Ana içeriğe atla

Politik dinciligin ve barbarligin bugünkü konumu

Herseyden önce, insanlarin dine neden gerek duyduklarini incelemek lazim. Yeryüzünde, Insandan baska dine gereksinim duyan baska bir varlik yoktur. Canli varliklarin en küçügünden (mikroorganizmalar) en büyügüne kadar (Balinalar) dinlere gereksinim duymuyorlar. Bu durum hayvanlarin bizden daha akilli olduklari anlamina gelmiyor. Ancak bu kadar akilli olan insan neden dine veya dogaüstü inaclara gereksinim duguyor?

Insanin üretmesi ve medeniyetlesmeye baslamasiyla beraber, insan düsüncesinin üretime bagli olarak bir üst seviyeye çikmasinida neden olmustur. Doga karsisinda güçsüz olan insan, dogayi yorumlama ve dogal afetlerin sebeplerini bilmediginden, bunun doga üstü veya bilinmeyen bir varligin yaratip idare ettigine inaniyordu. Sonra insanlar birbirlerini yönetmede koydugu kurallara din deniler olguyu bir yasa olarak (tanriya tapma ve buyun egme) toplumsal bir kültürmüs gibi insanlara dayatillar.

Sinifli toplumlarla beraber, üretim araçlarina sahip olanlar, ayni zamanda dinlerede sahipti. Dinler hep zenginlerin emrinde yoksullara karsi kullanilan bir uyutma ve baski araci olmustur. M.Ö 4000 yillarinda Mezopotamya`da yasayan ve Sümerler olan Uruk döneminde, dinlerin en önemlileri hükümdarlarin emrinde olduklari ve halki yönetmede iyi bir arac (çünkü kralar tanrilarin temsilcisi olarak kabul edildikleri için halk haksizliklar karsi çikmiyordu) olduklarini görüyoruz. Önemli tanrilari tanriça I$tar ve Tanri Anu idiler. Anu basrahipleri krala ilk gece hakki bile tanimislardi. Bunun sebebi bereketin daha çok olmasi içindi. Yani evlenen herkes esini ilk gece Krala vermek zorundaydi. Günes tanrisi, Rüzgar tanrisi, bereket tanrisi, yagmur tanrisi v.s her alanin bir tanrisi vardi. Gilgami$ destaninda Nuh tufanindan, Cehennem, Cennet, Adem ve Hava`nin (baska isim altinda) Cenneten yeryüzüne atilmalari gibi, birçok dinde anlatilan masalarin benzerleri yer aliyor. Ilk tek tanrili din olan Zerdüst, sonra yahudilik, Hristiyanlik ve en son Islamiyete anlatilar hikayeler, birbirlerine benzer olup, binlerce yil öncesinden nesilden nesile anlatilarak gelmistir. Bu dinlerde anlatilan hikaye ve masallarin çogu, eski medeniyet besigi olan Mezopotamya ve Firavunlar dönemindeki Misir`da geçen olaylardir. Her yeni çikan din, kendisinde öncekilerini kopyalayarak ve kendi toplumlarindaki sosyal- politik bazi kurallar ekleyerek olusturulmustur. Kisacasi hepsinin kökeni aynidir.

Dinler tarihine baktigimizda, hep iki yönlü bir islevleri olmustur:

1. Insanlarin kaderinin tanri tarafindan yazildigina inandirip buyun egdirerek yönetmek.

2. Krallarin, hükümdarlari veya partilerin emrinde bir savas araci olara islev görmek.

Arap çöllerinde çikan Islam dininin Kürdistan toplumana uyan hiçbir yani yoktu. Islam dini sayesinde Araplar tüm Ortadoguyu, Mezopotamyayi, Afrika`nin bir kesimini isgal ettiler. Uyguladiklari yöntemler bugün DAIS`in uyguladiklarinin aynisiydi. Arap toplumu isgal ettigi yerlerden, ekonomik ve kültürel olarak çok geri olmasina ragmen bunu basardilar. Onlarin bu basarisi ideolojik ve dini motivasyondan ileri gelmekteydi. Islami Cihad idelojisi, referansini Kuran`dan almaktadir. Çünkü Islam dininde baska dinlere ve görüslere karsi tolerans yoktur. Islam savas dinidir. Kuran`in 187 sayifasinda savastan ve öldürmeden bahsediliyor. Böyle bir dine baris dini denilemez.

DAIS`in ve Al kaidanin Cihad dedikleri kültür, isgal, kafa kesme, Tecavüz ve talan`dir. 21. Yüzyilda nasil oluyorda, 1400 yil öncesi bir barbarlik yine geri geliyor. Islam dini reforme olamadi. Olmasi için, Islam ülkelerindeki ekonomik ve kültür düzeyinin bir üst seviyeye çikmasi gerekiyor. Islam ülkeleri hala asiretler tarafindan yönetiliyor.

