Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 3 October 2008

Ergenekon'da bir 'Çapan'oğlu

Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ın Ergenekon ile yakınlığı geçmişe dayanıyor. Çapan'ın Asuman Özcan isimli militanla yakın ilişkide olduğu belirtiliyor. Özcan'ın evinde ise Başbakan'a yönelik suikast planları çıkmıştı.

--------------------------------------------------------------------------------

Türkiye 20 Ekim'de başlayacak Ergenekon davasını beklerken, bir yandan da soruşturma kapsamındaki gözaltılar devam ediyor. Geçen hafta gerçekleşen son dalgada gözaltına alınan bazı ünlü isimler dikkat çekiyor. Bunlardan gazeteci Tuncay Özkan, ’terör örgütü üyesi' olmakla suçlanıyor. İstanbul Emniyeti'nin eski Organize Şuçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan‚ Ergenekon'la ilgili delilleri yok etmek, Nesim Malki cinayetinin kilit ismi Erol Erkohen'i 5 milyon dolar karşılığında yurtdışına kaçırmak gibi suçlamaların muhatabı. Diğer zanlı Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ın ise belirli bir suçtan ziyade Ergenekon terör örgütü sanıkları ile olan ilişkisi ve yine Ergenekon'un kullandığı örgütlerden DHKP-C ile olan yakın temasından dolayı alındığı belirtiliyor.

Dağıstan kökenli, Kars doğumlu ve kökleri Teşkilat-ı Mahsusa'ya kadar uzanan Gürbüz Çapan ile ilgili başka ayrıntılar da var. Mevcut Ergenekon İddianamesi'nde Çapan'ın adını Dev-Sol mensubu olan gizli tanık Dilovası telaffuz ediyor. Gizli tanık, Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi etrafında dönen olayları anlatırken ilginç bir bağlantı kuruyor. Dilovası'na göre, kooperatifi bir dönem Veli Küçük, Hadi Özcan, Kürşat Yılmaz, Ahmet Tekin Baykal, Emin Alkılıç ve Dev-Yol'cu Mehmet Terzioğlu yönetiyordu. Terzioğlu İstanbul'da Dev-Yol davasında yargılanıp cezaevinde yatmış birisi. Dilovası, bu kişilerin o dönemde bölgede başka kooperatiflere izin vermedikleri ve iş yaptırmadıklarını anlatıyor. Kooperatifin en etkili isimleri olarak Veli Küçük, Mehmet Terzioğlu ve DHKP-C'nin ölen lideri Dursun Karataş'ın adı geçiyor. Mehmet Terzioğlu'nun aynı zamanda müteahhitlik yaptığını anlatan Dilovası, bu kişiler ile Çapan'ın ilişkisini şöyle aktarıyor: “Gürbüz Çapan Esenyurt Belediye Başkanı olduğunda belediyenin büyük inşaat işlerini Mehmet Terzioğlu'na verdi. Çapan Dev-Yol'cuydu, bu nedenle ihaleleri Terzioğlu'na verdi. Daha sonra kendisi zengin oldu. Bir ara Cumhuriyet Gazetesi'nin ortağı olduğu biliniyor.“

Eregenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Veli Küçük, Ümit Oğuztan, Doğu Perinçek ve Adnan Akfırat'a ait dokümanlarda ele geçirilen ’ULUSAL MEDYA 2001 İSTANBUL - ARALIK 2000' isimli belgede de Çapan'ın adı sıkça geçiyor. Hatta Çapan bu stratejide ’en önemli aktör konumunda. Belge içeriğinden, Cumhuriyet Gazetesi'nin Ulusal Medya'nın merkez üssü olarak seçildiği, Çapan'ın operasyonun içinde yer almayı kabul ettiği ve elindeki Cumhuriyet Gazetesi hisselerini karşılıksız devrettiği anlaşılıyor. Söz konusu belgenin ’yöntem' kısmında ’amaç belirli ve nettir' ifadesinden sonra “Yöntem amaca uygun olarak programlanmış olup uygulama safhasına geçilmiştir.“ cümlesi kullanılıyor. Aynı belgede, “Buna göre Sayın Gürbüz Çapan'a yapılan öneri net ve anlaşılır olarak intikal ettirilerek soruldu.“ denilerek şu diyaloğa yer veriliyor:

-Cumhuriyet Gazetesi, Ulusal Medya'nın merkez üssü olarak seçilmiştir, bu operasyon içinde yer almayı kabul ediyor musunuz?

Çapan: Evet.

-Hisselerinizi parasız olarak devretmeyi kabul ediyor musunuz?

Çapan: Evet.

