ABD'de iki Başkan adayı var artık. Biri Barack Hüseyin Obama; diğeri John McCain...
McCain hem ’şahin' hem de ’daha bir yüzyıl Irak'tan çıkmayacağını' açık açık söyleyen, eski Vietnam savaşı ’gazisi', Kuzey Vietnam hapishanelerinde dört buçuk yıl yatmış, 72 yaşında..
Barack Hüseyin Obama'ysa uzun bi süre ABD'nin Irak'tan çekilmesi gerektiğini, İran'la sorunlarınsa salt masa başında başında çözülebileceğini söyledi..
Bu da yalnız ABD'de değil hemen hemen dünyanın her yerinde insanlara umut verdi.
Ortadoğu bi barut fıçısı; Bush hem bu bölgeyi hem de dünyayı cayır cayır yakmak için elinden geleni yaptı..
Biraz bu yüzden biraz da daha 40 yıl öncesine değin ABD'de ikinci sınıf vatandaş sayılan, siyah ırktan birini, hem de İslam dinini anlayan, Kuran'ı okumuş bi kişinin Beyaz Saray'a oturabilecek olması bütün dünya için bir umut...du!
Taa ki Obama geçen gün, Amerikan-İsrail Toplumsal Gelişmeler Komitesi'nde konuşuncaya değin.
’İran'ın nükleer silah sahibi olmaması için elimden geleni yapacağım! Elimden geleni derken... Buna bir sınır koymuyorum!' dedi ve dakikalarca ayakta alkışlandı. ’Her fırsatta ve her yerde İsrail'in kendini savunması için çalışacağım.'
Obama'nın bu konuşmasının hemen ardından İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin yönettiği Ordu Radyosu, ’hem Başkan Bush hem de Başkan Yardımcısı Cheney, İran'a yönelik askeri harekata başlamanın zamanı geldiğine inanıyor..'dedi ve bu haberini Bush'a ’çok yakın bir kaynağa' dayandırdı. Bu arada Jerusalem Post gazetesinde çıkan bi yoruma göre Bush-Cheney ikilisi İran destekli Hizbullah'ın Lübnan'da dizginleri neredeyse ele geçirmesi sonucu böyle bir karara varmış.
Bush her fırsatta ve her ortamda İran Cumhurbaşkanı'ndan ’virüs' olarak söz eder. Ve ekler: ’Virüsü kökünden kazımak gerek!'
Obama'nın son konuşmasından sonra ABD'deki Musevi lobisinin önde gelenleri ’Hem Bush hem Cheney, Obama'nın bu sözlerini çok beğendi. Zaten Cheney'nin Mart ayında yaptığı Ortadoğu gezisi sırasında, İran'a yönelik saldırının ana hatları konuşuldu..'
Bu arada ABD Hava Kuvvetleri'nin B-2 Ağır Bombardıman uçaklarına ’sığınak delen' adı verilen, 15.000 kiloluk bombaların takıldığı bildiriliyor. Bunlarla İran'ın nükleer tesisleri yerle bir edilecekmiş.
Bu arada İsrailli yetkililer İran'ın 2009 yılında nükleer silaha kavuşacağını anlatmaya başladı herkese. Dahası geçtiğimiz Nisan ayında İsrail, askeri tatbikatlar düzenlemeye başladı. Hem ABD'li hem de İsrailli yetkililer, ABD savaş uçaklarının İran'ı vurmasından sonra bu ülkenin İsrail'e saldıracağına inanıyor. Bu yüzden İsrail'deki hastanelerde de tatbikat yapılıyor sürekli olarak..
ABD Donanmasına ait USS Ross adlı Aegis sınıfı destroyerse, Lübnan açıklarına konuşlandırıldı. Bunun amacı İsrail'i, olası İran füzelerine karşı korumak.
