 31 December 2008

[i]Bir insanin celladina asik olmasina kisaca Stockholm Sendromu denilir. Ben kendim Yahudiler, Indianalilar, Kürdler, Siyahlar ve fakir fukaradan baska celladim olan hic birisine acimiyorum. Asagidaki notlari eksi-sözlükten aktariyorum.[/i]

bu sendroma adını veren olay 1973 yılında stockholm'deki başarısız bir soygun girişimi sonucu ortaya cıkmıştır. kreditbanken isimli bir bankayı soymaya kalkan soyguncular kuşatılınca bankada bulunan 4 kişiyi rehin almışlar ve altı gün boyunca direnmişlerdir. altı günü sonunda polis operasyonu sırasında rehineler kurtarılmaya aktif olarak direnmişlerdir. daha sonra ise soyguncular aleyhine tanıklık etmeyede yanaşmamışlardır hatta para toplayıp savunmalarına yardımcı olmuşlardır. bu olaydan sonra psikolojide benzer rehine-rehinci olaylarındaki yakınlaşmaları tanımlamak için kulanılan bir deyim haline gelmiştir.
stokholm sendromu, sadece aşk ilişkisiyle kısıtlı olmadığı gibi, sadece fiilen rehin alma durumlarına has da değildir. kısaca, baskı gören kişinin baskı uygulayana sempati geliştirmesi olarak tanımlanabilir.

bu sendromun gelişmesinin temel nedeni, hayatta kalma içgüdüsüdür. dış dünyadan tamamen soyutlanan kurban, ihtiyaçları için kendisine baskı yapan kişiye bağımlı olduğunu hisseder. baskıcının yaptığı küçük iyilikler kurbanın gözünde büyür, zamanla kurban kendisini baskıcının yerine koyup olayları onun gözünden görmeye, yaptıklarına hak vermeye başlar. kurban tarafından baskıcının şiddet eğiliminin tamamen gözardı edilmesi sonucunda, içinde bulunulan tehlike de reddedilir. kurban tek olumlu ilişkisinin baskıcı ile arasında olan olduğunu düşündüğü için bu ilişkiyi de kaybetmek istemez ve dolayısıyla kurbanın baskıcıdan ayrılması gitgide zorlaşır.

stokholm sendromu'nun görüldüğü belli başlı gruplar şunlardır:

rehineler
tarikat üyeleri ve dinsel baskı altındakiler
savaş esirleri
cinsel tacize maruz kalan çocuklar
pazarlanan* hayat kadınları
aile içi şiddet mağdurları

stokholmde bir banka soygunu esnasinda rehinelerin kendilerini soyguncularin tarafindaymis gibi hissetmeleri sonucu adini almis psikolojik durumdur. baski ve siddet altinda baskalarinin yonlendirmelerini, kararlarini kendi karariymis gibi benimseyerek kendi istegi ile yaptigini sanarak, benligini bilinc altindan savunma durumudur.

yurdumda kimse bunun yasanan psikolojik bi bozukluk olduguna ihtimal vermez; ruhunu da satmis! denir!
getaway adlı alec baldwin, kim basinger, james woods, ve michael madsen'ın oynadığı gangster ve banka soyguncularını konu alan filmde evlerini basıp kendisini ve kocasını rehin alan michael madsen'a aşık olup kocasını onunla boynuzlayan kadının da bir örneğini teşkil ettiği ilginç psikolojik fenomen... bir nevi kadınların arıza tiplere duydukları manasız ilginin dışavurumu...

"gündüz görülen düşler"... "celladına aşık olan köle"

celladmıza nasıl oluyor da aşık olabiliyoruz?

bilinç düzeyinde veya bilinçdışında gerçekleşen pratik akıl oyunu hamlesi, cellatla, rehin tutanla aynı tarafa geçildiğinde artık rehine veya mahkum değildir kişi, öldürmesi veya zulmetmesi için lazım olan mazeretleri elinden alınmış olunur "sözde" kötü adamın. kaldı ki, rehin alan adamın gerçekten kötü biri olduğunun kesin delili nedir? belki davasında haklıdır adam ve ancak onun eline rehin düşülünce gerçekler anlaşılabiliyordur.

[url=http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=stockholm%20sendromu]Kaynak![/url]

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.