Ana içeriğe atla

General Kürd Mustafa Paşa Yamulki’nin Anısına(7)

“Namık Paşa Adına Cuma Hutbesi”

Ferudun Ata, kendisi gibi Mustafa Paşa Yamulki’nin düşmanı olan Teleyran’a dayanarak Mustafa Paşa Yamulki’nin Cuma hutbesinde valinin isminin geçmesini sağladığını iddia ediyor.

Fakat, o dönemler Bağdat’ta yaşanan olaylara vurgu yapmadan geçiyor.
Daha öncede vurguladığım gibi Bağdat’taki Osmanlı yöneticileri iki gruba ayrılmışlar. Defterdar ve Vali Namık Paşa bir taraf, Mustafa Paşa Yamulki ve diğer bazı askeri komutanlar diğer taraftan.. Daha önce Mustafa Paşa Yamulki’nin Defterdarı çarşının içinde ve herkesin önünde dövdüğünü Abdulaziz Yamulki’ye dayanarak aktarmıştım.

Namık Paşa’ya ilişkin gelişmeleri de yine Mustafa Paşa Yamulki’nin oğluna bırakalım. Abdulaziz Yamulki de o dönem Bağdat’tadır ve yaşanan gelişmelerin doğrudan tanığıdır. Şunun altını çizmek istiyorum Abdulaziz Yamulki’de babası konusunda tam objektif olmayabilir. Ama, Türklerin tek taraflı olarak kendilerine karşı ve rakip kesimleri karalama kampanyalarına iyi bir cevaptır.

Abdulaziz Yamulki Bağdat’ta yaşanan gelişmeleri şöyle anlatıyor:

Defterdar olayından bir süre sonra evimizin catı katındaki oda yanmaya başladı. Fakat, ev sakinleri soğukkanlılıkları sayesinde ateşi söndürdüler. Babam tesadüfen o akşam Dağıstanlı Muhamed Fazıl Paşa’nın evine gitmişti. Muhamed Fazıl Paşa’nın evi aslan ve kaplanların beslenildiği şehir surlarının kenarındaydı. Babam orada bizim evinin çatısındaki odanın yandığını duyuyor. Orada bulunan subaylar ve Muhamed Fazıl Paşa dahil hepsi Mustafa Paşa Yamulki ile beraber eve geliyorlar. Birlikte evin çatısına çıkıyorlar ve incelemeye başlıyorlar. Yapılan incelemeler esnasında ortaya çıkıyor ki, Mustafa Paşa Yamulki’nin evi ile komşusu olan Vali Namık Paşa’nın evleri arasında neft izleri var. Çünkü ikisi komşuydular.. Namık Paşa’nın evinden itibaren Mustafa Paşa Yamulki’nin evine neft götürülmüş. Hepimiz bunu gördük. Herkes sinirlenmeye başlamıştı. Ben kendi gözlerimle ihtiyar adamın(Muhamed Fazıl Paşa) bıyık kıllarının sinirden titrediğini gördüm. Şimdide hatırlıyorum. Bizim çatımızdaki odanın yanması benim üzerimde çok kötü bir etki yapmıştı. Çünkü, benim güvercinlerimin yuvaları oradaydı. Bu valiye Küçük Namık Paşa diyorlardı. 1899-1900 yıllarında aşağı Trablus’dan Bağdat vilayetine getirmişlerdi. Namık Paşa çok hırsız ve ruşvetçi bir adamdı. Bağdat’ta geldikten kısa bir süre sonra Etuke adlı genç bir kız ile evlendi. Bu kızın ailesi “a..............”(yazarın kendisi a.... nokta nokta koyarak boş bırakmış-Aso)diye biliniyordu. Kısa sürede durumları tümden değişmişti.

Cuma Hutbesinde Vali Namık Paşa’nın isminin geçmesi meselesine gelince Abdulaziz Yamulki’nin anlatımlarını kısaltarak aktarmaya çalışacağım.
19 Mayıs 1904 tarihinde Bağdat’ın iki tarafını birbirine bağlayan köprünün yeniden tamirinden sonra açılışı yapılacak. Bu açılış tarihi de Sultan’ın tahta çıkışının 19 Mayis tarihine denk getirilmişti. Köprü açılışından bir hafta önce Meydan Camisinin Hatibi Cuma hutbesi esnasında Sultan’a dua ettikten sonra Vali Namık Paşa’nın isminide anıyor. Abdulaziz Yamulki’nin söylemiyle o dönemler böyle bir şeyi yapmak suçtu. Kolağası Hasan Ferid Hutbe metnini İstanbul Sarayına gönderiyor. Sultan ise hemen Vali Namık Paşa’yı işinden uzaklaştırmak için fermanını gönderiyor. Bu konuda da Muşir Ahmed Feyiz Paşa’yı görevlendiriyor. Fakat, Saray ile Muşir Ahmed Feyiz Paşa arasındaki görüşmelerde Sultan’ın gönderdiği fermanı Vali’ye hemen değil, 19 Mayis’da yapılacak törenlerde bildirilmesi kararlaştırılıyor.
19 Mayis günü Vali Namık Paşa, eşi Etuke ve daha bir çok kadın ve erkeğin hazır bulunduğu Köprü Töreninde muzik eşliğinde Padişah’ın fermanı okunuyor ve telallar aracılığıyla Bağdat halkına duyuruluyor. Namık Paşa ailesiyle birlikte tören yerini terkedip evine gidiyor. Tören Vali vekiliğine getirilen Müfti Efendi tarafından idare edildi. İki ay sonra Muşir Ahmed Feyiz Paşa Vali vekiliğine getirildi.

O dönemler Vali’nin işten atılması ve Valinin hırsızlıkları üzerine bir hayli şiir ve yazı kaleme alınıyor.
Namık Paşa’nın ilk eşinden Hasan Rıza Paşa, Nazım Paşa Bağdat valiliğine atandık sonra kendisi de ordu komuta kademesinde görevlendiriliyor. Daha sonra Namık Paşa’nın oğlu Hasan Rıza Paşa, Arnavutlu Esad Paşa tarafından öldürülüyor.

Tüm bu bilgilerden sonra Defterdar ve Vali meselesini kapatmak istiyorum. Mustafa Paşa Yamulki’nin Defterdarı dövmesi olayı oğlu tarafından kabul ediliyor. Ayrıca Bağdat Bazarında ve herkesin gözleri önünde yaşanıyor. Fakat, Ferudun Ata bu olayı aktarırken yaşanan gelişmeleri, defterdarın hırsızlıklarını anlatmıyor.

Vali konusundada farklı bir tutum sergilemiyor. Mustafa Paşa Yamulki’nin Hatibi kandırdığına dair bir delil ortaya koymuyor. Ayrıca eğer böyle bir şey olsaydı, Mustafa Paşa Yamulki, Said Paşa Xandan, İzzet Paşa, Suleyman Paşa ve Şerif Paşaların Osmanlı sarayıyla sorunları olurdu. Fakat, böyle bir gelişme yok. Ayrıca, Bağdat Valisinin görevden alınmasından sonra başka kadrolar Bağdat’ta ön plana çıkıyor. Ayrıca Mustafa Paşa Yamulki Valiye karşı böyle bir tuzak kursa ne olur? Oğlu Abdulaziz Yamulki anılarında bir hayli olumlu ve olumsuz olayı gündeme getiriyor. Böyle bir olayda Mustafa Paşa Yamulki’nin parmağı olsaydı, her halde anlatırdı. Bu konuda net bir görüşe sahip olabilmek için başka kaynaklar gerekir.
Devam edecek.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.