Ana içeriğe atla

Şeddadi Kürd Devleti Üzerine Notlar(12)

 Şeddadi Kürd  devleti,      Bizanslarla  yaptığı antlaşma kabul ediyor, fakat    iki güç arasında  düşmanlar  devam ediyor.  Daha  öncede    ifade  ettiğim gibi   Ermenilerin  Ani  Kralığı  yıllar  önce  Bizanslar tarafından    yıkılmış ve  Anı  doğrudan     Bizansların  siyasi ve askeri kadroları  tarafından    yönetiliyordu.  Hatta   Anı  Ermenilerinin  ileri gelenleri   şehri    Bizanslara  değilde   Şeddadi   Kürd devletine   yada    Gürcü  Kralığına   teslim etmeyi dahi   kendi aralarında  ciddi bir şekilde  tartıştığını  biliyoruz.  1063  yılında   Tuğrul Beyin  ölümünden  sonra   yeğeni  Alpaslan   yerine geçiyor.  Alpaslan’ın  ilk işi    Selçukluların  hakimiyet alanını  batıya  doğru  genişletmekti.   Yani   Tuğrul Beyden  geriye  kalan politikaları   sürdürmekti.  Alpaslan  Selçuklu devletinin başına  geçtikten  sonra    Arapların  “Cibal” dedikleri  Kürd bölgelerinin  hükümetleri,  Merwaniler,   Aderbeycan’da  bulunan   Rewadiler ve Arran’da  bulanan  Şeddadi  Kürd  devleti  ona  bağlılıklarını  yenilediler.  1064   yılında   Alpaslan   Ani  şehrinin  üzerine  yürüdüğü zaman,  Aderbeycan ve Arran    gibi    Kürd devletlerinin  bulunduğu  topraklarda  geçerek     Nahçiwan  şehrine  ulaştı.(Dr.  Niştiman, age, sayfa  200)    Tam da   o esnada    Alpaslan’a   Xoy ve  Selmas   adlı   iki  Kürd  şehrinin  isyan  ettiklerini ve  Sultan’a  bağlılıklarını  bildirmediklerini    ilan ettikleri  haberi  geliyor.  Bu esnada  Alpaslan   Ani üzerine yürümeyi  durduruyor,  Xorasanlı bir   komutan  önderliğinde   askerleri  Xoy ve  Selmas     üzerine  gönderiyor.  Selçuklu  ordusunun   bölgeye  gitmesinden sonra  bölge    halkı  Alpaslan’a  bağlılıklarını  bildirmek mecburiyetinden kalıyorlar ve  hatta  Anı  üzerine yapılacak askeri saldılar içinde  Selçuklulara  askeri güç  veriyorlar.    Selçuklu  ordusu  1064  yılında   Bizansların  elinde  bulunan  Anı  şehrinin  üzerine  yürüdüğü  zaman    Şaddadi  Kürd Devleti’nin  Mîr’i  Mîr  Abusuwar    büyük bir askeri güç ile   bu savaşa  katılıyor.    Anı  savaşının  Selçuklularca    kazanılmasından  sonra     Alpaslan  Ani şehrini ve  çevresindeki bir  çok  bölgeyi  Şeddadi  Kürd  devletine  bırakıyor.(İbni El Esiri’den akt, Dr. Niştiman, age  sayfa 201)  Ermeni  tarihçi Vartan’da   Ani seferi  üzerine duruyor, “Sultan  Alpaslan’ın   başında  bulunduğu   180.000   kişilik  ordu ile  Anı  üzerine yürüdüğünü”   yazıyor.  O  döneme  ilişkin   araştırmalar yapan  tarihçilerin   ortak    düşüncesi   Alpaslan’ın  Naxçiwan  şehrine  gelip  yerleşmesi,   Şeddadi ve  Rewadi  Kürd  devletlerinin  kendi  topraklarını   Selçuklulara  kullandırılması,  onlara  bağlılıklarını  bildirdiklerinin  ifadesi  olduğunu    yazıyorlar.  Ani  şehrinin  Bizansların  denetiminde   çıkarılması     pek  kolay  olmadığı  açıktır.   1064  yılında    yapılan  bu savaşa  ilişkin  sadece    islami yazarlar  değil, Bizans ve Ermeni   tarihçilerde  bir hayli   yazmışlar.  Ermeni ve  Bizans  kaynaklardan  bazı  aktarmalar  yapmadan  önce  bir  noktanın  üzerine  dikkat  çekmek istiyorum.  Selçuk  orduları  Ani  savaşına hazırlandığı  zaman,  Nizami  Mülk ve Alpaslan’ın   oğlu  Melik Şah  büyük bir askeri güçle   Dvin Kalesini  kuşatıyorlar. Sıbt İbnu'l-Cevzî'nin "Mir'atu'z-Zamân   adlı eserinde „ Melikşah’ın   orduları  Rewadi Kürdlerin yaşadığı   kaleyi  kuşatarak  kaleyi savunan 30 bin  savaşçıyı öldürdüler ve  50 bin kişiyi esir aldılar”  diyor(age, sayfa 117)  Urfalı  Mateos  Vekayi-namesinde    uzun  uzun    Ani  savaşı   üzerine duruyor ve  şehrin müslümanların  eline geçmesinin  sorumluluğun    Bizanslara  yüklüyor..    Sözü burada   Mateos’a  bırakalım:  “O  gün, şehirde mevcut olan  bin bir  adet  kilisede   ‘messe’ ayinleri icra ediliyordu. Şehir  her taraftan  taş surlarla  çevrili idi  ve Ahuryan nehri(Arpaçay)da   onun etrafını  almıştı.  Şehrin  yalnız  bir tarafında   hemen bir  ok menzili kadar uzakta  alçak  bir  kısım vardı.   Müslümanlar bu tarafı mancınıkla   yıktılar ise  de  günlerce   hücumlar  ettikleri   halde  içeri giremediler.  Bunun üzerine  onlar hücumlarını  gevşetiler.  Fakat  imparator  tarafından   Ermenistan’a  muhafız  tayin edilmiş olan    menfur  Roma  presnleri,  yani  Sembat’ın babası  Bagrat   ve Gürcü  Bagurani’nin  oğlu  Grigor  iç ve yukarı  kaleye  kapanmaya  başladılar. Aynı gün Sultan da  bütün ordusunun   geri çekip  İran’a  dönmeye  hazırlanıyordu.  Şehir halkı bu dinsiz   muhafızların   kaleye kapandıklarını  gördü. Onların  manevi   kuvveti  kırıldı ve hiç bir sebep yokken  herkes  bir tarafa  kaçmaya başladı.  Bütün  şehir  toz    duman ile  kaplandı.”(Urfalı  Mateos Vekayiname, sayfa 119-122) Urfalı  Mateos   uzun  bir şekilde   yaşanan  yenilgiden, Romalı  asker ve yöneticilerin kaşışından   ve  müslümanların  şehirde  yaptıkları  kıyımdan  söz ediyor.  Devam  edecek  Aso  Zagrosi     

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.