Skip to main content

ŞÖYLE BİR KENDİMİZE BAKALIM!

İnsanin en büyük buluşu kendini tanimasidir. Dünyadaki diger canlilardan daha zeki oldugunu çevresiyle iliskilerinden anlamistir. Farkliysam; davranisim da farkli olmalidir. Tepkim farkli olmalidir. Düsünce tarzim farkli olmalidir.Diye düsünen insan oglu sürekli bir dönüstürme ve dönüsme çizgisi izlemistir. Bazi durumlarda var olani kendine uydurma, bazen de dogal çevresine kendini uydurarak bugünkü zeka seviyesine ulasmistir. Günümüzde ileri düsünce seviyesini yakalayan insanlar , ortak yaratma ve ortak kullanma zorunlulugundan dolay topluluklar olarak yasarlar.

Tarihi süreç içinde bu topluluklari olusturan insanlar ortak degerler yaratmislar ve bu degerler etrafinda kenetlenmislerdir.Ortak dil,ortak kültür,ortak duygu,ortak davranis biçimi ve üzerinde yasadiklari, adina vatan dedikleri ortak yeryüzü alani yaratmislardir.

Yukarida sayilan tüm bu degerleri ortak bir irade ile kullanarak kendilerini en iyi bir sekilde yönetmek için devletlesmislerdir. Ortak bir iradeyi yakalamayanlar devletlesen toplumlarin esiri olmuslardir.

Günümüzde dünya yüzündeki toplumlari inceledigimizde degerlerini örgütleyememis toplumlarin, ortak iradeye sahip olmayanlar olduklarini görebiliriz. Bu toplumlardan birisi de Kürt toplumudur.Yaklasik 150 yildir adina Kürdistan denilen toprak parçasi üzerinde meydana gelen onlarca baskaldirida Kürt halki her türlü fedakarligi göstermistir. Yüzbinlercesi ölmüs ve sakat kalmistir. Milyonlar yerlerinden alinarak sürgün edilmislerdir. Aç kalmis,sefil olmuslardir. Ancak hiçbir sey Kürt halkini bir sonraki baskaldiridan uzak tutamamistir.

Yok edilmeye karsi sürekli direnmislerdir. Tüm bunlarin yaninda kendi içindeki birbirlerine üstün gelme kavgasi da özelikle de toplum liderleri arasinda hiç eksik olmamistir. Asiret reisleri,Seyhler ve sonradan siyasi gurup veya parti liderleri kendi aralarIndaki kavgalarda milli birlik ve bütünlügün önünde sürekli engel olmuslardir.

Son yüz yildir toplumlar ulusallasirken Kürt toplumu ortak iradeyi saglayamamis, kendi arasinda kavga yaparak onlari baski altinda tutmak isteyen yapilara yararli sonuçlar yaratmislar ve parçalanmislardir.Bu parçalanmislik zaman dilimi içinde düsmanlarinda yogun çabasi sonucu guruplarin ve hatta tek tek bireylerin birbirlerini alt etme sevdasina dönüsmüstür.

Yaratiklari gurup adina, bireylerin ruhlarinda besledikleri “rakiplerini” yok etme,ortaklarini alt etme düsüncesi büyüdükçe büyümüs, tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir hastaliga dönüsmüstür.

19.yüzyilin ikinci yarisinda ve 20.yüzyilda ortaya çikan baskaldirilar döneme ait sosyal toplumlar arasindaki ve bazi bireyler arasindaki çekismeden dolayi gereken birlik ve destek saglanmadigi için basarisiz olmusladir. Olusan her sosyal toplumun liderleri bir araya gelerek güçlenebilecegi diger sosyal toplumlari veya guruplari ve liderlerini güçlenmelerinin önündeki en büyük engel olarak kabul etmis,düsmana vuracagi darbeyi önce onlara yöneltmistir.

Bu virüs bütün bedene yayilmis sosyal toplumlardan bireylere yansimistir. Bu kavga süreci içinde, modern egitimden geçen insanlarimiz arasinda olmasi gereken birlik, hosgörü ve sosyal uzlasma saglanamamis, sekil degistirerek siyasal elestiri adi altinda devam etmistir.

Son baskaldirinin lideri olan Abdullah Öcalan kendi siyasi hakimiyetini kurmak ve pekistirmek için önünde engel gördügü diger siyasi liderlere,kisiliklere ve kendi partisi içinde kendisine rakip olabileceklere saldirmis,büyük bir kismini öldürtmüstür.

Rakipsiz lider konumuna gelen bu kisi yakalandiktan sonra binlerce kahramanin anisina ve halka saygisizlik yaparak sadece kendi sirin cansni kurtarmak için tipik bir korkak gibi devletle her türlü isbirligine gitmistir. Bu isbirligin istenildigi gibi devam etmesi için kurmaylariyla haberlesme ayagini savunmanlari araciligiyla resmilestirmistir.

