Ana içeriğe atla
Submitted by hasanyildirim on 21 June 2009

TC devleti, PKK'ye ajan soktu mu, sokmadı mı gibi gülünç bir tartışma son dönemlerde gündeme damgasını vurdu.
Sahi bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü dememiz gerekmiyor.
Gerçi bu tartışma Apocu denilen kontra çetesinin sokağa salınmasından bu güne vardı. Tartışma bu süreç te, Kürdistan yurtseverleri ile Apocular arasında sürüyordu.
Fakat bu günkü tartışma Apoculuğu sürdürülenlerle ayrılanlar arasında sürmektedir. Bu her iki taraf birbirlerini Türk egemenlik sisteminin ajanları olarak damgalamaktadır.
Sebebsiz değildir. Nedeni var.
Ortada kirli bir teori-pratik var.
30 yılı aşkın süren danışıklı-döğüşlü kirli bir savaş sonucu insan ve tabiatiyla tahrip edilmiş bir millet ve ülke gerçekliği var.
İşlenmiş bir suç var. Şimdi bu işlenmiş suçu eski yol arkadaşları birbirlerinin omuzlarına yükleme kavgasındadırlar.
Şimdi biz kime inanacağız? Bizi bir tarafa bırakın. Savaşın tüm yükünü omuzlamış ve büyük bir bedel vermiş bir halk var. Bu halk, kime inanacaktır? Doğruya ulaşabilecek mi? Ben pek emin değilim. Niye değilim diye sorulacak olursa, derim ki; Öcalan ve ekibi kendi gerçek kimliklerinin halk nezdinde tartışılmaması için her yolu mübah görecekler. Görüyorlarda. Kendi kimliklerini bir başkasının boynuna asmak için her türlü alicengiz oyuna başvuracaklar.
Fakat buna karşın ayrılan kesim oyunu kuralına göre oynamadığı gibi bir zamanlar ortağı olduğu kirli teori-pratiğe doğru isim koymuyorlar. Nedeni açık. İşlenen bir suç var. Ve bunun ortağıdırlar. Bunu ifade etseler kendileride suçlu duruma düşecekler. Öcalan ve ekibi, bunu bildiğinden dolayı, saldırıya geçiyorlar. Suçun birinci derecedeki suçlusu kendileri olsalarda, ayrılan kesimin zaafını bildiklerinden dolayı saldırıyı geçerli yol olarak kullanıyorlar. Haklı olmasalarda beyni rehin alınmış geniş kesimleri buna inandırbiliyorlar.
'Evet doğrudur. Suç işlenmiştir. Bunlar PKK'ye mal edilemez. PKK'ye sızmış çeteler tarafından işlenmiştir' deyip 'suçlu'yu isimleriyle hedef tahtasına oturtabiliyorlar. Ellerindeki güçle bunu geniş kitlelere taşıyabiliyorlar. İkna edebiliyorlar. Buna karşı ayrılan kesim çoğunlukla sessiz kalmayı tercih ediyor. Kimi kişi bazı açıklamalarda bulunsada toplumda yankısı olmuyor. Ki yaptıkları açıklamalar sadece savunmaya yöneliktir.
Öcalan ve ekibinin başından beri hangi misyon sonucu sokağa salındığını söyleyecek cesareti gösteremiyorlar. Bunu kendilerine yediremiyorlar. Yanıldıklarını kabullenemiyorlar. Bir 'özgürlük hareketi'dir nakaratı başını alıp gidiyor. Kendilerini avutup duruyorlar. Fakat ortada işlenmiş bir insanlık suçu var. İç infaz sonucu kendi kabulleriyle binkevir edilmiş 15 bin genç Kürd var. Suçu bir karış özgür vatan olan bu gençleri katledenler kimdir sorusu soruluyor. En geç sorulması gereken bir soruydu. Gerçek failleri ne zaman ortaya çıkar meselesi zaman alsada bu soru tekrar tekrar sorulacaktır.