-Gereğinde para bularak desteğinizi sonuna değin sürdürmeyi kabul ediyor musunuz?

Çapan: Evet.

Bu görüşmenin sonucu belgede şöyle açıklanıyor: “Sayın Gürbüz Çapan'ın Ulusal Medya Merkez Üssü oluşumuna özveriyle katkıda bulunmada içtenlikli olduğu kesinlik kazanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda yüzde 10 halka açılım hissesi, yüzde 10 İlhan Selçuk Vakfı hissesi çıktıktan sonra kalan yüzde 80 ya da yüzde 90 hissenin en az yüzde 51 hissenin tarafımızın aidiyetine geçmesi kararlaştırılmıştır.“ Belgenin ’uygulama' bölümünde ise Gürbüz Çapan'ın hisselerinin bir bölümünün Kemal Özden ile Ümit Ülgen'e devredilmesi isteniyor. Çapan'ın aktaracağı 1,5 milyon dolar ile Kemal Özden ile Ümit Ülgen'in 375 bin dolar sermaye ödemeleri gerçekleştikten sonra geriye kalan 750 bin dolarlık bakiyenin de içeri teslim edilmesi öngörülüyor.

Cumhuriyet Gazetesi olayı Ergenekon'un kara kutusu olarak nitelendirilen Tuncay Güney'in 2001 yılında verdiği ifadeye de yansıyor: “Veli Paşa Cumhuriyet'i almak için Gürbüz Çapan'la görüşülmesi talimatı verdi. Ve ’yukarının emri var dersiniz' dedi. Bunun üzerine Doğu Perinçek'e gittim, yukarının emri olduğunu, Veli Paşa'nın böyle söylediğini anlatarak Gürbüz Çapan'la bu konuyu görüşmesini söyledim. İlerleyen günlerde İlhan Selçuk'un da ’ekarte edilmesi' konuşuluyordu. Gazetenin alınması için Ulusal Sanayiciler İş Adamları Derneği Başkanı Kemal Özden isimli şahıstan 3 milyon dolar para alınmasını görüştük. Gürbüz Çapan ve Kemal Özden ile görüşüldü.“ Güney, Ulusalcı Sanayiciler İş Adamları Derneği'nin daveti ile Çırağan Sarayı'nda kapalı kapılar ardında bu konuyu 10 kişilik elit bir iş adamı grubunun görüştüğünü de söylüyor.

Güney, daha sonra konuyla ilgili olarak ENKA tesislerinde Veli Küçük, Gürbüz Çapan, Ferit İlsever, Kemal Özden ve Esenyurt bloklarını yapan müteahhit Ümit Ülgen'in birlikte yemek yediklerini ve hisseler konusunda görüştüklerini aktarıyor. Bu görüşmede Cumhuriyet Gazetesi'nin başına Mete Akyol, Gelirler Giderler Müdürlüğü'ne Ümit Ülgen ve Kemal Özden'in getirileceği, içerideki kadrolaşmayı da Doğu Perinçek ile Mete Akyol'un yapacağı kararlaştırılıyor.

GÜRBÜZ ÇAPAN'IN DHKP-C İLE İLİŞKİSİ

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Veli Küçük ile irtibatlı olan Gürbüz Çapan'ın Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) terör örgütü mensuplarıyla ilişki içerisinde olduğu ve onlara maddi yardımda bulunduğu da kayıtlara geçmiş durumda. Ergenkon dosyası içinde mütalaa edilecek olan bu bilgiler Çapan'ın gözaltına alınma sebebini daha net ortaya çıkarıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı örgütün dış faaliyetlerini incelemek üzere 17 Ekim 2005 tarihinde Hollanda Kraliyeti Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nden yardım talebinde bulunuyor. Bu makam DHKP-C ile ilgili elindeki bilgileri 10 Ekim 2006'da savcılığa teslim ediyor. Bu kayıt ve dokümanlar içerisinde Gürbüz Çapan ile ilgili detaylı bilgilere yer veriliyor. İmam Fidan isimli bir örgüt mensubu 2002 yılında üstlerine sunduğu raporda, Çapan'ın Diyarbakır'da Dev-Genç faaliyetleri içerisinde bulunduğunu belirtip, DHKP-C için Esenyurt'ta 100 konutluk arsa yeri verdiğini kaydediyor. Aynı yıl Yenge kod isimli Behiç Aşçı'nın hazırladığı raporda da Çapan ile konuşup birikmiş üç aylık kiraları için para isteyeceklerini aktarıyor.