Bu durum Kürt toplumu içinde iki tarafli cephelesmeyi dogurmustur.1.Abdullah Öcalan`in farkli kiliflar altinda devletle isbirligi yapan kuvvetler ile 2. bu isbirligine karsi duran kesimler. Apo önderligindeki devlet isbirlikçileri gayet planli programli çalisirken geçmisten ellerinde kalan kitleyi ve potansiyeli korumak ve tabii ki bunu anlasma geregi zittina dönüstürmek için çok yogun çaba sarf etmektedirler.Karsi cephe ise daginik bir vaziyette yillarin aliskanligiyla birbirlerini yemekteler.

Yazinin asil konusu olan bu milli-devrimci kesim; inanilmasi güç bir direnisle birbirlerini anlama ve birlikte mücadele etmekten uzaklasiyorlar.Birbirlerini elestirmek onlara özel bir zevk vermektedir.

Yüzlerce örnek verilebilir.Örnegin;Abdullah Öcalan`in ihanet çizgisine karsi hem çevresindeki insanlari,hem de farkli kesimleri uyarip tutum almalarini isterken,büyük bir cesaret örnegi gösterip ayrilanlari da bir türlü kabul etmek istemiyoruz. Geçmisin bütün pisliklerinin hesabini onlardan istemekteyiz. Onlarin geçmisle olan hesaplasmalarina ve ortaya çkmasini istedigimiz karanlik bölümlerin aydinlanmasini onlara yardimci olarak açiga çikarilmasini bir türlü beceremiyoruz.

Her Kürt aydini ve yazari,siyasetçisi bir baskasinin hatasi üzerine düsüncelerini yaratmays önemli bir marifet saymaktadir.Kürt internet siteleri bunlarin örnekleriyle doludur. Süphesiz siyasi tartismalar gereklidir. Daha dogruyu ve gerekeni yakalamak,gelistirmek lazimdir. Ama öze iliskin olmayan, sadece kisiliklerin gereksiz tatmininin ötesine çikmayan tartismalar birlestirici degildir.

1970?li yillarda siyasi guruplar arasinda zaman zaman yapilan tartisma toplantilarinda kimin ne söyledigi çok önemli degildi.Tartismayi izlemeye gelenler de taraftari oldugu siyasetin temsilcisinin ne dedigi ile ilgili idi. Katildigim bir çok böylesi toplanti sonrasi, karsi görüsten etkilenerek taraf degistirene hiç rastlamadim.Toplantidan her çikan taraftar çevresine, karsi tarafi nasil da mat ettigini anlatird.

Buna ragmen o zaman ki toplantilar en azindan katilimcilarin tarafi oldugunu kabul ettigi gurubun fikirlerini ögrenmesine yardimci oldugu için yararsiz degildi. Ayrica yanlisi veya dogru o donemde fikir ayriliklarinin bir izahi vardi. En azindan temel siyasi ayriliklarin uluslar arasi ayriliklara paralelligi açisindan anlasilmasi mümkündü.

Oysaki günümüzde geçmisteki farkliliklari ve ayri durusu izah edecek bir mantik olamaz ve kabul edilemez. Çok detaya girmek istemiyorum. Aydinlarimiz,yazarlarimiz, siyasetçilerimiz birbirlerini anlamaya çalisirlarsa daha basarili ve mutlu olurlar. Sorunun özüne iliskin siyasi tespitlerin ortaya çikmasi,tartisilmasi ve olgunlasmasi daha rahat olacaktr.

Bu da hepimizi memnun edecektir.

Diliyorum ki düsünce üretecek herkes, bu içinde bulundugumuz süreci degerlendirsin. Ortaya çikmis olan boslugu doldurmak, teslimiyetçi çizgiyi etkisiz kilmak için düsünceler üretsin. Eger her birimiz geçmiste sığındügümüz çadirin gölgesinde sanki dünyada son otuz yildir hiçbir degisiklik olmamis, sanki ülkemizde yasananlar yasanmamis gibi politika yapmayi sürdürmede israr edersek, geçmisin kötü sonuçlarinin sorumlulugunun yaninda, gelecegin de sorumlulugu bizde olacaktir.

.Saygglarimla. 2005-03-11
Ibrahim Küreken

C. Tunc (not verified)

Sat, 2005-03-12 12:03

Sayin Kürekan, yurtseverce kaygilarinizi ve tepkilerinizi yansitan bu yazinizi cok degerli buluyorum. Tam geldiginiz gelenegin insanina yakisan bir yazi. O gelenek ki ulusal birligi ve kardesligi hep önde tuttu, bölücü ve provakatif üsluptan uzak durdu. Aslinda bu gelenekten gelen her eski taraftarin, hic degilse, bu sitede yayinlanan bölücü ve provakatif yazilara tepki göstermesi gerekiyor. Sizin de belirtiginiz gibi, maalesef, kürt siteleri giderek ulusalci ögelerin catistirildigi ve yipratildigi ortamlara dönüsüyor. Korkarim ki, buralar yakinda kontralarin cirit attigi ortamlar olsunlar. Ben, sahsen, kontra faaliyetlerinin onemlice bir parcasinin "ajitasyon ve propaganda" ( ic kiskirtma, catistirma ve bölme ) kanalinda yürütüldügünü yakin tecrübelerimden biliyorum. Selamlar.

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.