Ana içeriğe atla

Hangi Etik Değerler!

Bazen yazdığım makalelerden dolayı kimi arkadaşlarımca, radikal olmakla eleştrilirim. Nazım Hikmet Ran, Fethullah Gülen, Ahmet Altan....vs lere yöneltiğim eleştrilerden dolayı, Kurdistan halkının dostları olabilecek insanları sert eleştirmemek ve çelişkilerden yararlanmak gerektiğini belirtenlerde çıkıyor. Yazdığım makalelere ilişkin, eleştiren arkadaşların görüşlerini dinlerken bazen gerçekten çok mu sert yazıyorum, şeklinde düşünüyorum.

Biliyorum Nazım Hikmet Ran, Kurdistan sol çevreleri içersinde oldukça popüler. Nazım Hikmet Ran’ ı eleştirmek hele, milliyetçi-şövenist olarak nitelendirmek her babayiğidin harcı olmadığı dönemlerde, Nazım Hikmet Ran’ın Türk milliyetçisi ve şövenist olarak nitelendirdim. Üstelik Nazım’ ı Kurdistan, Ermenistan ve Anatolia’ da yapılan jenosidlerin, utangaç destekçisi olarak suçladım. Bu bir riskti ama görevimdi yapmam da gerekirdi.

Nazım Hikmet Ran, yazdığı şiirlerde, İttihak-Terraki’ nin mirasçıları olan Kemalistlere yazdığı destansı şiirlerde rengini belirtmekten çekinmiyordu. Ama bunu bizim Beyaz Adam aşığı Kürt temsilciler anlatamıyordum. Sayın Halil Berktay, Nazım Hikmet Ran’ın Komünist-Enternasyonalcı meskesini düşürdünde! Biraz rahatladım. Nihayet bir maske düştü! Beyaz adam olmadığım için meramımı anlatamıyordum, çünkü bir Kürt'tüm. H. Berktay, Ran' ın gençliğinde Turancı, olgunluğunda ise Türk milliyetçliğinin derin etkisi altında olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Şiirlerinde de bunu açıkça sırıtıyordu.

Fethullah Gülen temsilcileri aracılığı ile düzenlediği Abant toplantıları ile neredeyse, Kürt yazar, çizer, demokrat, liberal, Müslüman...vs' ler tarafında Mehdi olarak ilan edilmediği kaldı. Oysa kendine ait sitede, amacının Türk bayrağını Dünyanın dört biryanında dalgalandırmak, Türk dilini, dünyanın en ucra köşelerine ulaştırmanın ana amacı olduğu açıklıyordu.

Ahmet Altan ise, Kurdistan’ daki köy okullarında dayakla Kürt çocuklarına Türkçeyi öğreten öğretmen edası ile yaklaşıp ahlak hocalığına soyunuyor. Türk edebiyatına yaptığı katkı küçümsenemez, edebiyat yanı oldukça güçlü bir kalemşördür. Kurdistan’ ın güneyinde, içlerinde bebeklerinde buluğunduğu 7 Kürt vatandaşlarının Sömürgeci Türk ordusunun uçakları ile katledilmesini, Türk genel Kurmayının yaptığı ‘’ Mantıklı’’ açıklamadan sonra topu Kürt’ lere attı. Oysa yanındaki Kürt kökenli Bülbül’ den olay hakkında Kurdistan’ ın güneyinde bilgi alabilirdi. Böyle bir düşüncesi de yok, büyük edebiyatçı ya, Kürtler akıl verip azarlayacak!

Türk kesimden bu üçlüyü seçmemin nedeni, Birisinin Komünist, birinin İslamist Dinci Diğerinin de liberal, farklı düşünce yapılarına sahip olmalarından kaynaklanıyor. Farklı siyasal görüş açılarına sahip bu üçlünün ortak özellikleri, ortak noktaları; Kürt ve Kurdistan sorununda birleşmeleri, aynılaşmalarıdır. Birinin hümanist diğerinin ahlakçı yada materyalist olması durumu değiştirmiyor. Ortak amaçları: Güçlü emperyal bir TÜRKİYE.

Üçlünün ortak noktalarına ek olarak, Kurdistan ulusal sorunu noktasında, Kürt insanını esir alıp ipnotize etmesi, ahlaki, insani ve toplumsal değerlerini dumura uğratması yerle bir etme çabası içersinde olmalarıdır. Bu kişilikler, kendi ekollerinde birer temsil ve sembol olmalarıdır. Sömürgeci Türk sisteminin farklı varyantları, Sistemin temsilcileri olmalarından dolayı örnek alınmışlardır.

Bu sistemin hedefi, Sömürgeci Türk sistemi Kurdistan’ da sömürgeciliği kalıcılaştırmak, sömürgeci Türk devletine ait kurum ve kuruluşlara meşruiyet kazandırmak, Kurdistan halkının kendi topraklarında özgür ve bağımsız yaşama irade ve refleks yok etmek, Türkiyeciliğe göbekten bağımlı bir Kürt kast sistemini-cahşlık sistemini oluşturmaktır. Bu cahşlık sistemi aracılığı ile Kurdistan halkını uluslararası dost ve ittifaklardan uzaklaştırmak, Kurdistan ulusal hareketini güvensiz ve istikrarsız kılmak, Kurdistan sorununu Türkiye' nin iç ve insani sorun boyutuna indirgemek.