Dr Efraim Sneh, İsrail Savunma Bakanıysa Washington'da yaptığı temaslarda İran'ın çok yakında nükleer silahlara sahip olacağını, bu yüzden bir an önce saldırıya geçilmesi gerektiğini söyledi.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi'nin son kararıyla birlikte Türkiye'nin nasıl da bir siyasi kutuplaşma içine girdiğini görüyoruz. Ancak böylesine sinir ve moral bozucu bir ortamda dahi, içimize dönüp biribirimizle bu itiş kakışı sürdüremeyiz. Hele sine-i millet naralarına hepten kulakları tıkamak zorundayız. Türkiye Okyanus'un ortasında, bir başına yaşayan, küçücük bir ada değil. Yanımız yöremiz yangın yerine döndü dönecek... Türkiye'nin içine kapanarak, başımızı kuma gömerek ve salt iç sorunlarımızla boğuşarak yaşadığımız sürece, geleceği görmemizi engelleyen kalın kara perdeleri yırtamayız.
Emil Zola'nın dediği gibi ’bir ülkenin dış politikası salt askerlere terk edilemez!'
Mal alacaksan ABD Enerji Bakanlığı'ndan alacaksın
Açık arttırmayla mal satmanın amacı elindekini karla birine satmaktır, değil mi? Onun için, örneğin internette e-bay gibi mezat siteleri olağanüstü iş yapar. Herkes malını büyük karlarla birilerine satar.
Ancak ABD Enerji Bakanlığı'nın gerçekten beyinsiz memurları mezat konusundaki bütün kuralları alt üst etmiş. ABD Maliyesi, Enerji Bakanlığı'nın hesaplarına bakınca neler bulmuş neler:
23 Adet damperli kamyon... değeri 448.000 Dolar... satış bedeli 1.70 dolar
Intel Süper Bilgisayar ... değeri 89.000 Dolar... satış bedeli 31.000 dolar.
Petrol Delme techizatı... değeri 3.9 milyon dolar, satış bedeli 248.000 dolar.
Ha unutmadan, bu dünyanın en hızlı süper bilgisayarını ABD Enerji Bakanlığı 31.000 dolara sattıktan sonra, bunun satılmaması gerektiğini, ’hizmete özel' olduğunu keşfediyor ve sattığı kişiden 89.000 dolar ödeyerek geri alıyor!!
Türkiye 50 milyon dolara satıldı
Denizi doldurarak 300 adadan oluşan böylece de yapay bir dünya kuran Duba'li Nakheel Şirketi, Türkiye adasının 50 milyon dolara satıldığını açıkladı.
Şirketin Marka Müdürü Adnan Davud, ’Türkiye'yi temsil eden adayı 50 milyon dolara bir Türk şirketine satttık!' dedi. Alıcı Türk şirketi adaya az sayıda çok lüks villalar yapacakmış ve ’Türkiye'nin keyfini bu villaları alanlar' sürecekmiş. Türkiye adası 54 kilometre karelik bir alana sahip.
Projeler onaylandıktan sonra Türkiye Adasında inşaatlar önümüzdeki yıl başlayacakmış. Adada yaşamsa, 2010'da devreye girecek...
Türkiye'den bu proje için iki şirket davet edilmiş. Bunlardan biri Fettah Tamince. Daha önce Tamince, Nakheel Şirketinin bu yapay dünyasında, İngiltere'nin uğrunda Arjantin'le savaştığı Falkland Adalarını satın almıştı.
Eh n'apalım? Biz gerçek Türkiye'nin keyfini çıkaramıyoruz bi türlü; belki yapay Türkiye'nin keyfini çıkaranlar olur!
Türkiye'de TIP hem harika hem dökülüyor!
Türkiye'de bir yandan hem belki de dünyanın en çağdaş hastaneleri var, ameliyat öncesi ve sonrası bakım git gide kusursuzu yakalamaya uğraşıyor, bir yanda da kimi hastane ya da klinikler sapır sapır dökülüyor.
