بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

IRAK TÜRKMEN CEPHESi ÜZERINE

ASO ZAGROSI

30 Ocak günü Irak ve Kürdistan seçimleri yapıldı. Türkiye Devleti, yıllardan beri Irak ve Güney Kürdistan'da 4 milyon Türkmen'in var olduğunu propagandasını yapıyordu. Seçim sonuçları hâlâ açıklanmamasına rağmen, Türkmen Cephesinin Kerkük'te 25 bin oy aldığı söyleniyor. Biz bu 25 rakamını iki ile çarpsak dahi 50 bin oy eder. Bu oyların azımsanmayacak bir bölümü ise Kerkük'e yerleştirilen Araplara aittir.

Türkmen Cephesi hemen Yüksek Seçim Kuruluna başvurarak, Kerkük'ün iki Kürd mahalesinde yaklaşik olarak 90 bin Kürd seçmenin oylarının iptal edilmesini talep etti.

Türk Devlet yetkilileride yaptıkları çesitli açıklamalarda aynı yönde ifadeler kullandılar..

Türkmen Cephesi kuruluşundan günümüze kadar, Kürdistan Hükümetine, Parlamentosuna, Kürdistan kelimesine hep karıi oldu ve Kürdlerin tüm ulusal ve demokratik taleplerine karıi hep düşmanca davrandı...

Kimdir bu Türkmen Cephesi ?
Ne zaman ve nerede kuruldu?
Amacı nedirı Bu çevrenin Kürdlerle, Araplarla, Amerika ve Türkiye ile ilişkileri nasıl Bu çevre kimlerden oluşuyorı gibi sorular çogaltilabilinir.

1991 yılında Güney Kürdistan'ın Saddamın denetiminden çikip, Kürdlerin hakimiyetine geçmesiyle birlikte Türk Devleti için Pandora kutusu açılmıştı...

Türk Devleti, bir yandan tüm ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkilerini kullarak Güney Kürdistan'ı izole etmeye çalisirken; diğer yandan, alana yönelik düzenli askeri operasyonlar düzenliyordu. Türk ordusu Özgür kürdistan'ın üstünde Demokles'in kalıcı gibi her zaman sallanıp durdu... Ama tüm bu dış saldırılar, çalismalar Türk devletine yetmiyordu.

Özgür kürdistan'da var olan tüm NGO'ler, "Kürd devletinin kuruluşu için alandadır" mantığıyla TC tarafından düşman güçler olarak görülüyordu.... Türkiye bir yandan kendi istihbarat güçleri gizli ve yarı gizli faaliyetler yürütürken, diğer yandan bölgedeki Türkmenleri Truva Atı olarak Kürdlere karıi örgütlemeye ve toparlamaya çalisti..

Türk Devletinin önündeki en büyük handikap, Türkmenlerin 80 yıl boyunca hiç bir siyasal faaliyeti olmamıştı. Ayaklanma sonrası, TC'nin maddi ve manevi yardımıyla bazı Türkmen çevreleri toparlamaya çalistilar. Bunlarında yaptığı ilk iş, Kürdistan Cephesinin Türkmenlere Kürdistan Parlamentosunda ayırdığı kontenjanı reddetmek oldu. Onlara göre, "Kürdistan'dan söz etmek bölücülüktür". Kürdistan Parlamentosunda yer almak var olan Kürd oluşumunu tanımak anlamına gelir. Bundan dolayı, Kürdistan Parlamentosundan ve Kürdistan Hükümetinden uzak durdular....

Kürdistan'da KDP ve YNK arasında iktidar savaşi başladıktan sonra, Türkiye finanse ettiği Türkmen Çevrelerini Kürdistan Hükümetine karıi bir alternatif olarak tek bir çati altında toplamaya karar verdi. ilk önce Ankara'da 1995'in başlarında Gazi Üniversitesi rektörü, Enver Hasanoğlu, Bilkent Üniversitesi rektörü Ali Döğramacı, Riyaz Sarı Kahya ve Ferid Çelebinin katıldığı bir toplantıda Türkmen şurası adlı bir oluşuma gidildi..

