„Kürd kadınları gerçek amazonlardır“(2)
Bizim Malatya’ya gelişimizin hemen ilk gününde, aktüel olarak Türk ordusuna karşı savaş içinde olan Kürd çetelerini organize etmek amacıyla şehire iki Rus subayının geldiĝine dair söylentiler yayılmıştı. Bu sözüm ona iki Rus subayı ben ve yolculuk arkadaşımdan başkası deĝildi. Hafız Paşa’yı bu haber hakkında bilgilendirmek amacıyla Malatya’nın batısından 10 mil ötede bulunan Osmanlı askeri kampına bir mektup gizli olarak gönderilmişti. Hafız Paşa acele olarak bir kuriyesini Malatya’ya gönderiyor ve sekreterine kendisinin şahsen onların kim olduĝunu öĝrenmesine kadar kimseye bouyourdi(pasaport) vermeme emrini veriyor.. Daha önceki mektuplarımda sözünü ettiĝim Dr. Magdalano bizim basımıza gelebilecekler konusunda bizi uyarmış ve bizim bölgede olan mevcutiyetimizin yaratıĝı korkuları daĝıtmak amacıyla sekretere (kiaya) kraliyet fermanlarımızı göstermemizi istemişti. Biz sekretere bir ziyarette bulunduk.. O bizi soĝuk karşıladı.. Zorlukla tenezzül edip bizi divanı üzerine oturmaya davet etti. Bizim fermanlarımıza göz geçirdikten sonra ansızın yüz ifadesi deĝişti, kaygılı ve tasalı havası yerini yaltakçı iltifatlar ve güzel sözlere bıraktı. Sekreter bize Toros ordusunun komutanı general Hafız Paşa bizim gelişimizden haberi var ve çok içten bizim ile tanışmak istiyor. Sekreter bize: „ Genel Karargaha gidiniz, serasker Fransızları çok seviyor ve sizi çadırında kabul etmeye çok sevinecektir“ diye ekledi.. Biz Osmanlı Kampı için yola düştük...Ben asla bu yolculuĝun yorgunluĝundan dolayı pişman deĝilim.. Ben Kürdlerin ve Yêzidilerin karekterlerine, törelerine ve inançlarına ilişkin merak uyandırıcı ve yeni detaylar öĝrendim.. Ermenistan güneyine kadar yayılan Kürdistan, uzunlamasına kuzey-batıdan güneye doĝru 95 mil, enlemesine ise 50 mil olan bir ülkedir. Kürdistan tahıl, otlak ve diĝer ürünler bakımından çok zengin bir ülkedir. Bu ülkenin Kürdleri hepsi çadırlarda yaşamıyorlar. Aksine Kürdlerin büyük bir kesimi büyük köylerde ve pek büyük kasabalarda oturuyorlar. Örneĝin Şarezur’da 8000 insan oturuyor, Pers monarşisinin yıkılmasıyla meşhur olan antik Arbelles, bugünkü Erbeli de 4000 insan yaşıyor. Quinte- Curce tarafından Gordiennes daĝları olarak adlandırılan Zagros daĝ silsilesi Kürdlerin doĝu sınırı, Arap çölleri onların güney sınırı, Xarput kuzey, Alacadaĝ(Bigarrees daĝları) ve anti-Toros ise onların batı sınırlarıdır.. Bugün size sırf Kürdlerin oturduĝu Anti-Toros’dan yazıyorum.. Var olan verilere göre en yakın ihtimal olarak Kürd nüfusu 3 milyon cıvarındadır. 100 bin cıvarında hıristiyan Nesturi var... Nesturiler babadan oĝula geçen iki Patrikliĝe baĝlılar: Biri her zaman Mark-Eiman olarak adlandırılıyor, Çolemerg’e fazla uzak olmayan Kodjanissi de oturuyor, diĝeri ise Roban-Ormes’te oturuyor. Bu iki patrikliĝin otoriteleri 13 piskoposu kapsıyor. Piskoposların saygınlıĝıda Patrikliklerin ki gibidir. Onlardanda miraslık dayidan yeĝenlere geçiyor. Bazen bu miras meselesinden dolayı 12 yada 14 yaşındaki bir çocuk piskopos olabiliyor. Yüksek rütbeli papazlar büyük bir cahilik içinde yaşıyorlar, Rahipler ise zar zor okuyabiliyorlar. Hıristiyan Kürdler, Türklere karşı savaşlara çok az katılıyorlar.. Geriye kalan nufüs Ali mezhebine baĝlılar.. Fakat, onların Muhamedizmi bazı boşinançlarla karışmış ki Mages inançının ardı kalanlarına benziyor. Kuran’da tespit edilen zaman saatlerde dua etmiyorlar, Ramazan oruçunu(TürkelerinPaskalyası) tutmuyorlar ve Mekke’ye Haca gitmiyorlar.. Kürdler, Xenophon’un sözünü ettiĝi Karduklardan geldiĝini biliyormuydunuz.. Onbinlerin şefi bize Kardukların ve büyük kralların ordularına her zaman meydan okuduklarını söylüyordu... Kürdler, bu baĝımsızlık ve isyan ruhunu mükemel bir şekilde