Ana içeriğe atla

Referandum-Erdoğan-Gülen, TC’ nin Kurdistan’ da Meşruiyet Sorunu/ Rojhat Badikî

Sömürgeci Türk devletinin Başbakanı Erdoğan’ ın teşekür konuşmasında Okyanus ötesine selam gönderince bunun ABD olduğunu düşünecekken, Fettullah Gülen aklıma geldi. AKP-Güllen Cemeatının ilişkilerinin iyi olduğu, örgütlenme- siyasal-politik-kültürel-ekonomik-eğitim-basın-yayın...vs alanlarda koordineli çalıştığı faaliyet ve işbirliklerini Kuzey ve Güney Kurdistan’ da üst düzeyde sürdürdüğü de bilinmekte. AKP-Gülen cemeatının Kurdistan’ ın Kuzey ve Güneyinde yürüttükleri faaileyetler din-yardım-eğitim kisvesi altında, yoğun bir Türkleştirme faaliyetlerini sürdürmelerine rağmen, halen Kurdistani lider ve aydınlar tarafından kurtarıcı pozisyonunda karşılanılmaktadırlar.

Türkiye ve Kurdistan’ da yapılan referandum üzerine yoğun bir tartışma süreci yaşanıldı. Tartışma pozisyonu; Kurdistan ve Türkiye’ de olduğu kadar, diasporada da referandum heyecenlı bir şekilde tartışıldı. 12 Eylül referandum tartışmaları Kurdistan’ da olduğu gibi Türkiye’ de de farklı grup-çevre-kitle örgütleri-siyasi politik parti-aydınlar....vs ler tarından masaya yatırılıp tartışıldı. Türk kesimindeki referandum tartışmalarının ana teması Türkiye’ nin nasıl güçleneceği-güçlü bir Türkiye’ nin yaratılacağıydı. Buradaki en tegme Kürt dostlarının tavrları, Kürt-Kurdistan sorununu Doğu ve Güney Doğu Anadolu eksenın ötesine geçmedi. Bir sorunun, ulusal bir sorunun çözümünün cesur tavırlar ve sorunu gerçek adı ile anmaktan geçer. Eger böylesi önemli-esas sorunları kendilerini aydın olarak değerlendirenler, sömürgeci sistemin çizdiği sınırlar içersinde ele alıp değerlendiriyorlarsa, ezilen sömürülen bir ulusun aydınları şapkalarını bir kez değil bin kez önlerine koymaları gerekir. Çünkü Kürt halkının, cesur ve sorunu gerçek adı ile nitelendirecek aydın dostlara ihtiyaçları var. Kürt ve Kurdistan sorunu, Sömürgeci Türk devletinin güçlenme basamağı değildir. Kısacası, Kürt dostu görünen ve her şart altında Türkiye’ nin güçlenmesinin ‘’Kürt Sorununun’’ çözümünde geçtiğini savunanlar bile Kürt kollektif hafizasının dumura uğratıp-sorunu; insani-bireysel ve dil sorun terekesine indirmekte israr etmektedirler.

Sömürgeci Türk devleti ve şurekasının bu yaklaşım tarzı anlaşılır bir şeydir. Çünkü bu şureka asla ve asla bir İsmail Beşikçi gibi bir aydın olma onuruna sahip olamazlar ve Kurdistan sorununa da Türkiye’ nin güçlü emperyal bir devlet olması ekseninde bakarlar. Kurdistan sorununun uluslararası bir sorun olmasını kabullenemezler. Kurdistan sorununu Sömürgeci Türk devletinin bir iç sorunu ve Misak-ı Milli sınrıları içersinde ele alırlar. Türk aydınlarının genel bakış açıları budur. Kendi deyimleri Kürt Kurdistan sorunun çözümünü; ‘’Kemalizm yıkılırken, onun yerine kurulacak yeni toplumun ilk ilkesi “eşitlik” olacak, Kürtler, Türkler, Sünniler, Aleviler, solcular, sağcılar eşit olacak, kimse kimseye “efendilik” etmeye kalkmayacak.
Kürt çocuğunu anadilinde eğitecek, başörtülü kız rahatça okuluna gidecek, Alevi kendi “ibadethanesinde” ibadet edecek, solcusu, sağcısı fikrini söyleyecek, isteyen istediği gibi yaşayacak, dindar dinsize, dinsiz dindara karışmayacak.’’ diyorlar.

