Ana içeriğe atla

Kapitalizmin Krizi 1

2007 temmuz ayında ABD’de patlayan konut kredisi krizi gittikçe ağırlaşarak kapitalizmin en ağır krizine dönüşmüş ve ardından kapitalizminm kapitalist sistem yöneticilerince sorgulanmaya başlanmasına neden olmuştur. 1980’den itibaren dünya çapında üstünlüğü ele geçiren neo liberal iktisat anlayışı, 27 yıllık bir süre sonra tarihin en ağır ekonomik krizini yarattığından, bu politikaların yorulmaz avukatı olan ABD’de alınan son önlemler devlet müdahalesiyle sonuçlanmış ve neo liberal politikalarda sona gelindiğini göstermiştir. Daha önce Meksika, Arjantin, Türkiye vb de meydana gelen krizlerde, bu ülkelerde kapitalist sistemin yeterince gelişmediği ve krizlerin bu ülke yöneticilerinin hata ve yetersizliklerinden kaynaklandığı belirtilmiştir. Bundan dolayı IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar bu ülkelere neo liberal politikalar dayatarak krizlerın suni olarak aşılmasını saglamıslardır. Kriz kapitalist sistemin merkezi olan ABD’de meydana çıkınca bu kurumların yöneticilerinin dilleri tutulmuş, ABD’de İMF politikalarının aksine müdahaleci anti kriz politikalar uygulamaya sokulmuştur. Yani karlar özel sektöre giderken, zararlar kamu sektörü kanalıyla halka yüklenmektedir. 1990’larda ABD’de başlayan iletişim ve bilgisayar sektörlerine bağlı olarak sağlanan ekonomik büyüme 2000 baharındaki krizle sekteye uğramıştır. 2000 yılındaki kriz ABD’de Bush’un Başkan seçilmesiyle birleşince, ekonomideki lokomotif sektör finans, silah üretimi ve petrol alanına geçmiştir. Yani, iletişim ve bilgisayar sektörüne aktarılan teşvikler finansal firmalara, silah üreticileri ile petrol firmalarına yönlendirilmeye başlanmıştır. Küreselleşen ekonomide, iletişim ve trasfer alanındaki gelişmeler finans sektöründe paranın çok hızlı bir şekilde dolaşımına olanak sağlamıştır. Bu arada serbest piyasa, özel fonlar vasıtası ile finansal kuruluşlara sınırsız olanaklar sağladığından, finans sektörünün büyüklüğü 2008 yılı başında dünyanın bir yıllık GSMH’sının 4 katına ulaşmıştır. 1990’lı yıllarda bankaların net kar rasyosu % 3 dolaylarında iken 2008 yılında % 15’lere çıkmıştır. Bu gelişmeler yaşanırken, ABD faiz oranlarını düşük tutarak şirketlere ve tüketicilere kolay krediyi sürekli hale getirmiştir. Karlarını artırmak isteyen bankalar daha fazla kredi verebilmek için kredi verme koşullarını kolaylaştırmışlardır. Böylece ödeme gücü zayıf olan ailelere değişken faiz oranlı ev alma (mortage) kredileri yaygın olarak verilmeye başlanmıştır. Bankalar verdikleri şüpheli ev kredilerini diğer kredilerle diğer bankalar ve finansal kurumlara satarak kendi risklerini azaltırken, riski sistemin tümüne yaymışlardır. Ev fiyatları yükselirken bu model fazla sorun olmadan işlemiştir. 2007’de ev fiyatlarında başlayan düşüş bir istikrar kazanınca, 18 temmuz 2007’de ABD’de 2 yatırım fonu ile ilk beş büyük bankadan biri olan Bear Stearns zararda olduklarını açıklamaları krizin habercisi olmuştur. Ağustos ayında, krize karşı ABD merkez bankası (FED) 24 milyar dolar, Avrupa merkez bankası ise 94,8 milyar euro sürmüştür. ABD’nin en büyük bankalarından Citigrup karlarının 2007’nin 3. çeyreğinde % 57 oranında düştüğünü 1 ekim 2007’de açıklamıştır. Bundan sonra Citigrup hisselerinin % 4,9’unu 7,5 milyar dolar karşılığında Abu Dabi devlet fonuna satarak likidite ve sermayesini güçlendirmiştir. 