korumuşlar.. Ben burada Türklerin Kürdlerin orjinine ilişkin anlatıkları masalları bilerek atlıyorum.. Bu anlatılan masallar tiksindirici ve barbarcadır, üzerine durmaya deĝmez.. Bir halka verilen orjinin içinde her zaman bazı törelerin olduĝuna işaret edelim..Bize Kürdistan’daki halkın ilkel oluşum süreci hakkında, Niphates daĝlarında, Karacadaĝ(eskilerin Massius daĝları) boyunca içgüdü ve daĝınık çete alışkanlıkları hakkında anlatılanlar korkunçtur. Kürd tipi düzenli yüz çizgisiyle, nereden geldiĝi bilinmeyen, soyluluk eksik olmayan vahşi kibirliĝiyle dikkate deĝerdir. Kürdlerin gözleri siyah, dipdiri ve zekicedir. Boyları uzun ve biçimleri güzel orantılıdır.. Kürd’ün elbisesi geniş bir şalvar ve bir ip ile baĝlanan çizgili yünlü bir çeketten oluşuyor. Sarıkları sivri olarak tamamlıyor. Ayakkabıları deriden yapılmış topuk üzeri kayış ile baĝlanmış bir sandaldır. Bu ayakkabılar eski Romalılarınkine çok benziyor. Kürdler küçüklüklerinden itibaren silahlara alışıyorlar.. Kürdler at sırtında kılıç, topuz, mızrak ve tüfeklerle savaşıyorlar... Bu sonuncusunu onlar hem saldırırken ve hemde kaçarken kullanıyorlar: Onlar at sırtında dönerek ve at dört nala giderkende ateş edebiliyorlar... Bu insanlar her türlü yorgunluĝu ve her türlü yoksunluĝu kaldırabiliyorlar.. Fakat onlar acımasız ve imansızlar.. Yeterki çıkarlarına olsun hiç bir yalandan çekinmiyorlar.... Adam öldürme, talan ve ter türlü hakimiyeti aşaĝılama işte onların tek kaygıları.... 1836 ve 1837 savaşlarından önce Kürdler Diyarbakir, Musul, Malatya ve Urfa kapılarında kervanlara saldırıyorlardı.. Bazı yolcular tarafından o kadar övülen misafirperverlikleri, burada onlara ilişkin anlatılanların karşısında yok olup gidiyor: Onlar yabancıları büyük dostluk törenleriyle karşılıyorlar, ama silahlarına, elbiselerine ve bagajlarına hayran oldukları bahanesiyle hepsini çalıyor ve onlara kötü muamele yapıyorlar.. Sık sık onlar bir atlının atını alırla ve sonra ona yayan olarak gitmesi için güle güle derler!! Fransız hükümetinin hesabına Asya’da bilimsel araştırma yapmak amacıyla giden Alman bahtsız bilim adamı Schulz’un çeteler tarafından öldürülmesinden sonra Avrupa’lı yolcuları Kürdlerin sözümona misafirperverliklerine güvenmiyorlar... Persi gördükten sonra 1839 yılının sonbaharında Schultz Kürdistan için yola koyuluyor. Schultz ile birlikte bir hizmetçi ve Perslerin bir bölge sorumlusu olan Arsliarxan’ın kendisini korumak için verdiĝi 6 asker vardı.. Alman yolcu ve kendisine refakat edenler sözümona kendilerini korumaya çalışan Kürdler tarafından amansızca katledildiler. Ermeni köylüler zorla var olan bahtsızı topraĝa vermeyi üstlendiler ve bu korkunç haberi Arsliarxan’a bildirdiler. Schutz’un Pers Sarayında bıraktıĝı izlenim ve notları Istanbul Fransa Büyükelçiliĝine gönderildi.. Fakat, Schultz’un Kürdistan yolculuĝunda beraberinden götürdüĝü bagajlar haydutların elinde kaldı.. Kürdler, çöl Arapları gibi dökebildikleri kadar kann dökme eĝilimindedirler. Öldürdükleri bir insanın kann davası için bir at, bir öküz, iki koyun, 3 keçi, yada kendi kızlarından birini ölenin akrabalarından birine evliliĝe verirler. Evlenen kadına verilmesi gereken çeyiz talep edilmemektedir. Kürd kadınları gerçek amazonlardır. Onlar atlara kusursuz binerler, kocaları gibi silahlıdırlar..Kürd kadının boyu zarif ve şıktır. Ama yüzleri güneş tarafından yandıĝından dolayı çekici deĝildir... Kürd kadınları kapanmıyorlar.. Elbiseleri ince, giri kumaş bir fistan, göĝüsleri açık, bellerini deri bir kemer ile baĝlıyorlar.. Paralarla süslenmiş uzun siyah saçları omuzlarında dalgalanıyor. Kürd kadınları başlarının arkasına savurdukları çok ince sarı ya da mavi eşarp taşırlar ve yalın ayak gezerler... Devam edecek... Çev: Aso Zagrosi