Basit bir dil sorunu. Kurdistan halkı on yıllarca yıl, katliam, talan, yakma-yıkma, işkence-cezaevlerine karşı direnip özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi verirken

12 Eylül referandum tartışmalarında Kurdistani cephede esas olarak öne çıkan ‘’ Türkiyeciliğin ‘’ ön plana çıkması, Türkiyeciliğin yeniden Kurdistan ulusal davasını tutsak almasıydı. Kurdistani cephede çıkan tartışmalar, Türkiyecilik ekseninde, Türkiyeciliği çözümün temeli alan hatta daha ileri gidilerek, sömürgeciliğin Kurdistandaki bütün sembollerini meşru görme-gösterme gafletleri hoşgörü ile karşılanılamaz. Bizleri tekrar Türkiyecilik tartışmaları bataklığına sürükleme çabaları, ulusal davayı sıfırın altına çekme çabalarıdır. Bu noktada iktidara, Sömürgeci Türk devletinin İslami versiyonlu iktidarına, ‘’ Kürt sorununu yada bu yolu açma misyon yükleyenlere, güvendikleri, umud bağladıklarının yüzlerini deşifre etmek için küçük bir hatırlatmada bulunmak gerekiyor. Kürt ve Kurdistan sorunun uluslararası alanda meşrulaştığı, Kurdistan’ ın güneyinin bir devlet düzeyinde karşılandığı, konsullosluklar açmak içn devletlerin yarıştığı bir dönemde, Kürt’ lerin kendi sorunlarını, ulusal sorunlarını-bağımsız devlet kurma haklarını çok geri bir düzeyde tartışmaları, hafiza kayıplığıdır.

Hatta, bunların ötesinde TSK nin Kurdistan’ daki varlığını meşru görme, Kürt’ lere oprasyon, Kürt çocuklarını öldürme hakkını onaylama, Kürt kimlikli kişilerce Türk basın-yayınlarında yüksek sesle bağıraran sesini yükselten Kurdistan’ da işbirlikçi kesim yükseliyor.

Kurdistan’ da, Ulusal ve toplumsal bilincın geldiği aşama, Sömürgeci Türk devletinin Kurdistan’ daki kurum-kuruşları, askeri-milistarist yapı, siyasi-politik yapılanmaları büyük bir tecrit-dıştalanma ile yüzyüzedir. Kürt halkı, Sömürgeci sistemin dışına çıkma kendi ulusal benliği, ulusal tarihi ile kaynaşma, yüzünü Hewlêr’ e, Mehabad, Qamişlo ve Amed’ e döndürürken, Kürt halkının yüzünü Ankara’ ya çevirtme Yurtseverlikle bağdaşmaz. Ankara, insanlık suçu işleyenlerin kıblesi, elleri; hakların jenosid ve katliamlarında kana bulaşanların kabesidır.

Bu kabe’nin aktörleri, Ankara’ yı Kürtlere Kabe olarak gösterenler; Türkiye’ nin kabuk değiştirmek zorunda olduğu, İnsan hakları, sosyal hukuk devletine dayalı, çoğulcu, demokratik, katılımcı, paylaşımcı çağdaş bir düzen kurmak için gerekli yeni bir Anayasa inşa etmeye başlayalım, Farklılıklarımızı doğal bularak, birbirimizin hak ve özgürlüğüne saygı göstererek, eşitlik temelinde özgür insanlar olarak bir arada yaşamayı öğrenmeliyiz. diyorlar.

Zanedersin ki, Avrupa’da yaşıyoruz, TC ve Hükümeti Kürtleri, Kürt aydın ve politik yapılanmaları sorunun muhatabı olarak görüyor ve sorunun çözümüne ilişkin kendilerine davetiye çıkarıyor.....!

Referandum öncesi ve sonrası Kimi Kürt-Türk evetçileri, Kurdistan ve Türkiye sorunu konusunda düşüncelerini net bir şekilde ortaya koydular; Kürt ( Kurdistan ) sorunu Türkiye’ nin bir iç sorunu olduğu, Kürtlerin ulusal sorun, kendi topraklarında, kendi sembolleri altında özgür ve bağımsız sorunlarının olmadığı konusunda hemfikir oldular. Türk aydın ve politik yapılanmaları, Kurdistan’ ın sömürge statüsünün devamından yana tavır almalarını, sömürgecilik mantığı içersinde anlaşılabilinir? Ya Kürt aydın ve politik yapılanmalarını nasıl anlıyacağız!

Kürt politik yapılanmaları ve aydınları, TC’ nin Kurdistan’ ı yeniden işgal etmek, Sistem dışına çıkan Kürt halkını yeniden sisteme entegre etmek, Kurdistan’ da tecrit ve teşhir olan TSK-CHP-MHP.....vs’ lerin yeniden Kurdistan’ a girişini sağlamak için AKP-Gülen Cemeatinine yeni roller verildiğinin, AKP-Gülen Cemeati ve Hizbullahçiların, Kurdistan ulusal bağımsızlık mücalesine karşı, TC’ nin alternatifi olarak Kurdistan’ da desteklendiklerinin farkında değiller mi? Kurdistan’ da, Kürt halkı içersinde gelişip kökleşen Kurdistan’ lılık kollektif hafızanın; İslam kardeşliği kisvesi altında dumura uğratılmak istenildiğinin farkında değiller mİ?

Bir sonraki yazımda, özellikle Fetullah Gülen Cemeatinin Kurdistan’ daki kirli oyunlarını, Türkçülüğü, Kurdistan gençliği içersinde yayma çabalarıni izah etmeye çalışacağım.....

[email protected]

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.