Perde arkasındaki Türk devlet yetkililerini saymasak, Prof. ıhsan Doğramacı, bu girişimin en önemli örgütleyicilerinden biriydi...
Bu Türkmen şurasında şu çevreler yer alıyordu:

1)Muzafer Arslan başkanlığındaki Irak Milli Türkmen Partisi,

2) Riyaz Sarı Kahya'nın başinı çektigi, Türkmen Eli Partisi (o zaman ismi Irak Türkmen Birlik Partisiydi),

3)Ferid Çelebi'nin başinı çektigi, Türkmen Bağımsızlar hareketi,

4) Senhan Ahmed Ağa Kesab'ın başinı çektigi, Türkmen Kardeşlik Ocağı,

5)Turhan Ketane'nın başinı çektigi, Irak Türklerinin Kültür ve Dayanışma Ocağı.

Bu çevreler, 1995 Nisanında yaptıkları ortak bir açıklamada Türkmen Cephesini kurduklarını ilan ettiler.

Türkmen Cephesi, kendisini Irak Türkmenlerinin tek olarak lanse etti..

Türkmen Cephesinin Merkezi 1997 yılının sonuna kadar Ankara'daydı. Daha sonra Merkezini Hewlêr'e taşidı. Saddam'ın yıkılmasından sonra, Nisan 2003 tarihinde Türkmen Cephesi Merkezini Kerkük'e taşidı.....

Türk Devleti, Türkmen Cephesini finanse etmek için, milyonlarca dolar harcadı ve hâlâ devam ediyor... Cephe'yi oluşturan kesimler Türkiye'nin kendilerine verdiği paralardan dolayı birbirlerine girmeye başladılar. Irak ve Kürdistan'da korkunç ekonomik sorunlar olmasına rağmen, Türkmen Cephesi her zaman büyük ekonomik imkanlara sahip oldu.... Türkmen Cephesinin fazla kadrosu olmamasına rağmen, onlarca kurum oluşturuldu ve hepsine yüklü paralar aktarılıyordu.

Burada vurgulanması gereken, bir nokta var: Saddam'ın yıkılışına kadar, Türkiye Cephe'nin başina ve yönetimine hep Hewlêr Türkmenlerini getiriyordu. Kerküklü Türkmenleri, hep yönetim organlarında uzak tutmaya çalisiyordu. Bundan dolayı, bir ara Türkmenlerin bu kesimleri arasında silahlı çatismalar oldu. Türkiye hemen olaya el koydu ve Kerküklü Türkmenleri Türkiye'ye gönderdi....

Türkiye'nin Kerküklü Türkmenlerin Cephenin üst kademelerinde yer vermemesinin çesitli nedenleri vardı:

1) Saddam Hüseyin yönetimiyle girdiği ekonomik ilişkiler,

2) Yine Irak rejimiyle girdiği anti Kürd ilişkiler,

3)Hewlêr ve Kerkük Türkmenlerin kendi aralarındaki ekonomik çikarlar yüzünden yaşidıkları sorunlar ve Hewlêrdeki faaliyetlerine verilen zararlardan dolayı böyle bir tercihe gitmişti..

Ama Saddam'ın yıkılmasından sonra Türkiye Kerkük Türkmenlerine oynamaya başladı....

Bu arada şunuda vurgulamak gerekirki, Türkmen Cephesinin kuruluşundan günümüze kadar 6 başkanı oldu. Bazıları para yemiş diye tasfiye ettiler, bazılarının anaları yada akrabaları Kürd olduğundan dolayı tasfiyeye uğradılar....

Türk Devleti, girdiği tüm ilişkilerde, Türkmen Cephesini, Irak Türkmenlerinin biricik temsilcisi olarak empoze etti. KDP ve YNK ile yapılan tüm ikili toplantılarda Türkmen Cephesi temsilcisi de bulunuyordu...

Washington toplantısı sonrası, Ankara toplantılarında yine Türkmen Cephesi vardı. YNK ve KDP arasındaki ateşkesi gözetleme komitesinde yine Türkmen Cephesi vardı.

