Burası bir forum, nasıl insanlar bir cafe de, işyerinde, evinde, dernekte, gazetede... bir topluluk ile sohbet ve iletişime geçiyorsa, forumda aynısıdır.
Forum, kendi başına bir hareket, parti, örgüt değildir, hele hele aynı ideoloji ve felsefi çizgide olanların topluluğu hiç değildir.
Dünya da ; gerek geçmişte gerek günümüzde toplumsal olaylar meydana gelirken, bunun yanında fikir alışverişi yapan, analiz yapan kuruluşlar, dergiler, medya yayınları ve bunu ta sokaktaki insana, esnafın...yorumlarına kadar götürebiliriz.
[b]Bu işler böyledir, hayat acımasızdır, herkes her yerde olamaz ve aynı rolü oynayamaz.
Birileri savaşır ölür, birileri yönetir, birileri izler, başkaları da yazı, makale, şiir, roman ve film yapar, yaşananlara dair.[/b]
Ortadoğu bu konuda çok hassas, konuşulmaya, yorum yapmaya, literatür ve felsefeyi pek kaldıramaz, kısacası düşünceyi bu durumlarda aşırı [i]'gereksiz'[/i] ve [i]'lüks'[/i] bulur. Hatta ağır bir şekilde bunu yapanları yıpratır ve yere çakar.
Ortadoğu algılaması her şeyi görme ile ilintili olduğundan,bunun devamında gelen devinimlerde pek istikrarlı olamaz, ta ki gözüne giren o vahşi, haksız, kaotik görüntü gözlerinden silinceye kadar.
Ama o görüntü bir defa gözlere girdi mi ortalığı dumana çevirir, olayı düşünceye getiren ve yorumlayanlar [i]"hadi be oradan kolaysa sen git yap"[/i] ya da [i]"ne konuşuyorsunuz, konuşmayla neyi düzelteceksiniz..."[/i] gibi reaksyonlara geçerler.
Bu kısa sürer, saman alevi gibi söner, devamlılığa, sürekliliğe doğru bir istikrar çizgi pek meydana çıkmaz.
Hakkari de yaşan, şu dipçikle Kürd çocuğun kavasını ezen TC polisi olayından sonra insanlar haklı olarak meydana gelen tepkiyi, kanalize edecek bir muhatabı bulamayınca, doğal olarak eli ulaştığı çevresi ya da bizim bu foruma gibi yapilara gelerek duygularını deşarj edip giderler.
Ortada haklı sitemler var, ama kime niçin, neden? yaptığını pek sorgulamıyor. [b]Sanki buradaki insanların o çocuğun dipçik yemesine engel olacak güçleri vardı da ve bunu yapmadıkları için gelen kızmalar, sitemler ve küfürler.[/b]
Dediğim gibi hayat acımasızdır, ve bazen insanlar her şeyini ortaya koysa bile yapamayacağı şeyler vardır. Tıpkı TC devletinin katliamı altında yaşayan Kürd halkınin acısına bir çözümü şip şak bulmama konusu gibi.
Aşağıda bir arkadaş benim TC ile DTP'yi benzetmeme ilişkin kızgınlığını şöyle ifade ediyor; [i][b]“bu tutum insanlar inancsızliğa ve yılgınlığa kaptırmaktan başka bir şeye hizmet etmez.[/b]“[/i]
Size tanıdık geliyor mu bu cümleler.
Zamanın da hatta şimdide, bazı Türk aydınları ordu, rejim, siyaset, devlet... gibi yapıları [i]Kürd sorunu[/i] konusundaki anti demoktik tavrını yazarlarken, devletin resmi güçleri ya da bunların kolu olan gazete, aydın,çizer tabakası da aynı yukarıdaki hassasiyeti, imtiyazı öne sürüyorlardı ; [b]“bu tutum insanlar inancsızliğa ve yılgınlığa kaptırmaktan başka bir şeye hizmet etmez.“[/b]
Bazı insanlar DTP ve PKK'nin doğruluğunu ve haklılığını yazar, bazılarıda eleştirir ve sürekli bu yanları görmeye çalışır.
[b]Bu tarz, çaprazlama bir Kürd kamuoyu, Kürdün hem ufkunu, hemde siyaset felsefesini güçlendirir.[/b]
PEPiTTO