Ana içeriğe atla

Sevgili Şapkalı Merhaba!!(5)

Sevgili Şapkalı,

Ayrıca Bolşevikler, Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus ordusunun saflarında Kürdistan'ın bir çok bölgesini dolaşan Türklere karşı savan ve 1917 yılında Botan Ayaklanmasını gerçekleştiren Kamil Bedirxan ve Abdulrezak Berdirxan'a,(Abdulrezak uzerine yazdığım makaleye bakınız) Şachovski gibi Kürdleri yakından tanıyan insanların tecrübe ve ilişkilerine sahipti. Sonuçta 1914 yılında Simko, Şeyh Abdulselam Barzani ve Seyid Taha Şemzini ile Rus yetkilileri arasında Tiflis görüşmesini gerçekleştiren Kamil Bedirxan gibi bir kadro hala Rusya'da açlık ve yoksulluk içinde yaşıyordu.
Kürdler 1925 ayaklanmasını örgütlemek için harekete geçtikleri zaman, Sovyet Birliği bölgedeki tüm kadrolarını seferber ederek hareketin hazırlığı ve gelişimi hakkında bilgi toplmaya başlıyor.
Cibranli Xalid Bey'in önderliğinde „40 kahraman“( İsmail Hakkı Şawes) tarafından 1922 yılında „Kürdistan İstiklal Komitesi“ gizli bir şekilde kurulduktan sonra resmi olarak Sovyet Birliği ile ilişkiye geçiyorlar.
Cibranlı Xalid Beyin önderliğindeki Azadî örgütü Türk devletiyle nihayi bir hesaplaşma içine girmek için siyasi, örgütsel, askeri, lojistik ve diplomatik hazırlıklar içine girmişti...
O dönem hareketli, diri ve farklı siyasal anlayışlara sahip olsalarda, bağımsız Kürdistan konusunda hemfikir olan Şêx Mahmud, Cibranlı Xalid Bey ve Simko arasında geniş ilişkiler ve mektuplaşmalar vardı... Batı Kürdistan'a yerleşen Kürd ileri gelenleriyle de ilişkiler vardı..
Sovyetler Birliği Komunist Partisi(Bolşevik) Sekreterliği 23.12.1946 tarihinde Kürd Meselesine ilişkin Sovyetlerin çeşitli diplomatik çevrelerine gönderdiği bir talimat var. Tamda Doğu Kürdistan'da Pêşawa Qazi Muhamed önderliğinde Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti gündemdeydi.

SBKP Sekreterliği „Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığının Kürd Sorununa İlişkin Kararı“ anabaşlıklı talimatında Kürdlerle ilişkilerinin tarihçesi hakkında bilgi verirken „Erzurum Komitesi Başkanı Xalid Bey Cibranlı 1922 yılında Bağımsız Kürdistan kurmak amacıyla Sovyetlerden yardımını istedi“ diyor.

Yine aynı belgede başka bilgilerde var. Mesela Yusuf Ziya Bey'inde „İstanbul Kürd Komitesi“ adına hareket ettiğini ve Cibranli Xalid Bey ile Yusuf Ziya'nın Ankara Sovyetler Birliği Büyükelçiliğini ziyaret ettiklerini yazıyor.
Detaylara ilişkin bu bilgileri kontrol etmek lazım. Xalid Bey'in Ankara'ya gidip gitmemesi olayı bizim bu yazı için fazla önemli değil, ama enteresan bir bilgi.. Yusuf Ziya Ankara'da Sovyet Büyükelçisiyle görüşebilir. Çünkü, kendisi o dönem Birinci Meclis'te milletvekiliydi..
Şunun altını çizmek lazım. Yusuf Ziya'nın önderliğindeki „İstanbul Kürd Komitesi“ daha sonra Şehid Cibranlı Xalid önderliğindeki „Azadi“ örgütüne katıldığını biliyoruz. Bu konuda bir hayli belge var.
Bizim için önemli olan husus „Kürdistan İstiklal Komitesi“ Başkanı Şehid Xalid Cibri'nin 1922 yılında Sovyetler Birliği ile partisi adına resmi ilişkiye girmesidir.
Sovyet Konsoloslarının Kürdistan'ın „en teorik ve askeri“ şahsiyeti olarak değerlendirdikleri Cibran Xalid Bey ile ilişkileri en azından 1920'ye dayanıyor.
Xalid Bey'in önderliğindeki „Kürdistan İstiklal Komitesi“ öyle sıradan bir oluşum değil.
Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığına bağlı Ortadoğu Bölümü sekreteri Rosenberg Beyazid, Kars, Mersin ve Erzurum Konsolosluklarına gönderdiği bir telgrafta „öyle görünüyor ki Türkiye Kürdistan'ında bir örgüt Türkiye Kürdlerinin tümünü örgütlemiş ve önderlik ediyor“.... diyor... Bu bilginin doğru olup olmadığını , örgütün yöneticileri hakkında, İngilizlerle ve Şeyh Mahmud ile ilişkileri hakkında detaylı bilgi istiyor.
Sovyetler Birliği Erzurum Konsolosluğu ve Sovyet ajanları Cibranlı Xalid Bey ile sürekli kontakt içindedir. Topladıkları bilgileri düzenli olarak Moskova'ya ve diğer Sovyet Elçiliklerine gönderiyorlar.
Hatta Sovyetler Birliği Ankara Büyükelçisi Aralov 23.Mart 1923 tarihinde Kars'tan gönderdiği bir raporda Erzurum ve Wan'a gittiğini Cibranli Xalid Bey, Şêrwan Şah, Selim Bey ve Hüseyin Paşa ile görüştüğünü yazıyor. Aralov raporunda „diyorlardı ki eğer Kürdler, Türklerin yenildiği Birinci Dünya Savaşı sırasında birlik olsaydılar, 1921'de Türk-Yünan savaşı sırasında Yünanlar Batı Anadolu’nun tamamını almış Ankara yürüyorlardı. Bu ortamda Kürdler devletlerini kurabilirlerdi. Fakat, şimdi dış yardım olmadan olmaz....“ diyorlar.