DHKP-C militanları Ankara'daki eylemleri için Çapan'dan otobüs istiyor. 10 Şubat 2001'de Muzaffer kod adlı Tekin Tangün otobüs olayını detaylarıyla anlatıyor: “Bugün Gürbüz Çapan'ın yanına gittim. Barış Yıldırım'ın kitabını götürdüm. Otobüs için 400 milyon lira aldık. Basın açıklaması için CHP il yönetiminden yer istediğimizi söyledim. ’Bilmiyor musunuz, faşistleri getiriyorlar, bizi ihbar ediyorlar; etkinliğimiz yok parti içinde' dedi. Ona bilgilendirme toplantısı yapmayı düşündüğümüzü, daha önceki görüşmemizde de söylemiştik. Fehmi Işıklar'ın da bu bilgilendirme toplantısıyla ilgilendiğini söyledi. ’Onu arayabilirsiniz' dedi. Ayrıca Oral Çalışlar'la konuştuğunu, onunla da konuşabileceğimizi söyledi. Ben, ’zaten görüşüyoruz onunla' dedim. Ayrıca iç çamaşırı, çorap, eşofman istedim, başkan yardımcısı Bedri'nin ilgileneceğini, pazartesi kendisini aramamızı söyledi.“

Yine Behiç Aşçı'nın yazdığı bir raporda, Çapan'ın cezaevinde DHKP-C terör örgütü mensuplarıyla Belgin Oflazoğlu vasıtasıyla ilişkiye geçerek her türlü yardım yapma konusunda taahhütte bulunduğu belirtiliyor. Bu sözün hemen akabinde (23 Ağustos 2002) Çapan, cezaevindeki örgüt mensupları için 300 milyon lira gönderiyor.

HAVALANDIRMA DUVARINI DELMİŞLER

21 Eylül 2002 tarihinde terörist Hayriye Gündüz tarafından yazılan raporda Gürbüz Çapan ile örgütün nasıl irtibata geçtiği uzun uzadıya anlatılıyor:

“Ondan önce Gürbüz Çapan'la yürüttüğümüz ilişkiyi, neden ve nasıl ilişkiye geçtiğimizi değerlendirmek istiyorum. Buralarda kalan arkadaşların, düzenli ve programlı olmasa da bir ilişkisi vardı. Ben o ilişkileri toparlayıp merkezileştirecektim. B-4'te gelirken Asuman ile bu şekilde konuşmuş ve buna yönelik bir program çıkarmıştık. Buna göre, hapishane için gerekli ihtiyaçları öncelikle telefon, sonra para, ilaç, kitap vb. dışarısı içinse lojistik destek. Dışarıda kullanabileceğimiz ev, işyeri vb. Adlilerle ilişki içinde komite şeklinde çalıştık. Komite Asuman, Remziye ve benden oluşuyordu. Komitenin sorumlusu Asuman'dı.

“...Gürbüz Çapan ile bu program dahilinde ilişkiye geçtik. Ben B-4'e geçtiğimde notlarla yürütülen bir ilişki vardı. Asuman ve Remziye notlaşıyordu. Ben B-4'e geçtikten sonra havalandırma duvarında delik açtık. Ondan sonra düzenli bir ilişkimiz oldu. Gürbüz Çapan'ın olduğu hücrede 5 kişi vardı; Hayyam Garipoğlu, kardeşleri Niman, Nide, Habil ve Gürbüz Çapan. Giderek B-7'de Niman ve Gürbüz Çapan'a ağırlık vermeye başladık. Çapan ile birbirimizi yakından tanıdıkça ilişkilerimiz gelişti. O bizi tanıdıkça güvenmeye başladı. İdeolojik-politik olarak bizi tanıyordu zaten. Niman ise 1980 öncesi devrimcilerin çevresinde bulunmuş. Onunla ilişkilerimizi sıklaştırmamızın nedeni bu özelliği değildi. Meraklı ve öğrenmeye açıktı. Makina ve kimya konusunda çalışma ve araştırması vardı. Bu nedenle silah ve patlayıcıları (basit maddelerden patlayıcı yapımı) çok iyi biliyordu. Bize teknik bilgi ve birikimiyle yardımcı olabilirdi.“

Daha sonra Hayyam Garipoğlu ve kardeşleri tahliye olunca örgüt kadınları ile Gürbüz Çapan baş başa kalır. Hayriye Gündüz devamında şunları aktarıyor: “Onunla da aynı şekilde Remziye ile birlikte konuşuyorduk. Bazen sadece Remziye konuşuyordu. Bizim dışımızda Gürbüz Çapan ile Asuman notlaşıyordu. Zaman zaman yazışıyorlardı. Asuman birkaç kez de Hayyam Garipoğlu'na yazmıştı. Gelen ve giden notları Remziye iletiyordu. Asuman'ın Çapan'a iletmesini istediği özel not ya da sormasını istediği şeyler oluyordu. Asuman ile Çapan arasında karşılıklı notlar gidip geliyordu. Gürbüz Çapan ile ilişki tahliye oluncaya kadar bu biçimde devam etti.“ Remziye Yaşar da bu ilişkilerin hepsini doğular nitelikte başka bir rapor hazırlıyor.

