Ana içeriğe atla

Osmanlı güçleri Gazze kıyılarında durduruldu!*

İsrail’ in ’’Yardım Amaçlı gemilere’’ baskın düzenlemesi bir anda dünya kamuoyunun gündemini değiştirdi. Bu olayın bir süre daha gündemde kalacağı ve olayın bütün boyutu ile, Türkiye-İsrail ilişkilerinin rotasyonun nasıl olacağı, önümüzdeki sürecin nasıl şekilleneceği, taktik -stratejik jeopolitik konumun geniş bir yelpazede tartışalacağı açıktır. Olay, Türk-İsrail ilişkilerinde uzun vadeli, çelişki ve çatışmaların bir başlangıcı olacağı açık ama diğer yanda da TC' nin bu politikaları ne kadar sürdüreceği yada, İsrail' den ne tür bir taviz alacağı konusu tartışmaya açıktır. Olayın bu bölgede meydana gelmesi, Ortadoğuda yeni bir ittifak ve politika değişikliklerinin gündeme girme ihtimalının yükselmesi , özellikle ABD’ nin askeri alanda fiili olarak Irak’ tan çekilmesi ile birlikte yeni ittifak ve arayışların olması kaçınılmazdır.Sömürgeci Türk devletinin son bir kaç yıl içersindeki iç ve dış politikalarının gözle görülür bir şekilde değişmesi İran-Türkiye ittifakının ön plana çıkması, Biz Kürtlerin, Kurdistan’ın kaderini yakınden ilgilendirmektedir. Türkiye ve İran politikalarının; Osmanlı-Safevi imparatorluklarının politikaları ile benzeşması, onunla örtüşmesi, Güney Kurdistan başta olmak üzere tüm Kurdistan parçaları için tehlike çanlarını çaldırtmaktadır. Güney Kurdistan önderliğinin bunu okuyamaması, Kuzey aydın ve politik kümelenmelerinin artçı-kuyrukçu bir pozisyonda AKP aracılığı ile TC dış-iç politikalarına destek vermeleri körlüktür. TC, Halkların imha, inkar ve soykırım temelinde zorun gücü ile kurdurttuğu ’’TÜRKİYE’’ sınırları ile yetinmemekte, küresel dev bir güç olma, emperyal güç olma ihtiras ve iddiasını yeni İslam versiyonculuğu-Ümmetçilik maskesi ile Orta-Asya Adriyatik denizine uzanan geniş bir coğrayda yeni Osmancılık sevdasını gerçekleştirmenin peşinde koşmaktadır. Halkların mezarlığı olan Türkiye planlanıp organize edilen ’’ Yardım Gemileri’’ dış politik ataklarının zirvesinde olan Türkiye’ nin Ortadoğunun patronu olduğu İsraili de dize getirebileceği imajı ile Arap ve dünya kamuoyunun sempatisini kazanma ve bu sempati ile Kurdistan sorununa ABD olası boşluğa çıkarları doğrultusunda dizayn etme arzularıdır. Kurdistan bölge başkanı Sayın Mesud Barzani’nin Türkiye davet edilmesi, Kimi Kürt basın ve aydınları tarafından bir başarı, Türkiye politikalarında Kürt sorununda bir yumuşama olduğu intibası veriliyorsa da bu büyük bir yanılsamadır. Kurdistan bölge başkanı sayın Mesud Barzani’nin Türkiye davet edilmesi, İsrail karşıtı gösterilerinin Kuzey Kurdistan’ da boy vermesi, Türk politikalarının nasıl sistemli bir plan dahilinde işlediğinin bir göstergesidır.Türkiye’ nin neyi hedeflediği, amaç ve sitemleri konusunda uyanık olmak zorundadırlar. Üstün körü, yüzeysel ve hiç bir değeri olmayan yorum ve makalelerle AKP politikalarına destek vermek, AKP politikalarını derin devlet politikalarından farklı göstermek, TC esak karekterini, Sömürgeci-Emperyal karekterini anlamamaktır. AKP politikaları, PKK politikaları ve son dönemde Güney Kurdistan önderliğinin de dahil etme çabaları, Kürt ve Kurdistan sorununu ebediyen gömme adımlarıdır. Özellikle Güney Kurdistan önderliğinin dar politik çıkarları bir tarafa bırakarak soruna daha geniş boyutlu küresel açıdan yaklaşarak, TC ve İran’ ın bölgeye hakkim olma politikalarına alet olmamalıdırlar. PKK radikallığa soyunarak TC-AKP politikalarına örtülü destek vermekte, Güney Kurdistan önderliği ve onların Kuzeydeki destekçileri Barış-demokrasi-Özgürlük….vs kavramlar adı altında, TC’ ye destek sunmamalıdırlar.Kürtlerin, Kürt önderliğinin asıl görevi, Sömürgeci devletlerin emperyalleşme hayallerine yardımcı olmaktan ziyade, onların Emperyalleşmesi handikaplarının çelişki ve problemlerini derinleştirme ve bunu Kurdistan ulusal bağımsızlık davasının çıkarına kullanmaktır. Çelişkilerden yararlanma, bilinçi politikalar üretme ustalığı burada kendini göstermektdir. Yoksa Sayın Mam Celal’ ın yaptığı gibi, Sömürgeci devletlerin istem ve arzularına göre hareket etme ve bunuda bilinçi-uyanık bir siyaset olarak sunma şeklinde değil.Kısacası, İsrail-Türkiye çatışması Irkçı-Sömürgeci TC’ son manevrasi bilinçi, dünya kamuoyunu yönlendirme, yeni Osmancılık ruhunu canlandırma yolunda önemli ve başarılı bir hamle olarak görülsede uzun vadede Kurdistan ulusal sorunun çıkarları doğrultusunda büyük çelişki ve çatışmaları bünyesinde taşımaktadır. Kürtler ve Kürt önderliği bu noktada uyanık olmak ve bilinçli hareket etmek zorundadırlar. Burada, Kurdistan ulusal davasının genel çıkarları, TC-AKP-TSK politikalarını güçlendirme, ona hayat verme değildir. TSK’ nin PKK’ yi AKP’ nin de Kürt islamcı-Laik-Demokrat-Liberal-Yurtsever… aydın ve politik yapılandırmaları yönlendirmeleri; PKK ve adı geçen aydın gruplarının, TC’ nin yeni politikalarına destek sunmaları Kurdistan ulusal davasının zararına olduğu kadar, Kürt ulusal-toplumsal benliğini parçalamadır. Kürt aydın, sivil-demokratik kitle, örgütleri, politik grup, örgüt ve partilerinin görevi, Kürt toplumunun benliğini güçlendirme, Kürt ve Kurdistani kimliği öne çıkarma, Türkiye ve Kurdistan’ın iki ayrı ülkeler olduğu gerçekliğini ön plana çıkarma, Kürt ve Kurdistan sorununu toprak-sınır bağlanmında tartışıp bilince çıkarmaldır….*Başlık İsrail basınından alındı

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.