Sahi bunca tahrifatı yapan PKK içine sızdırılan birkaç ajanın işi miydi?
Peki TC devletinin PKK'ye sızdırdığı ajan/ları kim/lerdir?
Tersindende soruyu sorabilirsiniz.
PKK'ye sızan Kürd yurtseverler kimlerdi?
Bu soruların cevabı yaşanan sürecin bir resminide bize verecektir.
Bana göre ajan/lar belidir. Yaşanan sürecin resmi de nettir. Fakat bunu anlatamadık. Söylediklerimiz 'komplo teorileri' olarak yorumlandı. Ama gel gör ki, süreç bizi haklı çıkardı. Daha önceleri söylediğimiz karşısında bıyık altında gülümseyenler, şu an eski yol arkadaşları tarafından ajan olarak damgalanmaktadır. Daha hala da olup-bittenlerin farkında olmıyanlarda az değildir.
Ergenekon soruşturmasıyla Öcalan ve ekibinin Ergenekonculuğu halk arasında tartışılmaya başlamasıyla Öcalancı cenahta panik başladı. Suçu sırtlarından alıp eski yol arkadaşlarının sırtına yüklemeyi deniyorlar. Öcalancı medyada, “Ergenekon PKK'ye Ajan Sızdırdı mı?“ başlığı altında sekiz gün süren bir yazı dizisiyle saldırıyı başlattı. Kendilerinden ayrılan eski yol arkadaşlarını Ergenekon'un PKK içine sızdırdığı ajanlar olarak kamuoyuna lanse edildi.
Bu saldırı ile Öcalan ve ekibi aklanmaya çalışıldı. Başarılı olurlar mı denilirse, inanmıyanların olduğu kadar inanacak geniş bir kesiminde olacağı kesindir.
Bundan öte Kürd yurtsever çevreleri, konu üstünde anlaştıkları bir tespitten yoksundur. Bir mutabakat sağlanılsaydı Öcalan ve ekibinin maskesini indirmek kolay olurdu. Fakat farklı yaklaşımlar olunca bu da, Öcalan ve ekibinin işini kolaylaştırmaktadır. Savunma durumlarındayken, saldırılarına zemin oluşturmaktadır.
Bu da, Kürd siyasi kadro ve aydınlarının zaafından ileri gelmektedir.
Sokağa salındıklarından bu güne onlardan keramet bekliyenlerin hata, zaaf ve suçudur.
PKK'ye ajan sızdırıldı mı, sızdırıldıyda kimlerdir sorusu anlamsız olduğu kadar hedef şaşırtıcı bir sorudur. PKK'ye ajan sızdırmanın mantığı yoktur. Zaten kendisi sokağa salındığından beri ajan örgütüdür. Başı tescili ajan A. Öcalan'dır.
Kendisinin zaman zaman ve kimi zaman da efendilerinin keza dilendirildiği biliniyor.
Peki buna rağmen MİT, Jitem, Ergenekon vs. devlet birimlerinin PKK'ye ajan sızdırdı mı, sızdırdıysa kimlerdir tartışmasının anlamı nedir dememek lazım.
Ajanlığı ayuka çıkmış Öcalan ve ekibinin geniş kitleler nezdinde tartışılır hale gelip sıkışmalarından ileri geliyor. Siyasi çevre ve aydınlar tarafından bilinmesi ve seslendirilmesi onları pek rahatsız etmiyordu. Fakat bu konunun halk nezdinde tartışma masasına getirilmesi onlar açısında felaketin habercisidir. Şu an ki, panik ve karşı saldırıda bunun nedenidir.
PKK'ye ajan sızdırıldı mı, sızdırılmadı mı sorusu yerine Kürd yurtseverleri PKK'ye bulaştı mı sorusu daha mantıklıdır. En doğru soru da, budur.
Evet!