Saddam'ın yıkılmasından önce, Irak muhalefettinin kümelendiği Irak Ulusal Kongesinin tek Türkmen temsilcisi yine Türkmen Cephesiydi....

Savaş öncesi dönemde,Türkmen Cephesinin var olan tüm kurumlarda yer alması ve toplantılara katılması Türkiye'nın bu yapılanmayı empoze etmesinden kaynaklanıyordu... Türkiye ve Amerikan ilişkileride bu oluşumun salonfähig olmasını kolaylaştırıyordu....

Fakat, Saddam yönetimine karıi savaşta, Türkiye'nin sınırları ABD askerlerine açmamasından sonra, ABD Türkmen Cephesini gözden çikardi.
Bunun gözle görülen dışa yansımalarını şöyle özetleyebiliriz:

1) Saddam sonrası, Bağdat'ta oluşturulan Yönetim Konseyine Türkmen cephesinin istediği birini değil, o zaman bağımsız olan Songul Çabuk getirildi...

2)Kerkük il Meclisine tüm Türkmen çevrelerin ve dinsel gruplarının katılımı sağlandı. Buda Türkmen Cephesinin ve Türkiye'nin rahatsızlığına ve protestolarına neden oldu....

Türkiye, tüm imkanlarını seferber ederek, finanse ettiği Cepheyi Türkmenlerin tek temsilcisi olarak kabul ettirmeye çalisti ama, başaramadı.

Irak ve Kürdistan'da 3 ayrı Türkmen oluşumu ortaya çikti:

1) Türkmen Cephesi şemsiyesi altında toplanan anti Kürd ve turancı kesim,

2) Kendilerini Kürdistani olarak kabul eden ve Kürdistan'ın tüm kurumlarında yer alan Türkmen Partileri

3) şii Türkmenlerin partileri,
Türkmen Cephesi, Saddam rejimine karıi mücadele eden hiç bir güçle sağlıklı bir ilişki geliştiremedi. şii Arapların oluşturdukları El Dawa Partisi ve Irak Islam Devriminin Yüksek Meclisi gibi güçler, şii Türkmenlerle ilişkilerini sürdürüyor ve Türkmen Cephesinin Türkiye ile olan ilişkilerini düşmanca görüyorlar.

Ahmed Çelebi gibi çevreler bu oluşumu "Türk ajanları" olarak görüyorlar.

Kürdler bu çevreyle uzun süre iyi ilişkiler kurmak istemelerine rağmen, bu çevrenin anti Kürd tutumundan ve yıkıcı faaliyetlerinden dolayı bu defteri kapatmışa benziyorlar. Kürd halkı bu çevreyi "Kürdlerin düşmanı" olarak görüyor.

Bu çevrenin şimdi en iyi dostları ve müttefikleri, Kerkük'ü Araplaştırmak için getirilen Arap kolanlarıdır. Bu durum bir dizi Türkmen göçzedeleri de rahatsız etmektedir. Beşir Türkmenlerinin kendi köylerine dönmesi hususunda Türkmen Cephesinin Arap kolonlarıyla beraber hareket etmesi, büyük tepkilere yol açmıştı...

Türkmen Cephesinin eski Baasçılarla olan bu ortaklığı, Türk Devletinin kendisine verdiği misyondan kaynaklanıyor. Türk devletinin Türkmen diye bir sorunu yok.... Bu çevreye, Kürdlere ve Kürd kazanımlarına karıi piyon olarak kullandığından dolayı ihtiyaç duyuyor..

Bir dizi Türkmen Partisi ve oluşumu bu çevreyi, "Türk ajanı" olarak görüyor ve "Türkmenlerin Kürd ve Arap halklarıyla birlikte yaşama zeminini yok etmeye çalisan yabancıların maşası" diye değerlendiriyor.

kaynaklar: Dr. C Qadir, Basera Dergisinden yayınlanan yazı serisi, Y. Goran'ın Bîrî û Hu?yarî tarafından basılan Türkmenlerle ilgili çalismasi, F. Kakayi'nin Türkmenlerle iligili makaleleri ve Asam Araştırma Merkezinin Kerkük ve Türkmenlerle ilgili yazılarından yararlanılmıştır.

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.