Aralov bu raporunda „Sovyetleri Birliğinin „ Lozan görüşmeleri esnasında Türklere danışmanlık yaptıklarını ve desteklediklerini“ ittiraf ediyor.
Sovyet arşivinde bu belgeleri Soranca'ya çeviren Dr. Hawrami Aralov hakkında ilginç bir tespitte bulunuyor.
Dr. Hawrami şöyle yazıyor: „Aralov Sovyetlerin Kürd politikasını oluşturanlardan biriydi. Kürdistan'a yapılan geziler Kürdler üzerine toplanan bilgi ve haberler, Kürdlerle Sovyet yetkilileri arasında yapılan görüşmelerin hepsi Türk ırkçılarının hizmetine sunuluyordu...............Aralov'un denetimindeki Sovyet konsoloslukları Kemal'ın(Mustafa Kemal-Aso) ajanları gibi çalıyorlardı“.

Sayın Hawrami'nin bu değerlendirmesi hiç te yabana atılacak bir değerlendirme değildir.
Bundan iki yol önce Şeyh Said'in ölüm yıldönümü vesilesiyle yayınladığım bir makalede Sovyetleri Cibranlı Xalid Bey'in ölümünden sorumlu tutmuştum.
O yazıda şöyle diyordum:

„Kısacası Xalid Bey 4 yıl boyunca Sovyetlerle ilişki halindeydi.. Sovyet yetkilileri Xalid Bey ve faaliyetleri hakkında düzenli rapor tutuyorlardı.. Kürdlerin ayaklanacağına kesin gözüyle bakıyorlardı ve Kemalistlere karşı Kürd ayaklanmasının düşmanıydılar. Xalid Bey gibi bir lideri yok ederek hareketin başsız kalmasını düşünebilirler... Çünkü, Xalid Bey hakkında sürekli rapor tutan Sovyet yetkilileri, ansızın ölüm sessizliğine ve Kürdlere karşı her türlü hakaretleri yağdırmaya başladılar.. Ankara'da yada İstanbul'da tutuklanan bir Türk işçisi yada solcusu hakkında hem Sovyet basınında ve hemde Komintern bültenlerinde yer verilirdi.. Hatta, bir çok defada doğrudan Kemalistlerle ilişkiye geçerek bu insanların durumuna açıklık getirmeye çalışıyorlardı.. Ama, her türlü gelişmelerde haberdar olan Sovyetler Birliği Erzurum'da bulunan Xalid Beyi Türklerin planları konusunda uyarabilirdi, tutuklanmasını boşa çıkarabilirdi.. Yada Cibranlı Xalid Bey yakalandığı zaman yaşamı için bir girişimde bulunabilirdi....
Sonuç olarak, görünen o ki Sovyetler Birliği Kemalistleri Kürd ayaklanması hakkında bilgilendiriyordu...“

Devam edecek

Aso Zagrosi

      Gerek sizin ve gerekse Sayın Aris Arda 1920-1925 dönemine ilişkin çalışmaları Kürt tarihinin çok önemli tarihsel bir dönemecine ışık tutuyor. Şüphesiz Kürtlerin yakın tarihine dair belge ve bilgilerin ortaya çıkarılması kolay bir iş değildir. Türk devletinin arşivleri hala tümüyle kapalıdır. Ortalıkta her tarafa çekilebilen bilgi kirliliği vardır. Türk devletinin yaydığı bilgi kirliliğinin bertaraf edilmesi, Kürt tarihinin belgeler ışında yeniden yazılması gerekmektedir. Kürt siyasi çevrelerinin bu konuda isteksizlikleri ortadadır. Bunun sebeplerinin ayrıca irdelenmesi gerekir.    Ama umuyoruz sizlerinde değerli katkılarıyla, karanlıkta kalan önemli tarihsel dönem aydınlanacaktır. Geçmişin aydınlanması, geleceğimiz açısından hayati önem arz etmektedir. Çalışmalarınızda başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.             Tahsin Sever

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.