Ana içeriğe atla

Şeddadi Kürd Deveti Üzerine Notlar(10)

   Burada  sözü  Urfalı  Mateos’a   bırakalım.    “Bunların   hakimiyetleri zamanında,   İran’ın   zalim ve  menfur  müstebidi  ve  müslümanların    başemiri  olan  Mamlan  asker  toplayıp, kana susamış  bir ejder gibi   hıristiyanlara  karşı  yürüdü  ve her  yeri    mahvetmeye  niyet etti.  Mamlan   muazzam bir  ordu ile   beraber   yürüyüp dağ ve ovaları   askerle  doldurdu.  Yeryüzü  bu  zalimin  korkusundan  sarsıldı.  O,   bir çok   yerleri  kılıç ve ateşle  esaret altına aldı ve  kiliseleri  yaktı.  O,   böylelikle    buraları   Allah’ın  takdisinden    mahrum etti  ve  cenabı  Hakk’a    küfretmiş  oldu.  Bu merhametsiz  canavarın  korkusuna  kapılan   hıristiyanların   dücar  oldukları  katliamı   tasvir etmek   imkan haricindedir.  Çünkü,    onun  zehirle  dolu  öfkesi, acı bir gazab   gibi  hıristiyanlar  üzerine  döküldü.  O,   bu muazzam    ordu ile   beraber   Gürcü Prensi  Küropalat  Davit’in   memleketi  olan    Apahunik   eyaletine geldi.  O,  dindar ve aziz  bir adam olan bu prense   tehdit  dolu  bir mektup yazarak  ‘ Kimse  seni aldatmasın,  ey menfur  ve ihtiyarlıkta  çürümüş  bir adam olan Davit!!    On  yıllık  vergi ile beraber  rehine olarak zadegânın   oğullarını  ve itaat   ettiğine dair    bir yazıyı  bana  göndermesen,  bütün kuvvetimle  üzerine   geleceğim.  O zaman   seni benim  elimden kim kurtarabilecektir? Çünkü,   ey menfur  ihtiyar, seni   en ağır   ızdıraplara  maruz  kılacağım’ dedi.  O, bu suretle, onun  üzerine  şiddetli  tehditler  savuruyordu.  Davit  zalim Mamlan’ın   mektubunu  okuyunca,  bu acı  sözlerden    müteessir  oldu ve mektubu  yere attı.  Ağlıyarak   Allah’a  niyaz  eyleyip  ‘Ey  Allahım    kuvvetini     ortaya çıkar  ve  Rafsak  ile  Asurya’nın   menfur hükümdarı     Senekerim’e  yapmış  olduğunu hatırla, çünkü, o da  aynı sözleri sarfetmişti.  Ey  Allahım   Hazreti  İsa,    sana  inanlardan  yüz çevirme’ diye  dua  etti”   Urafalı  Mateos       hikayesinin devamında   Gürcü  ve Ermeni  güçlerinin    Mamlan’ın  200,000  kişilik  ordusunu yenilgiye  uğratıklarını,  “Mamlan’ın eşini  esir adıklarını...........  bir çok esirle  çok miktarda    altın, gümüş   ganimet  elde ettiklerini,  Zalim  Mamlan’ın   mahçup  bir şekilde   kendi memleketine  geri döndüğünü”    yazıyor. ( Urfalı Mateos, Vekayiname, sayfa 37-39)  Her  ne  kadar     yazar     Mamlan’ın  güçlerini   200.000    diyerek    abartıyorsa da,   Revadi  Kürd  Devletinin      Malazgirt’te   Kürdlere  karşı   yapılan  kıyıma   ve  Malazgirt Camisinin  yakılmasına  tepki  gösterdiği ve  büyük bir   askeri güç ile    bölgeye   girdiği   tarihsel  bir  gerçektir.  Fakat,   Mamlan’ın  bölgeye   girişi tarih   hakkında  farklı  versiyonlar  mevcuttur.  Bazı  tarihçiler  Mamlan’ın  defalarca   bölgeye girdiğini söyluyorlar.  M. Brosset’in    1858   yılında  St. Petersbourg’ta  çevirisini  bastırdığı “ Histoire  de  la Georgie”  adlı   eserdede    Mamlan’ın   Malazgirt’ten dolayı      Ermeni ve Gürcülere  savaş   ilan ettiğini  yazıyor.   M.Brosset:  “Apelhaci’nin   oğlu Aderbeycan Emiri,  Mamlan   yada  Mamlun   Malazgirt  olayını  duyunca     hiddetlendi ve muazam  bir  ordu  toplıyarak     ateş ve kan ile   Apahunik’e   girdi”    diye yazıyor.  (M.Brosset, age  sayfa 181)   Fakat,  M.Brosset  Ermeni  tarihçi   Asolik’e  dayanak   Mamlan’ın  ordusunun  “100.000  savaşçı cıvarında”   olduğunu  yazıyor.   Asolik   tarih  kitabını  “990 ile  1020  yılları arasında  yazıyor.  