Ana içeriğe atla

Goran Hareketinin Tecrübesi Üzerine

     25  Temmuz  2009   tarihinde  yapılan   Kürdistan  Parlamentosu    seçimleri esnasında     yeni bir  siyasal  aktör       Kürdlerin siyasal  yaşamına  girdi.    Bu  siyasal  aktör,  Goran  hareketidir.   Daha  önceleri    bir  çok  Kürd ve yabancı  siyasal gözlemci    Güney   Kürdistan'da  Hamas  gibi   bir   islami   hareketinin    çıkabileceği   iihtimalı üzerine  duruyorlardı.     Çünkü,  Güney Kürdistan'da   ciddi bir    siyasal islami akım var.  Bilindiği gibi     KDP ve YNK arasında   çatışmaların  olduğu, Güney Kürdistan'ın  bölündiğü    dönem,     herkes     iki parçadan  söz ediyordu.  Aslında   Güney  Kürdistan  çatışmalardan sonra  3  parçaya  bölündü.   KDP'nin   ve YNK'nin  hakim  olduğu alanlarında   dışında, daha sonra   İslami  Hareketin    denetim  sağladığı  bir  başka  bölge  ortaya çıktı.  Hewraman  mıntıkasında   yoğunlaşan   bu  islami   yapılama   İran'dan   ciddi yardımlar alıyordu.  KDP ve YNK'nin  bu bölge  üzerine   hiç bir etkileri yoktu.   Daha  sonra    Irak iç savaşından  önemli  bir rol   oynayacak  Zarkawi gibi   bir  çok  „Afgan  Arapları“  da   bu bölgeye akın edip yerleştiler.   2003  yılında  Amerika'lıların    yardımıyla   bu  bölge  kontrol altına  alınabildi.   Fakat,   Güney Kürdistan'daki   İslam  hareketler  içinde     bazı  güçler  süreç içinde  kendilerini  yenilediler ve Mela Karker gibi   Bin Ladın'ı  „islam dünyasının  altın tacı“  pozisyonundan  uzaklaştılar.     Komelay  İslami ve Yekgirtuyi İslami Kürdistan   gibi   oluşumlar    „Kürdistani İslami“  diyebileceğim  bir  diskursla  Kürd   siyasal   yaşamında    belli ağırlıkları  olan  yapılar   olarak  yerlerini aldılar.  Bu  güçler    Bağdat  ile  Kürdistan  arasındaki  sorunlarda    her  zaman   Kürdistan Listesi ile  birlikte   Kürdlerin  ulusal taleplerini seslendirdiler.   Kürdistani  İslami  oluşumlar,      sürekli  olarak    güçlendiler.   İşte    25 Temmuz 2009  yılında  yapılan  Kürdistan seçimlerinde   Goran  Hareketi    bu  hareketlerin      yükselişini durdu ve   KDP ve YNK  iktidarına tepki  oyları   Goran'a  yöneldi.   Aslında   Goran  Hareketinin  ortaya  çıkışı   çok  enteresan   bir  olaydır.   Bilindiği gibi   2007  yılında  YNK  içinde   „reform  ve yolsuzluklara“  ilişkin  bir  dizi  tartışmalar yapılıyordu.  O dönem  YNK'nin   „örgüt seçimleri“ vardı.    Nawşirwan Mustafa   ve  yandaşı  olan  bir kaç   politbüro  üyesi  örgüt  seçimlerine    „reform ve  yolsuzluklara  karşı mücadele“  şiarı  girdiler.   Fakat, Nawşirwan ve  ekibi  YNK  Örgütü  için   ciddi  bir yenilgi aldılar.  O zaman    Kosret Resul'un  başını çektiği grup  birinci, Mam Celal'ın  başını  çektiği   grup  ikinci ve  Nawşirwan'ın  grubu ise    3.  oldu.   Mam Celal'ın  yardımcısı ve  ondan  sonra   YNK'nin  Genel Sekreteri    olacağı  gözüyle  bakılan  Nawşirwan,  örgüt içindeki seçimlerde  yenilgiyle çıkmıştı.  Belli bir dönem sonra  Nawşirwan  Genel Sekreter  yardımcılığından ve YNK  politbüro  üyeliğinden    istifa  ederek    „Kompanyayi  Üşe“  adlı  bir  basın   yayın  kurumunu  kurdu. „Kompanyayi  Üşe“nin  Türkçe anlamı  „ Sözcük  Şirketi“dir.  