Avrupa`da 200 yila yakin mezhepler arasi din savasi oldu. Sonunda Reformcularin (Protestan hareketi) toplumsal bir güç haline gelmeleriyle, Katolik Vatikan zaman içersinde yapilan mücadele asamasinda devlet islerinde elini çekmek ve sadece kilisede din eslerini yürütmekle sinirlandirildi. Bunda toplumsal degisikliklerin büyük bir payi oldu. Sanayi toplumuyla beraber insanlarin kültür düseyinin artmasi ve dine karsi toplumsal tepkinin ortaya çikmasi, din ile devlet islerinin birbirinden ayrilmasina olanak sagladi. Hiçbir islam toplumu Laik degildir. Türkiye anayasasinda böyle bir terim var, ama Sunni Islam kesiminin toplum üzerindeki hakimiyeti hep oldu ve bugün TC devlet mekanizmasini ele geçirmis durumdadir.

Islam dininde, Hristiyanliktaki Protestan hareketine benzer demokratik bir reform hareketinin Ronesans döneminde ortaya çikmasi için daha uzun bir savas ve karisiklik dönemini yasamasi gerekiyor. Islam dinindeki iki büyük mezhep olan Sunni ve Siiler, birbirinden daha gerici ve barbardirlar. Sunni mezhebi ne kadar iktidarlara hakimse ve bugün DAIS`in yaptigi katliamlara sahip bir düsünceleri bagrinda tasiyorsa bile, Sii`lerin yillardir Iran ve Suriye`de Kürtlere karsi yaptiklari katliamlarla Sunnilerden geri kaldiklari yok. Bu yüzde Sii mezhebini Hristiyanliktaki Protetan hareketiyle karsilastirmak dogru degil. Sii mezhebi çikisi Sunni gericiligine karsi çikan bir reform hareketi degil, Halifeler döneminde, Araplar arasindaki bir iktidar kavgasi olarak ortaya çikmistir. Ancak Kürdistan`daki Alevileri Sii mezhebi olarak görmemek lazim, çünkü Kürtleri barisçil yönlerini içinde tasiyan ve insani kabe olarak gören ve Siilikten daha ileri konumdadirlar. Ancak negatif yönleri, büyük çogunlugun kemalistlesmesi ve Kürt Milli bilincinden arinmalaridir. DAIS`in Türk devletinin destegiyle Kürt halkina karsi yaptigi saldiri ve katliamlara ciddi ses çikarak, tepki gösteren bir tavirlari olmadi. Yine Kürdistan`daki Islami partilerin, DAIS`e karsi aktif bir mücadeleleri olmadi. Kuzey Kürdistan`daki Hizbullahçi Hüda- Par, ve Güney Kürdistan`da Ensar ul Islam vb. Hareketler Sömürgeci devletlerle beraber çalisan ihanet sebekeleridir. Hizbullah, Kuzey Kürdistan`da, DAIS`e binlerce Kürt savasçi gönderdi. Kürdistan`daki Islami hareketlerin DAIS`e karsi ciddi bir ideolojik mücadeleleri olmadigi için, DAIS`e ve El Kaidaya Kürt gençleri gidip savasçi olarak katilmaktadirlar. Yurtsever Kürt din adamlari, DAIS Cihadinin gerçek anlamini (tecavüzcü, talanci, isgalci, köleci bir Arap kültürü oldugunu) Kürt halkina anlatmalidirlar.

Sunu açikça görmek lazim. DAIS barbar sebekesi, özellikle Türk, Arap ve Fars sömürgecileri tarafindan destekleniyor. Kürtlerin statü kazanip devletlesmesini engeleme amaçlidir. Kürdistan`a dogrudan saldiramayan sömürgeci çeteler, bunu taseron örgütler vasitasiyla gerçeklestirmektedirler. Sömürgeci devletlerin, Kürtlerin en ufak kazanimlarina bile tahamülleri yoktur. Bu yüzden Kürtler, hangi siyasi görüs ve inanca sahip olursa olsunlar, 1400 yil öncesinde geri gelen barbarliga karsi savasmalari gerekiyor.

08. 02. 2015

Yazarin soylediklerine tamamen katiliyorum. Umarim Huda'cilardan da bu makaleyi okuyanlar cikar. Hic dusunurlermi acaba; Ganimet, Tecavuz, Katliyam, Iskence gibi eylemleri "yuce inanclari" nasil formule ediyor? "72 cariyeyle mukafat" nasil izah ediliyor? Orada genelevimi var? Kim ayarlayacak bu cariyeleri onlara? Meslegi ne bu ayarlayicinin? vs

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.