Geçenlerde Yasemin Hanımın ayak bileği burkuluyor. Müthiş bir ağrı, olağanüstü bir sancı. Hemen İstanbul Ortopedi Merkezi'nin Acil Servisine gidiyor. Doktor koşuyor, röntgen çekiliyor ve... Ayak bileğinde, daha doğrusu tarak kemiğinde kırık görüyor doktor beyimiz. Ve Yasemin Hanım'ın bacağı, dizine kadar alçıya alınıyor! Tabii bu arada yanlış koltuk değneği veriliyor,Yasemin Hanım bunları kullanayım derken az daha yere yuvarlanıyor, Allah'tan annesi son anda koluna girip de kurtarıyor falan falan..
Aradan iki gün geçiyor, Yasemin Hanım annesinin ve arkadaşlarının ’bu tarak kemiği kırığı nalet iştir... Bi doktora daha göster..' ısrarları sonucu kalkıp Dr. Erkal Bilen'e gidiyor. Bundan sonra komedi başlıyor!
Gidiyor.
Erkal Bey soruyor:
’Yasemin Hanım röntgen yanınızda mı?' ’Evet..'
’Görebilir miyim?
Erkal Bey röntgene bakıyor... Bi daha bakıyor...bi daha bakıyor..
’Yasemin Hanım sizin ayağınızda kırık mırık yok..'
’Nasıl yani..?'
Hemen bacak alçıdan çıkarılıyor. Yasemin Hanım yürüyor.. zıplıyor.. hopluyor.. ve inanamıyor..
Doğru İstanbul Ortopedi Merkezi'nin yolunu tutuyor koşa koşa!!
Açıyor ağzını, yumuyor gözünü, yerden göğe kadar haklı olarak!
Merkezin Başhekimi gag guk... Yardımcısı guk gak... Hemşire aman efendim sepet efendim...
Yalnız Yasemin Hanım sapasağlam ayağına kırık teşhisi koyarak bacağının alçıya alınması karşılığı ödediği paraları geri istemeyi unutuyor.
Şimdi ben buradan onun adına istiyorum. Yasemin Hanım'ı arayın, bir kez daha özür dileyin ve haksız yere aldığınız parayı geri ödeyin... Ben bu işi izlemeyi sürdüreceğim... Ta ki Yasemin Hanım, ’tamam özür dilediler, paramı da geri verdiler' deyinceye kadar!!
ABD SONSUZA DEĞİN SINIR KOMŞUMUZDUR!
İngiltere'nin saygın gazetelerinden ’The Independent' ABD'nin, neredeyse sonsuza değin Irak'ı denetim altında tutmaya yönelik, ’gizli bir planı' olduğunu yazmış. George Bush, Irak'ta 50 askeri üs kurulacağını, Irak Hava Sahasının sürekli olarak ABD uçaklarınca denetleneceğini ve Amerikan askerlerine Irak yargı erki katında dokunulmazlık zırhı giydirileceğini söylemiş Pentagon yetkililerine.
Şu sıralar Bağdat'la bu kalıcı anlaşmanın ayrıntıları görüşülüyormuş. Bush, anlaşmanın bir an önce bitirilmesi için çaba harcıyormuş; hedefi ABD'de yapılacak Kasım seçimlerinden önce imzaların atılmasıymış.
Böyle olunca da Bush, Irak'da ’zafer' kazanıldığını ve muzaffer bir başkomutan olduğunu ilan edebilecek kendi halkına!
Ancak, Irak halkı acaba böylesi bir anlaşmayı imzalayacak Maliki ve arkadaşları için neler düşünür? Herhalde ’zafer kazanmış' komutan gibi ayakta alkışlamaz Başbakanı'nı... En hafifinden, ülkesini satanlar safına katar gibi geliyor bana!
OLACAK iŞ Mi?
Adam dünyanın parasını vermiş, Boğaz'a nazır, Aşiyan'da kendine bi mezar yeri satın almış... Sonra teknesi Karadeniz'de batmış, zavallı boğularak ölmüş!
(Sabahattin Erdemli'ye teşekkürler)
08.06.2008
İran alev alev yanacak!