Mam Celal  bu   kurum  için Nawşirwan Mustafa'ya  10  milyon  dolar veriyor.     Nawşirwan  süreç  içinde  YNK'ye  mesafe  alarak     bağımsız  hareket etmeye başladı.   „Rojname“  adlı bir gazeteyi ve KNN adlı bir televizyonu  devreye soktu.    Fakat  YNK'ye  mesafe almasına ve sert eleştiriler  yöneltmesine  rağmen    Güney Kürdistanlı    bir  çok  parti  yetkileriyle   görüştüğümde  hep bana  „bu  Celal Talabani'nin  Nawşirwan ile  birlikte  devreye soktukları  bir oyundur.  Amaçları  var olan tepki  oylarını da  YNK'nin   paravan  örgütü içinde  toplamaktır“    diyorlardı.   25  Temmuz  2009  seçimleri  ile birlikte   Goran Hareketi  Kürdistan  Parlamentosuna     25  milletvekili gönderdi.  Daha  sonraki  süreçte  Mam Celal ile  Nawşirwan  Mustafa  arasındaki   sert tartışmalar ve karşılıklı  suçlamalarla  birlikte   bu „danışıklı  döğüş  tezinin“   pek mantığı  kalmadı.   Daha sonraki süreçte     Nawşirwan  Mustafa'nın   „KDP ve YNK'nin  Stratejik  Antlaşmasına  karşı  olduğu ve Neçirwan Barzani'nin   peş peşe  Başbakan  olmasından  rahatsız  olduğu“  yönünde  tezler  geliştirildi.   Fakat,  şunuda  vurgulamak gerekir,  ki  KDP,   Sosyalist Parti, Pasok,    Irak Komunist Partisi ve  Kürdistan Komunist Partisi   gibi   partilerin  içinde   geçmişte  yöneticilik yapan ve  hala da  aktif  olan  bir  çok kadro      Nawşirwan'ı  sevmiyor.  Bunun  nedeni ise    Güney Kürdistan'da   partiler arasındaki  iç  çatışmalar ve Nawşirwan'ın    bu çatışmalarda   oynadığı   söylenen  roldür.   Yine  bu  çevrelerinin   büyük bir çoğunluğu  Nawşirwan'ın    yolsuzluklara  bulaşmayan   ender   tek tük   yönetici  kadrolardan  biri olduğu   yönünde  düşünceleri var.   Nawşirwan  Mustafa ise  bu suçlamalara  karşı   „geçmişinin arkasında  duruyor ve  yaptıklarının  hepsini  sahipleniyor“  gibi bir pozisyon  çiziyor.   Nawşirwan Mustafa   1994  çatışmalarına  ilişkin  3  gün   peş peşe    Sbeiy   Web  Sayfasında   anılarını  yayınlamaya başladı. Fakat,    gelen baskı yüzünden  olacak      yayınlanan bölümleri  yayından kaldırdı ve  devamını  getirmedi.  Ben   Nawşirwan'ın  yayından  kaldırdığı      sözkonusu  yazı  kopyaladım.  Çok  enteresan  bilgileri içeriyor.  Fakat,  Güney  Kürdleri  bir gün  mutlaka    tarihimizin     o  kara sayfalarını açmalılar ve  ciddi bir  muhasebesini  yapmalılar.   O  kara  sayfaları  kapatarak      hiç  bir şey  olmamış  gibi  davranmak   Kürdlere bir şey kazandırmaz.  Bu çatışmaların   bir daha   olmaması için   o dosyaların  mutlaka  açılması  gerekiyor.  İran'ın, Türkiye'nin , Irak'ın ve Suriye'nin   bu çatışmalarda      nasıl rol  aldıklarını  ve  onbinlerce   Kürd  gencinin   niçin  öldüğünü  bilince  çıkarmamak gerekir.   Yine  konumuza  dönelim.   25  Temmuz  sonra    Goran  Hareketini   bir çok siyasal  gözlemci  mercek  altına aldı.   Çünkü,  bu hareket   bir parti değil...  Ne  merkez  komitesi var ve nede  politbürosu..   Hiç bir kongrede  yapmadı.   Nasıl  bir  siyasal   yapı  olacağı  konusundada    tartışmalar var.   Goran  Hareketinin  bir  çok  önde  gelen  yöneticisi    yaptıkları açıklamalarda „ biz  alışa gelen    parti modelini  oluşturmayacağız“  diyorlar.   