2007’nin ikinci yarısında başlayan krizi gören spekülatörler ve fonlar petrol ve gıda ürünlerine yönelmişlerdir. Bunun sonucu petrol ve gıda fiyatları hızla artmaya başlamıştır (Bu konular daha önceki yazılarda ele alınmıştır). Bu durum bir yandan enflasyonu körüklerken diğer taraftan durgunluğu tetiklemiştir. Ayrıca yoksul ülkelerde kıtlığa neden olduğundan bir çok ülkede isyanlara neden olmuştur. Kriz reel ekonomiyi bu alanda etkilerken, ABD’nin en büyük yatırım bankalarından Merril Lynch’nin 2007’nin son çeyreğinde 9,8 milyar zarar ettiğini 17 ocak 2008’de açıklayınca ABD mali krizi ciddiyetini kısmi olarak görmüştür. 18 ocak 2008’de, Bush ABD ekonomisini canlandırmak için 150 milyar dolarlık bir planı açıklamıştır. Bu arada krizin ABD dışındaki ilk kurbanı İngiltere’nin Northern Rock bankası devlet tarafından 17 şubat 2008’de kamulaştırılmasıyla ve krizde devlet müdahalesinin ilk örneğini teşkil etmiştir. 16 mart 2008’de, FED iflas eden Bear Stearns’ı JP Morgan’a satın aldırtarak krizin yayılmasını sınırlamaya çalışmıştır. 8 nisan 2008’de, IMF krizin maliyetinin bir kaç bin milyar doları bulacağını tahmin etti. Temmuz ayında ABD’nin iki büyük ipotek kuruluşu Fannie Mae ve Freddie Mac (bankaların verdiği mortage kredilerini garanti eden ve inşaat sektörünün işleyişini düzenleyen kurumlar) değerleri krizin etkisiyle borsada büyük kayıplara uğramıştır. Bu iki kuruluşun krizden etkilenmesi tüm ekonomiyi etkileyeceğinden ABD Başkanı Bush 30 temmuzda inşaat sektörünü desteklemek için 300 milyar dolarlık bir destekleme paketini yürürlüğe sokmuştur. Fannie Mae 1929 krizinde sonra 1938’de ev kredisi vermek amacıyla devlet tarafından kurulmuş ve 1968’de Vietnam savaşını finanse etmek amacıyla özelleştirilmiştir. 1989’de Fannie Mae’in tekel konumuna son vermek amacıyla Freddie Mac özel bir yasayla kurulmuştur. Şüpheli mortage kredilerini satın alarak garanti veren bu kuruluşlar eylül ayında iflas noktasına geldiklerinde Federal devlet 200 milyar dolar ile Fannie Mae ve Freddie Mac millileştirilmiştir. Eylül ayında ağırlaşan kriz, ABD’nin 5. bankası olan 150 yıllık Lehman Brothers’ı iflas noktasını getirmiştir. 15 eylül’de, ABD merkez bankası Lehman Brothers’in kurtarma talebini red edince bu banka iflas etmiş, 5 büyük bankadan diğeri olan Merrill Lynch ise Bank of America tarafından satın alınmıştır. 16 eylül’de ABD’nin en büyük sigorta şirketi AIG iflas noktasına gelince Federal devlet 85 milyar dolar ile AIG’nin % 79,9’unu satın alarak AIG’yide millileştirmiştir. Krizin yüzeysel önlemlerle aşılamayacağını gören ABD yönetimi 19 eylülde 700 milyar dolarlık bir paketi Kongre’ye şüpheli banka kredilerini satın almak için önermiştir. 21 eylülde, Goldman Sach ve Morgan Stanley iş bankası statüsünden vaz geçerek 700 milyarlık kurtarılma projesine dahil edilmişlerdir. Tüm önlemlere rağmen ABD’in en büyük tasaruf bankası Washington Mutual’ın faaliyetlari otoriteler tarafından durdurulmuş ve JP Morgan tarafından hiç fiyatına satılmıştır. Küreselleşen ekonomide krizde küresel olacağından, kriz başta Avrupa olmak üzere diğer ülkelere yayılmaya başlamış ve Dünya borsaları sürekli olarak düşüşe geçmiştir. Yayılan ve derinleşen krizin nerede duracağını ve neyle sonuçlanacağını tahmin etmek güç olmasına rağmen, neo liberal ekonomi ve siyaset anlayışı iflas etmiştir... Devam edecek... Ahmet ALİM France, 09 ekim 2008

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.