23 Eylül 2002 tarihinde Yasemin İlter (Okuyucu) isimli militan tarafından yazılan raporda ise Gürbüz Çapan ile DHKP-C içinde sorumlu düzeyde faaliyet yürüten Asuman Özcan arasında gizli bir birliktelik olduğu belirtiliyor. Ayrıca Çapan'ın örgütü yönlendirdiği anlatılıyor.

28 Haziran 2003'te Senem kod adlı Gülezar Kesici'nin yazdığı Necla Can isimli DHKP-C militanının özgeçmiş bilgisinde de Çapan'a yer veriliyor. Bu raporda Çapan'ın Dursun Karataş'ı tanıdığı ve geçmişte birlikte oldukları yazılıyor. Militanların anlatımlarında örgütün bir kolu olan TAYAD için bile Çapan'dan para istendiği belirtiliyor. Hatta Çapan ile örgüt mensuplarının Kartal Cezaevi'nin duvarından delik açarak militanlarla buluştuğu ve her türlü yardımı sağladığı aktarılıyor. Telefon, para, ilaç, kitap gibi malzemeler Çapan üzerinden örgüt militanlarına aktarılıyordu.

ÇAPAN'IN İLİŞKİDE OLDUĞU ASUMAN'IN EVİNDE BAŞBAKAN'A SÜİKAT PLANI ÇIKTI

Gürbüz Çapan ile gizli birliktelik yaşayan DHKP-C terör örgütü üst düzey sorumlusu Asuman Özcan (Akça) 15 Şubat 2008 tarihinde İstanbul Emniyeti'nin yaptığı operasyonda gözaltına alınıyor. Asuman'a ait materyaller üzerinde yapılan incelemede Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Üsküdar'daki evinin detaylı krokisi ve şifrelenmiş eylem istihbaratları ele geçiriliyor. Asuman Özcan çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp cezaevine konuluyor. Ergenekon ile DHKP-C bağlantısı ve Gürbüz Çapan ile ilişkiler henüz tam olarak aydınlatılmamış olsa da ciddi bir bağın olduğu şimdiden ortaya çıkmış durumda.

ERGENEKON'UN ’BİR NUMARASI'

Ergenekon terör örgütüne yönelik operasyonlar dalga dalga devam ediyor. Aslında her gözaltı ve tutuklama birer dalga değil daha çok birbirinin tamamlayıcısı niteliğinde operasyonları içeriyor. Soruşturmayı yürüten Savcı Zekeriya Öz, delil toplama ve belge takibatı için belirli aralıklarla operasyonlara izin veriyor. İddiaya göre, operasyonlar daha devam edecek. Sırada örgüte maddi destek sağlayan iş adamları ve siyasetçilerin olduğu ileri sürülüyor. Buna ilaveten devletin değişik organlarında üst düzey görevler almış emekli kişiler de var. Bunların arasında mevcut Ergenekon şeması içinde adı henüz netleşmeyen ’bir numara' da geçiyor. Savcının ’bir numara' için yeterli delilleri toplaması hâlinde bu kişiyi alabileceği söyleniyor. 70-75 yaşlarında olduğu tahmin edilen ’bir numara'nın emekli bir asker olduğu noktasında titizlikle duruluyor. Savcı Öz'ün Ergenekon iddianamesinde geçen ve Zihni Çakır'ın tarif ettiği sarı saçlı kişinin ’bir numara' olmadığını tespit ettiği belirtiliyor. ’Bir numara' için deliller toplanmaya devam ederken bu isimlendirmenin aslında sadece bir kod olduğu ve değişik zamanlarda farklı kişilerce kullanıldığı da ileri sürülüyor. Diğer bir iddia ise kamuoyuna yansıdığı şekliyle örgüt şemasında yer alan ’bir numara'nın genel manada Ergenekon yapılanmasında ’bir numara' olmadığı yönünde. Zaten ortaya çıkan şema Ergenekon'un tamamını kapsamıyor. Örgütün katman katman olduğu ve henüz diğer katmanlara geçilmediği de ileri sürülen iddialar arasında. Dergimizin 709'uncu sayısında yer alan ’Ergenekon katman katman' çözülecek haberi bu manada önemli ipuçları veriyor.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.