Birde     „farklı ideolojilerin ve yapıların  kendilerini ifade  edecekleri bir şemsiye“den söz ediyorlar.   Bir  çok siyasal  gözlemci    Goran'ın    7 Mart    Irak   Parlamentosu  Seçimlerinde  alacağı    oylara  göre    sağlıklı  bir değerlendirme   yapabileceklerini söylüyorlardı.  border=1>   Bazı  çevreler    „Goran'ın    25  Temmuz'da   aldığı  oyların  gecici bir  ruzgar  olduğunu“  söylüyordu.  Fakat bu  seçimdede  görüldüğü kadar  Goran  oylarını  yitireceğine    daha da  artırmışa  benziyor.   Goran   Hareketi'in   25  Temmuzda   Kürdistan Parlamentosuna   gönderdiği   25   milletvekilinin     hiç birinin   Kürdistan  siyasal yaşamında   önemli bir  rolü yoktu.   Hepsi    genç, eğitimli ve  yeni simalar.   Irak   Parlamentosuna   gönderilmek  istenen adaylarında   durumu  pek diğerlerinden farklı değildir.   İsimlerine ve  fotoraflarına baktığım  zaman  bir  kaç  akademisyen hariç     kimseyi  tanımadım.   Zaten  Goran'ın  seçimlere  girdiği  8 vilayetin  liste başları    bağımsız  şahsiyetlerdir.   Görünen   o  ki   Goran  bu  iki  seçimle  birlikte     Kürdistan  siyasal  yaşamına   yeni simalar kazandı.     Siyasal  yaşamın  kenarında  olan  bir dizi  kadroyu  siyasal    yaşamın  merkezine  çekti.  Nawşirwan  Mustafa'nında   içinde  olduğu   Goran  çekirdek  kadrosu  iki  seçime de  girmedi.  Acaba bu  kadro    perde  arkasında   durarak    Bağdat ve  Hewler      Goran  Fraksiyonlarının    faaliyetlerine    kumanda mı edecekler?  Yoksa   işi  seçilmişlere mi bırakacaklar?   Bunu  süreç  içinde  göreceğiz.   Kendileri  yıllarca    KDP ve YNK  politbürolarının   Hükümet ve  Parlamento adına   kararlar aldıkların    söylüyüp  eleştiriyorlardı.   Acaba  kendileri „seçilmemiş politbüro“   olarak mı bu  görevi üstlenecekler?   Bunu  görmek  için zamana  ihtiyaç var.   Güney  Kürdistan  siyasal  yaşamına  damgasını vuran   mevcut olan   kazanımların  mimarı  konumunda  olan    KDP ve YNK  iktidarına   karşı   opozisyona  geçen   bir  „şirketin“   kısa  bir süre  içinde   bu kadar  kitleyi  seferber  etmesinin  ciddi  bir  irdelemesi ve  analizi gerekiyor.  Özellikle    binlerce   bağımsız kadroya rağmen   bir dernekte  bile  birlikte  çalışma imkanı  olmayan   Kuzey  Kürdlerinin   bu tecrubeyi   incelemeleri  gerekir.   Sonuçta  Goran  Hareketi  Kürd  toplumunun bir  ürünüdür ve bizlerin  bu tecrübede  öğreneceğimiz  çok şey var.  Bu  konuda  Kuzey Kürd  akademisyenlerin  üzerine  ciddi bir görev  düşüyor..   Çünkü,  bizim siyasiler  „destekleme ve karşı olma“  perspektifleriyle   yaklaştıklarından  dolayı  esasın    kaybolmasına  neden  oluyorlar.  Ayrıca  bizim  siyasilerin  „küçük siyasi hesapları“ da  buna  el vermiyor.    Bu seçim boyunca  gösterdikleri tavır   bu  söylediklerimi doğruluyor.   25  Temmuz 2009  Kürdistan  Parlamentosu  seçimleri ve 7 Mart 2010  Irak  seçimleri esnasında    Goran'ın     seçim  programlarını  okudum ve    propaganda    mekanizmalarını  takip ettim.  Nawşirwan  Mustafa  bu seçimler esnasında   motor  görevini  gördü.  Son    seçim  propagandası  22  gün ile  sınırlıydı.    Bu  süreç  içinde     Güney Kürdlerinin   temel sorunları üzerine  Nawşirwan  onlarca  konuşma  yaptı ve  hepsi   yazılı olarak  yayınlandı.   