Bu gün Kurdistan’ ın kuzeyine egemen olan düşünce sistemi de budur. Sömürgeci Türk devletinin işgalcı militarist güçlerinin konum ve pozisyonu tartışılmayacak, otomatikman meşru görülecek, Kurdistan ve Kürt halkı da, Türk toplumu ve Türkiye’ nin istem ve çıkarları doğrultusunda ameliyat masasına yatırılacak!

Kim ve kimler tarafından yürütülecek! Doğal olarak Türk sömürgeci sisteminin oluşturduğu ‘’ Kürt Dostları’’ ekipleri aracılığı ile oluşturacağı ‘’işbirlikçi Kürtler’’ ordusu tarafından yürütülecek.

Bağımsız ve özgür bir Kurdistan talebi ile ortaya çıktığınızda, doğrudan TC ve beyaz Türkler ile mücadele etme imkanına sahip değilsiniz. Önce oluşturulan ‘’ işbirlikçi sistemle’’ mücadele etmek zorundasınız. Bu kesimlerin bir görevide kalkan vazifesini görmek.

Son 10 yıl içersinde onlarca özgür ve bağımsız devletlerin tarih sahnesine çıktığı dönemde, ‘’işbirlikçilerin’’ halen ‘’çözümü ‘’ yüce Türk devletinin merhametinde arama ve bizleri Kurdistan sorunun çözümü konusunda engel olma suçlama tarenaları inandırıcı değildır. Kurdistan ulusal mücadele tarihi çöplüğü, çözümü Sömürgeci devletlerin başkentlerinde arayanlarla doludur.

Sömürgeci Türk devletinin militarist güçlerini işgal güçleri olarak görmeyenlerin Kurdistan halkının dostu olma sıfatını nereden alıyorlar, bu sıfatı takanlar, efendilerine İşgalcı Türk ordusunun Kurdistan’ını işgal etme en ucra köşesine kadar dağ-taş-tepe-ova, şehir köy demeden bombalama hakkını kimden alıyor diye sorabilme cesaretini bulabilirler mi? Nereden görülmüş ki bir ordu kendi ülkesini, halkını coğrafyasını, hayvanını kimyasal silahlarla bombalasın!

Kurdistan halkının sözde dostları, barış, insanlık, vijdan, ahlak, özgürlük, bağımsızlık gibi vs etik değerlerden bahsediyorsunuz, Türk ordusunun Kurdistan’ da ne işi var, anneler babalar neden çocuklarınızı bir ülkenin işgalı için gönderiyorsunuz diyebilme dirayetini gösterebilir misiniz?

Gösteremesiniz, çünkü devletinizin işgal edip sömürgeleştirdiği Kurdistan’ı kendi ülkenizin, Türkiye’ nin doğal bir parçası olarak görüyorsunuz! Derdiniz, Türk ordusunun işgalcı konumu değil, askerin de ölümü değil, sizin sorun ve derdiniz TSK’ nin Kurdistan’ ı bombalarken, insanlarımızı katlederken, neden kayıp verdiğidır.

İşte sizin TSK’ ye karşı duruş ve konumunuz budur!

AKP ve TSK çözüm mü istiyor, TC tarihinde Kurdistan’ da bu denli egemen olan bir işbirlikçiler ordusu bulabilmiş mi? Hiç bir şey istemeyen, Misak-ı Milli sınırlarını sorun yapmayan, tek devlet, tek bayrağa karşı çıkmayan, Türkiyeciliği kutsayan, sömürgeci Türk devletinin istemlerini kabul edenlerla çözmeyecekse, bizlerle mi çözecek!

Bıra o delalş Nazım noktsaında seninle aynı fikirdeyim. Şunuda belirtemk gerkiyor bence bu Düsşünce tarzında bir tek Nazım degil. keza o Tarhılere kabtıgımızda; Bir Mustafa suphı yide keza yine bu kulvarda görmek mümkündür. suphı kendiside bir İttihak-Terraki cidir. Her ne kadar zamanla bu insanlarla uyusmaz ve Bakü ye gitsede özünde halen kendisi  İttihak-Terraki düşüncesinden kurtaramamıştır ki bu da zaten suphı ve Yoldaşların sonu getırmiştir. Yoksa 1920 lerde kurulan TKP 1923 kars da sınırda karşılıyan ve oyalıyan Kazım Karabekir ve Kemalist ozunları çözememiştir. Yoksa Erzurumda Halkı ganyana getirip suphilere saldırdıgında suphinin cevabı şu olmuştur. "Bırakın biz kendimizi Paşaya sunmaya gidiyoruz" demeside şunu gösteriyorki o dönemde kürt ve türk corafyasından kaçıpda rusyay sıgınan bir cok kiş mallesef kendilerini İttihak-Terraki düşüncesinden kurtaramıştır. Bu baglamda Kemalist yapılanmayıda Kominist olarak degrlendirmişler. Zaten nazımın siirlerinde yaptıgı övgü seninde parmak bastıgın gibi kendisini ele verir. Kalemine sağılık Bıra o delal Bimane weşiyede hata reyna  

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.