PKK başından beri bir ajan örgütü olarak kuruldu. Başına tescili ajan A. Öcalan getirildi. Boynuna 'Kürtçülük' yaptası asıldı. Sokağa salındı. Kürdlere 'işte sizin kurtarıcınız' diye dayatıldı. Kendisine bağımsız Kürdistan savunduruldu. Bu işin de, silahla olacağı eklenildi. Silah ta kullanıldı. Fakat silah Kürd milletine karşı kullanıldı. Bu da; 'ajanlaşmış birey ve yapılar' olarak kılıflandı.
Hani davulun sessi uzaktan hoş sedadır. Buna aldanan Kürd yurtseverleri PKK'ye akın etti. Eğer bir sızmadan bahsedilirse; PKK ajan örgütüne Kürd yurtseverleri sızdı. Fakat süreç içinde bunların icabına bakıldı ve hala da bakılmaktadır. PKK ajan örgütüne bulaşmamış kesimden öldürdükleri bir yana içine sızmış 15 bin Kürd'ün tespit edilip infaz edildiği kendi itiraflarıdır. Bu resmi rakamdır. Ben inaniyorum ki, PKK'nin iç infaz yoluyla katlettiği Kürd sayısı açıklanan resmi rakamın çok çok üstündedir.
Şimdi burada soru şudur. Bunun sorumlusu kimdir? Tek tek münferit insanlar elbette tetikçilik yapmıştır, ama sorumlu mekanizma PKK Önderliğidir. Teori ve pratiğidir. Dahası PKK'nin kendisidir. Çünkü A. Öcalan sistemi, 'Kürd kökünü kazıma' üzerine inşa edilimistir. Süreç te yaşananlar Kürd-kıran pratiğidir.
Bunun tek suçlusu A. Öcalan mıdır? Elbette değildir. PKK yapılanmasında şu veya bu kademede yer almış herkestir. A. Öcalan sisteminde yer alıp ta temiz kalmış kadro bulmak belki vardır, ama istisnadır.
Hatırlayın!
İmralı süreciyle birlikte PKK'den ayrılanlar, orta Almanya'da bir toplantı yaptı. Geniş katılımlı bir toplantıydı ve katılanların PKK içinde hatırı sayılır bir geçmişleri vardı. Ne tartıştılar, ne tartışmadılar bir yana, içlerinde önderlik yapacak birini aradılar. İçimizde temiz kalmış biri kamuoyu nezdinde bizi temsil etsin dediler. Herkes herkese baktı. Kim temiz kalmış diye. Temiz birini bulamadılar.
Mesele bu. Anlaşılmıyanda bu.
Bu giz çözülürse PKK'nin niteliğide anlaşılmış olur.
İşte o zaman eski PKK'lilerin, 'bizim PKK'miz', 'A. Öcalan PKK'si' savunusu neymiş yerli yerine oturur.
PKK, 'özgürlük hareketi miydi', yoksa ajan bir örgüt olarak mı kuruldu, PKK'ye ajan mı sızdırıldı, yoksa Kürd yurtseverleri mi bilmeden katıldı meselesinin gündemimizde çıkması ancak o zaman mümkün olur.
Bu vesileyle 20 Haziran 1984 tarihinde PKK ajan örgütü tarafından katledilen Kürd dili, edabiyatı, tarihi ile heşir-neşir olmuş birikimli bir aydın olan Enver Ata'yı saygıyla anıyorum.

20 Haziran 2009

Ben bu yaziya bir deyil binlerce imza atarim. keske kemalist katliamindan kurtulanlarin, kendilerine pasa dedirtenlerin de sizin gibi duz ve gercek ismini verseleridi. Evet gercekten pkk bir Kürd düsmani bir parti olarak piyasaya cikti. Yani Partya Karkeren Kemalistan(PKK). Bakin devlet 30 bin nin katili olarak aciklarken öcalani, aradan bir yil gecmeden Özgür Politika yazdi: bunun 25 biniKurdtüt" diye. Sizin bu yaziniz diyere vesile olasini dilerim Selamlarimi Iletirim Îsmaîl Girikî

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.