Özetlemeye  çalışırsak:   1)Seçim  Programlarını yayınladılar,   2) Irak  Parlamentosuna  gidecek   Goran Parlamenterlerinin nelere  dikkat edecekleri ve neleri  yapmaları  gerektiği konusunda   uzun   bir  yol  haritası,  3) Kerkük ve   diğer   işgal altındaki  Kürdistan    toprakları meselesinde  Goran'ın tavrı,  4) Merkezi  Hükümet  ile    Kürdistan Hükümetinin   yetkileri sorunu,    5)Peşmergelerin  durumu, Petrol yasası,   Irak   Büyükelçiliklerinde   Kürdistan Bölgesi  Temsilcilikleri meselesi,   6) Kürd  dilinin   federal  kurumlarda   resmi  dil olarak kullanılması,  7) Seçim esnasında  asayiş, polis ve  peşmergelerin  tavrı üzerine,   8)Seçim sandıklarının başında  görevlilere  çağrı,  9) Güney Kürdistan   farklı  şehirlerinin   halkına  özel çağrılar,   10) Kürdistan'da  bulunan  farklı  etnik ve  dinsel yapılara çağrı,   Bu liste  daha da   uzatılabilinir.  border=1>    Ayrıca     Kürdistan Parlamentosuna   seçilen  Goran milletvekillerinin   bir kaç aylık  çalışmalarını    halka  sundular.  Kürdistan  Parlamentosunda  son  bütçe  tartışmaları esnasında    Goran  Fraksiyonun  tutumunu ve söylediklerini  hem canlı ve hem de  resimli ve yazılı bir şekilde    kamuoyuna  sundular.   Güney Kürdleri   Kürdistan Parlamentosunun  oluşumundan bu yana   ilk defa böyle   bütçeye ilişkin  böyle  bir tartışmaya   tanık oldular.   Goran  çevresi    Kürdistan Parlamentosundaki  Gorancıların   bu  tutumunu    Bağdat'ta  da    tekrarlayacaklarına  dair  halka  söz veriler.   Ayrıca   halka      hiç bir şeyi  kapalı  kapılar  arkasında  yapmayacaklarını ve    gelişmeleri  halka aktaracaklarını   söylediler.   Sanıyorum  bu propaganda  etkili oldu.  Yapılan  tahminlere  göre   Goran Hareketi    KDP'den sonra   Güney'de    ikinci  güç   durumuna  yükseldi.(Daha net bir şey söylemek için  seçim  sonuçlarını beklemek lazım)    Sonuç  olarak  Goran  Hareketinin    gerçekleştirdiği  bu çıkışta,  Suleymaniye  özgüllüğünün yanında  Nawşirwan'ın     ciddi bir  rolü oldu.  Nawşirwan,    Kürdistan  dört  parçasında  var  olan  lider  kadroları  içinde    askeri, siyasi  ve akademik  çalışmaları  kendisinde  birleştiren        çok  ender  bir  pozisyonda  bulunuyor.   Mesela  ben  onun  sahte bir  isimle   yazdığı „Kürd ve Acem  Tarihi“,    „ Kürdistan Cumhuriyeti(Mehabad)“ni   Cumhuriyet'in  basınından  itibaren incelemesini,    Anılarını ve  Kürd  Klasik  şairleri  üzerine yazdığı   eserlerini     okuduğum zaman   şaşırmıştım..  Çünkü,  pratik faaliyetler    genellikle  siyasal kadroları boğar..   Nawşirwan  var  olan  tüm  birikimini  bu  oluşumu   hayata geçirmek  için  kullandı.     O,  Kürd  toplumunu ve Kürd siyasal kadrolarını  yakından  tanıyor.   Biraz  mesele „40  kişiyiz  ve hepimiz bir birimizi tanıyoruz „   hikayesi  gibi.   Nawşirwan   bu  oluşum  ile  bir  şemsiye açtı ve yüzbinlerce  Kürd  bu şemsiye altında   toplandı.   Yarın  nasıl    olacak   şimdiden  bir şeyler  söylemek  zor.   Verilen  sözler var..   Ve    birde  hakem   pozisyonda  olan  Kürd  halkı..   Beklemek ve  görmek  gerekir.   Silav   Aso Zagrosi

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.