Urfalı  Mateos ise   1136  yılında  yaşama veda ediyor”( René  Grousset,   Histoire  de  L’Armenie,  sayfa   525,    Payot, Paris)    Buradada   görüldüğü  gibi    Asolik   yaşanan  bu  olaylar  ve savaşlar  esnasında hâlâ  yaşıyordu.  M.Brosset    Asolik’e  dayanarak     Mamlan’ın  100 bin  kişi  ile  bölgeye  girişini      Gürcü  ve Ermenilerin   ortak  bir  şekilde     Xelat’ı(Ahlat)   kuşatma  altına   almalarından  sonra  gündeme   geldiğini  yazıyor.  Bilindiği    gibi   Merwani  Kürd   devleti   kurulduğu zaman,    Malazgirt ve Xelat gibi şehirlerde    onların  denetimi altındaydı.  Merwanî  devletinin  kurucusu  Mîr  Bad  yada  Baz    Musul’da  öldürüldükten sonra    Ermeni ve Gürcü güçleri   Malazgirt’i  ele geçirmişlerdi.  Daha   sonra     Xelat’ı  denetim altına  almak  istediler.   O dönemler    Asolik’ten  aktardığına  göre    “Bad’ın    kız kardeşinin   oğlu    Xelat  Emiri”ydi.(M.Brosset, age  sayfa 182)  Brosset     o dönem   Xelat  Emiri    Apumsar    olduğunu   ve   onun   Bad’ın  kız kardeşi  Mrovan’ın  değil  başka   bir  kız kardeşinin  oğlu  olduğunu  yazıyor.(age, 182)  Sonuç  olarak    Ermeni ve Gürcü  güçleri  Xelatı  ele geçirmek için  kuşatıyorlar.    Fakat,  Ermeni ve Gürcü güçleri arasında  sorunlar   ortaya   çıkmaya başlıyor  ve  bu arada   büyük bir yenilgi  alıyorlar.  Sözü  Aslolik’e  bırakalım ..  Asolik :  “   Fakat  Tanrı  onları  cezalandırdı.   Mrovan’ın  oğlunun yerine, - bu  kardeşinin  Emiri oldu-   Bad’ın  başka  bir  kız kardeşinin   oğlu ve  Amit  Emiri   bunlara  karşı  yürüdü.   998  Noel’inde    kanlı bir savaş  oldu.   Taik’in   cesur  savaşçıları   bir çok dinsizi  yaraladılar ve kamplarına  geri döndüler.  Fakat  bir  sonraki gece  Gürcüler     Allah’ın  gazabına uğradılar.  Bir  terör  paniği baş gösterdi,   savaşmadan kaçmaya başladılar,  müslümanlar ve Xelat halkı tarafından    takibe  uğradılar.  Bir  çokları bu  yenilgiden sonra   öldürüldüler.  Bu arada   Tornic’in  oğlu   Bagrat-  Magistros,  Prenslerin Prensi  Baguran ve daha bir çokları  esir düştüler” diye  yazıyor.(M.Brosset, age  sayfa 182)  Bir  çok  tarihçi,   Urfalı  Mateos’un   “Müslümanların  Baş Emiri”  dediği  Mamlan’ın  Ermeni ve Gürcü güçlerine karşı  en az   3  defa  savaşa  girdiğini yazıyor.  11.yüzyılda  yaşamış ve  1056 yılında Revadilerin başkenti  Tebriz’e  de  uğrayan   Nasir-i Xusrew     Sefername’sinde    Rewadi  Kürd Mirleri  hakkında  şöyle diyor: “Tebriz şehrine vardım. O gün  eski  aylardan  şehriverin  beşiydi.  O şehir  Azerbeycan  ülkesinin    merkezidir.  Mamur  bir şehirdir.  Uzunluğunu   ve  enliğini adım adım ölçtüm,  her  ikiside  bin dört yüz adım geldi.  Azerbeycan    vilayeti   Padişahını  hutbede   böyle  anıyorlardı:    El  emir-ül  ecell  seyf-üd  devleti ve  şeref-ül   mille  Ebu Mansur   Vehsudan  İbni  Muhamed  mevla   Emir-ül  mü’minin.”  (Nasir-i Xusrew,  Sefername, Milli Eğitim Basımevi,   1967  İstanbul,  sayfa 9)  Bilindiği  gibi  Vehsudan   Mîr     Mamlan’ın  ailesinden  geliyor..    Cuma  hutbesi   onun adına  okunuyordu.  O dönemlerde     hutbe  olayı  devlet  olmanın  ve bağımsız  olmanın    şartlarından biriydi.  Nasir-i Xusrew   Tebriz’de   olduğu zaman  meşhur  Kürd  asılı  şair  Qetrani Tebriz’i  ile  karşılaşıyor.    Bilindiği gibi   Qetrani Tebrizi      hem Şeddadi ve hem de  Revadi  Kürd  devletlerinin   Mirleri  hakkında    bir çok  şiir   ve methiyeler yazmıştır.   Nasir-i Xusrewi   Qetran için  “ Tebriz’de  Qetran  adlı bir şairle görüştüm. Güzel  şiir söylüyordu, ama  Fars dilini iyi bilmiyordu”(age,  sayfa 9) diye  yazıyor.  Devam edecek  Aso Zagrosi                

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.